| 
 
03 
- 
ÜÇÜNCÜ CİLD - 13.MEKTÛB
      
                      
                      (İmâm-ı Rabbânî Ahmedî Fârûkî Serhendî) 
Bu mektûb, 
seyyid mîr Muhibbullah Mankpûrîye yazılmışdır. Resûlullaha uymağa ve dînini 
öğrendiği üstâdını sevmeğe teşvîk etmekdedir: 
Bismillâhirrahmânirrahîm. Kardeşim seyyid 
mîr Muhibbullahın şerefli mektûbu geldi. Sıkıntılardan dolayı ümmîdsiz olduğunu 
bildirerek başlıyan yazılarınız anlaşıldı. Allahdan ümmîdi kesmek küfrdür. 
Ümmîdli olunuz! İki şey sizde varsa, hiç üzülmeyiniz! Biri, bu parlak dînin 
sâhibine uymak “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm”, ikincisi, dîni 
öğrendiğiniz zâtın büyüklüğüne inanmak ve onu sevmek. Allahü teâlâya sığınınız 
ve Ona yalvarınız ki, bu iki büyük ni’metde gevşeklik olmasın. Bu ikisi olunca, 
başka şeylerin düzelmesi kolaydır. Size dahâ önce de yazmışdım ki, Mankpûrda 
bulunmakdan sıkılıyorsanız, İlâh-âbâd denilen yere gidip yerleşebilirsiniz. 
Orasının mubârek olacağı umulur. Siz tersine anlamışsınız. Mubârek kelimesi de, 
maksadımızın anlaşılmasına yaramamış. Şimdi de, öyle söylüyorum. Bu gece kalbime 
doğdu ki, eşyâlarınız Mankpûrdan alınıp, sanki İlâh-âbâda götürüldü. Orada bir 
kenâr yere yerleşip, Allahü teâlâyı zikr ile orayı aydınlatınız! Kimse ile 
arkadaş olmayınız! (Nefy ve isbât) kelimesini çok söyleyiniz! Bu güzel 
kelimeyi tekrâr ederken, bütün dilek ve düşüncelerinizi gönülden çıkarınız! 
Maksadınız, dileğiniz ve sevdiğiniz, birden fazla olmasın! Kalbiniz ile 
söyliyemezseniz, dilinizle yapınız! Fekat sessiz yapmalısınız. Çünki, yüksek 
sesle söylemek, bu yolda yasakdır. Bu yolda yapılacak başka şeyleri 
biliyorsunuz. Elinizden geldiği kadar, uymağa gayret ediniz! Öğreten zâta uymak, 
insanı çok şeylere kavuşdurur. Onun yolundan sapmak, çok tehlükelidir. [(Umdet-ül-islâm) 
sonunda (Şir’a)dan alarak diyor ki, (Üstâd birşey emr etse, ana baba da 
emr etseler, evvelâ üstâdın emri yapılır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Üç 
dürlü baba vardır: Dünyâya getiren baba, kızını veren baba ve ilm öğreten baba. 
Bunların hayrlısı, üstâdıdır).] 
Bugün, bütün 
dünyâdaki müslimânlar, üç fırkadır. Birinci fırka, Eshâb-ı kirâmın yolunda olan, 
hakîkî müslimânlardır. Bunlara (Ehl-i sünnet) ve (Sünnî) ve 
(Fırka-i nâciyye) Cehennemden kurtulan fırka denir. İkinci fırka, Eshâb-ı 
kirâma düşman olanlardır. Bunlara (Şî’î) ve (Fırka-i dâlle) sapık 
fırka denir. Üçüncüsü, sünnîlere ve şî’îlere düşman olanlardır. Bunlara (Vehhâbî) 
ve (Necdî) denir. Çünki bunlar, ilk olarak, Arabistânın Necd şehrinde 
meydâna çıkmışdır. Bunlara (Fırka-i mel’ûne) de denir. Çünki, 
müslimânlara kâfir dedikleri (Se’âdet-i Ebediyye)de ve (Kıyâmet ve 
Âhıret)de yazılıdır. Böyle söyleyene Resûlullah la’net etmişdir. Hangi 
fırkadan olursa olsun, nefsine uyan ve kalbi bozuk olan, Cehenneme gidecekdir. 
Her mü’min, nefsini tezkiye için, ya’nî yaratılışında mevcûd olan küfrü ve 
günâhları temizlemek için, her zemân çok (Lâ ilâhe illallah) okumalı ve 
kalbini tasfiye için, ya’nî nefsden ve şeytândan ve kötü arkadaşlardan ve 
zararlı kitâblardan gelen küfrden ve günâhlardan kurtarmak için, (Estagfirullah)
demelidir. Ahkâm-ı islâmiyyeye uyanın düâları muhakkak kabûl olur. Nemâz 
kılmıyanın, açık kadınlara ve avret mahalli açık olanlara bakanların ve harâm 
yiyip içenlerin ahkâm-ı islâmiyyeye uymadıkları anlaşılır. Bunların düâları 
kabûl olmaz. 
  
Bu vücûdün 
mülkü, elden çıkmadan, 
çarh-ı 
felek, bu binâyı yıkmadan. 
  
Sûretü 
ma’nâ, bir arada iken, 
iki âlem de, 
elinde var iken, 
  
Hubb-i 
dünyâyı, yüreğinden gider! 
tâ alasın, 
can âleminden haber. 
  
Harâmdan 
sakın, farzı yapmağa bak! 
farzı 
yapmazsan, olur hâlin harâb! 
                                                |