| 
 
93 
- 
ÎSÂ “Aleyhisselâm” PEYGAMBERDİR, ONA TAPILMAZ 
Büyük islâm 
âlimi, (Tefsîr-i kebîr) ve çeşidli kıymetli kitâbların sâhibi, İmâm-ı Fahreddîn 
Râzî “rahmetullahi aleyh” Âl-i imrân sûresinde, altmışbirinci âyet-i kerîmeyi 
tefsîr ederken buyuruyor ki: 
Hârezm 
şehrinde idim. Şehre bir papazın geldiğini ve hıristiyanlığı yaymak için 
çalışdığını işitdim. Yanına gitdim. Konuşmağa başladık. Bana, (Muhammed 
aleyhisselâmın Peygamber olduğunu gösteren delîl nedir?) dedi. Şu cevâbı verdim: 
Fahreddîn 
Râzî - 
Mûsânın, Îsânın ve diğer Peygamberlerin 
“aleyhimüsselâm” hârikalar, mu’cizeler gösterdiği haber verildiği gibi, Muhammed 
aleyhisselâmın da mu’cizeler gösterdiği haber verilmişdir. Bu haberler tevâtür 
hâlindedir. Tevâtür ile gelen haberleri, yâ kabûl eder veyâ red edersin. Red 
eder ve mu’cize, bir zâtın Peygamber olduğunu isbât etmez der isen, mu’cizeleri 
tevâtür ile bize haber verilen diğer Peygamberlere de inanmaman lâzım gelir. 
Şâyet tevâtür ile gelen haberlerin doğruluğunu ve mu’cize gösteren zâtın 
peygamber olduğunu kabûl eder isen, Muhammed aleyhisselâmın Peygamber olduğunu 
kabûl etmen lâzım gelir. Çünki, Muhammed aleyhisselâm; mu’cizeler göstermiş ve 
bu mu’cizeler, bizlere (tevâtür) denilen sağlam haberler ile 
bildirilmişdir. Diğer Peygamberlerin peygamberliğine, tevâtür ile bildirilen 
mu’cizeler sebebi ile inandığın için, Muhammed aleyhisselâmın da, Peygamber 
olduğuna îmân etmelisin! 
Papaz -
Îsâ aleyhisselâmın, Peygamber değil, ilah, tanrı 
olduğuna inanıyorum. 
[Tanrı, ma’bûd 
demekdir. Tapılan şeylerin hepsine tanrı denir. Allahü teâlânın ismi, Allahdır, 
tanrı değildir. Allahü teâlâdan başka tanrı yokdur. Allah yerine tanrı demek, 
yanlışdır ve çok çirkindir.] 
Fahreddîn 
Râzî - 
Biz şimdi Peygamberlik hakkında konuşuyoruz. 
İlahlıkdan önce, nübüvvet mevzûunu hal etmemiz lâzımdır. Ayrıca, Îsâ 
aleyhisselâmın, ilah olduğunu söylemen de bâtıldır. Çünki, ilahın, tanrının, her 
zemân var olması lâzımdır. O hâlde, madde, cism, yer kaplıyan şeyler tanrı 
olamaz. Hâlbuki, Îsâ aleyhisselâm, cism idi, insan idi. Yok iken var oldu ve 
size göre öldürülmüşdür. Önce çocuk idi, büyüdü. Yirdi, içerdi. Bizim gibi 
konuşurdu. Yatardı, uyurdu, uyanırdı, yürürdü. Her insan gibi yaşamak için, 
birçok şeye muhtâc idi. Muhtâc olan, ganî olur mu? Yok iken sonradan var olan 
birşey, ebedî, sonsuz var olur mu? Değişen birşey devâmlı, sonsuz var olur mu? 
Îsâ 
aleyhisselâm kaçdığı, saklandığı hâlde, yehûdîler yakalayıp asdı diyorsunuz. Îsâ 
aleyhisselâmın o zemân çok üzüldüğünü, bu durumdan kurtulmak için çârelere 
başvurduğunu söyliyorsunuz. İlah veyâ ilahdan parça kendisine hulûl etmiş 
olsaydı, yehûdîlerden korunmaz mı, onları yok etmez mi idi? Niçin üzüldü ve 
saklanacak yer aradı? Vallahi, buna hayret ediyorum. Aklı olan kimse, bu sözleri 
nasıl söyler, buna nasıl inanır. Akl, bu sözlerin bozukluğuna şâhiddir. 
Üç dürlü 
söyliyorsunuz: 
1 - O gözle 
görülen cismânî bir ilah imiş. Tanrı imiş. Âlemin ilahının cism ve beşer olan 
Îsâ aleyhisselâm olduğunu söylemek, yehûdîler Onu öldürdüğü zemân, âlemin 
ilahını öldürdüklerini söylemek olurdu. Bu takdîrde, âlemin ilahsız kalması 
lâzım gelirdi. Hâlbuki, âlemin ilahsız kalması mümkin değildir. Ayrıca, 
yehûdîler, haksız oldukları hâlde, bunların yakalayıp öldürdüğü, âciz, kuvvetsiz 
bir kimse, âlemlerin tanrısı olabilir mi? 
Îsâ 
aleyhisselâmın, Allahü teâlâya çok ibâdet etdiği, tâ’ata çok rağbet etdiği 
husûsu da, tevâtür ile sâbitdir. Îsâ aleyhisselâm ilah olsaydı, ibâdet ve 
tâ’atda bulunmazdı. Çünki ilah, aslâ kendisine ibâdet etmez. [Bilakis başkaları 
ona ibâdet eder.] 
Papazın sözünün 
bâtıl olduğu buradan da anlaşılmakdadır. 
2 - İlah, Ona 
temâmen hulûl etmişdir. O, Tanrının oğludur diyorsunuz. Bu inanış yanlışdır. 
Çünki, ilah, cism ve araz [sıfat] olamaz. İlahın, bir cisme hulûl etmesi, 
imkânsızdır. Eğer, ilah cism olsaydı, başka bir cisme de hulûl ederdi. Cisme 
hulûl eden şey, cism olur ve hulûl edince iki cismin maddeleri birbirine 
karışır. Bu da, ilahın parçalanmasını îcâb etdirir. Eğer ilah, araz olsaydı, bir 
mahalle, mekâna muhtâc olurdu. Bu ise, ilahın başkasına muhtâc olması demekdir. 
Başkasına muhtâc olan ise, ilah olamaz. [İlahın, Îsâ aleyhisselâma hulûl 
etmesine sebeb, ne idi? Sebebsiz Îsâ aleyhisselâma hulûlü, tercihün bilâ 
müreccihdir. Bunun ise bâtıl olduğunu, (Cevâb Veremedi) kitâbımızda 
Allahü teâlânın bir olduğunu isbât ederken bildirmişdik.] 
3 - O, tanrı 
değildir. Fekat, tanrının bir parçası ona hulûl etmiş, yerleşmişdir diyorsunuz. 
Eğer Ona hulûl eden parça, ilahın ilah olmasında te’sîri var ise, bu parça 
ilahdan ayrılınca, temâmen ilahlığı bozulur. Eğer bu parça, ilahın ilah 
olmasında te’sîrli değilse, tanrının parçası olmamış olur. 
Îsâ 
aleyhisselâmın ilah, Tanrı olduğuna delîlin nedir? 
Papaz -
Ölüleri diriltdiği, anadan doğma körlerin gözünü 
açdığı ve Beras denilen, derideki çok kaşınan beyâz lekeleri iyi etdiği için, O 
tanrıdır. Böyle işleri ancak tanrı yapabilir. 
Fahreddîn 
Râzî - 
Delîl [alâmet] bulunmayınca, medlûlün [delîlin 
delâlet etdiği şeyin] bulunmıyacağı söylenebilir mi? Delîl bulunmayınca, medlûl 
de olmaz, var olmaz dersen, âlem yaratılmadan önce, ya’nî ezelde âlemi yaratanın 
yok olduğunu söylemiş olursun ki, bu bâtıldır. Çünki, âlem [bütün mahlûklar], 
yaratanın varlığına delîldir. 
Delîl 
bulunmayınca, medlûl bulunabilir dersen, ezelde mahlûklar yok iken yaratanın var 
olduğunu kabûl etmiş olursun. Fekat, Îsâ aleyhisselâm ezelde yok iken, ilahın 
Ona ezelde hulûl etdiğini söylersen, bunu delîlsiz kabûl etmiş olursun. Çünki, 
Îsâ aleyhisselâm sonradan yaratılmışdır. Ezelde var olması delîlin bulunmaması 
demekdir. Tanrının Îsâ aleyhisselâma hulûl etdiğini delîlsiz kabûl ediyorsun da, 
bana, sana, hayvanlara, otlara ve taşlara hulûl etmediğini nereden biliyorsun? 
Delîlsiz, bunlara hulûl etdiğini niçin kabûl etmiyorsun? 
Papaz -
İlahın Îsâ aleyhisselâma hulûl etmesi ile, sana, 
bana ve diğer varlıklara hulûl etmemesinin sebebi açıkdır. Çünki, Îsâ 
aleyhisselâmda mu’cizeler göründü. Sende, bende ve diğer varlıklarda böyle 
hârikulâde hâller görülmedi. Bundan ilahın Ona hulûl edip, bize ve diğer 
varlıklara hulûl etmediğini anlıyoruz. 
Fahreddîn 
Râzî - 
Îsâ aleyhisselâma hulûl etmesine delîl olarak, 
Onun mu’cizeler göstermesi olduğunu söylüyorsun. Delîl olmayınca ya’nî 
mu’cizeler görülmeyince, hulûl edemiyeceğini niçin söylüyorsun? Sende, bende ve 
diğer varlıklarda hârikalar, mu’cizeler bulunmadığı için tanrı bunlara hulûl 
etmez diyemezsin. Çünki, delîl olmadığı hâlde, medlûl bulunabilir demişdik. Buna 
göre, ilahın hulûl etmesi, delîlin bulunmasına, ya’nî hârikaların, mu’cizelerin 
görülmesine bağlı değildir. O hâlde, bana, sana, kediye, köpeğe, fareye de hulûl 
etdiğine inanman lâzım gelir. İlahın, bu aşağı mahlûklara hulûl etdiğini 
inandırmağa varan bir din, hak din olabilir mi? 
Asâyı [bastonu] 
ejder, yılan yapmak, ölüyü diriltmekden dahâ güçdür. Çünki, baston ile yılan, 
hiçbir bakımdan birbirine yakın değildir. Mûsâ aleyhisselâmın asâyı ejdere 
çevirdiğine inanıyorsunuz da, Ona, tanrı veyâ tanrının oğlu demiyorsunuz. Îsâ 
aleyhisselâma niçin tanrı veyâ şöyle böyle diyorsunuz? 
Papaz, bu 
sözüme karşı diyecek hiç birşey bulamadı, susmağa mecbûr oldu. [İslâm âlimleri, 
hıristiyanlığı red için çok kitâb yazdı. Bunlar arasında, arabî ve türkçe (Tuhfet-ül-erîb),
türkçe (Dıyâ-ül-kulûb), arabî (İzhâr-ül-hak) ile bunun türkçe 
tercemeleri (İbrâz-ül-hak) ve (Îzâh-ul-hak), arabî (Es-sırât-ul-müstekîm),
türkçe (Îdâh-ul-merâm), türkçe ve ingilizce (Cevâb veremedi), 
fârisî (Mîzân-ül-mevâzîn) ve arabî (İrşâd-ül-hiyâra), arabî ve 
fransızca (Redd-ül-cemîl) meşhûrdur. (Îdâh-ul-merâm) kitâbının 
başından birkaç sahîfesi, (Cevâb Veremedi)nin sonunda basılmışdır. 
(İngiliz câsûsunun i’tirâfları), arabî, ingilizce ve türkce, 1991 de 
İstanbulda neşr edilmişdir. Bugün, hıristiyanların çoğu, İznik meclisindeki 
papazların kabûl etdikleri dört kitâbın, semâdan inen İncîl olduklarına 
inanıyorlar. Yuhannâ İncîlinde yazılmış olan, (Teslîs), dinlerinin 
esâsıdır. Îsâ Tanrı değildir. Tanrının Peygamberidir. Ebedî olan tek tanrı, onu 
çok seviyor. Onun her istediğini yapıyor, yaratıyor. Bunun için herşeyi ondan 
istiyoruz, ona ve onu temsîl eden putlarımıza, bu niyyet ile secde ediyoruz, 
yalvarıyoruz. Baba ve oğul, çok sevilen kimse demekdir, diyorlar. Tanrının oğlu 
demek, tanrı onu çok seviyor demekdir, diyorlar. Böyle inananlara (Ehl-i 
kitâb) denir. Îsâ aleyhisselâmda veyâ herhangi bir mahlûkda (Ülûhiyyet 
sıfatı) bulunduğuna inanan, meselâ, (O da, ebedîdir. Herşeyi yokdan var 
ediyor) diyen hıristiyanlar, (Müşrik) olur. Muhammed aleyhisselâma 
inanmadıkları, müslimân olmadıkları için, hepsi kâfirdirler.] 
                                                |