60
-
NEMÂZ VAKTLERİ - 3
TENBÎH: İslâm âlimleri, gurûbî hakîkî
zevâl vaktinden, ezânî hakîkî zemâna göre zuhr vaktini elde etmek için, bundan
gurûb vaktindeki temkini tarh ve zevâl vaktindeki şer’î vakti bulmak için,
temkin zemânını ilâve etmişler ve yine gurûbî zevâl vaktini bulmuşlardır. Bu
hâl, zuhr vaktindeki temkin mikdârının, hakîkî ve şer’î üfuklar arasındaki zemân
farkına, ya’nî gurûb vaktindeki temkin mikdârına müsâvî olduğunu göstermekdedir.
Bunun gibi, bütün nemâzların şer’î vaktlerindeki temkin zemânları, tulû’ ve
gurûb vaktlerindeki temkin zemânlarına müsâvîdir. (El-Hadâik-ul-verdiyye)de
diyor ki, (İbni Şâtır Alî bin İbrâhîm, (En-nef’ul’âm) kitâbında, her arz
derecesinde kullanılabilen Rub’-ı dâireyi anlatmakdadır. Şâmda Emevî câmi’ine (Basîta)
denilen güneş sâati yapdı. 777 [m. 1375] de vefât etdi. Hâlid-i Bağdâdînin
halîfelerinden Muhammed bin Muhammed Hânî, bunu 1293 [m. 1876] de tecdîd etdi ve
ayrıca, (Keşf-ül-kınâ’an ma’rifet-il vakt minel-irtifâ’) kitâbını yazdı).
Osmânlı âlimlerinin en yüksek makâmı olan (Meşîhat-i islâmiyye)nin
hâzırladığı 1334 [m. 1916] senesinin (İlmiyye sâl nâmesi) ismindeki
takvîmde ve İstanbul üniversitesi Kandilli rasadhânesinin 1958 târîh ve 14
sayılı (Türkiyeye mahsûs Evkât-ı şer’iyye) kitâbında, nemâzların şer’î
vaktlerini ta’yîn ederken, Temkin mikdârının hesâba katıldığını görüyoruz.
Hakîkî din adamlarından ve hey’et ilmi mütehassıslarından meydâna gelen
heyetimizin en modern âletlerle yapdığı rasad ve hesâblarla bulunan nemâzların
şer’î vaktlerinin, islâm âlimlerinin asrlardan beri hesâb ile ve (Rub’-ı
dâire) âleti ile buldukları vaktlerin aynı olduğunu gördük. Bunun için,
temkin zemânlarını ve dolayısı ile nemâz vaktlerini değişdirmek câiz değildir.
Sâat makinelerinde, bir vasatî gün, 24 sâatdır. Hakîkî zevâl vaktinde, zemânları
ölçen, meselâ kol sâatimiz, 12 de iken başlıyarak, ertesi gün 12 ye kadar geçen
tam 24 sâatlik zemâna bir (Vasatî gün) denir. Vasatî günlerin uzunlukları
hep aynıdır. Yine, zevâl vaktinde kol sâatimiz 12 iken başlıyarak, ertesi gün
zevâl vaktine kadar geçen zemâna bir (Hakîkî gün) denir. Bu günün
uzunluğu, güneşin merkezinin müteâkib iki günde nısfünnehârdan geçişi arasındaki
zemân olup, senede dört def’a, vasatî günün uzunluğuna müsâvî olur. Diğer
günlerde, ikisinin günlük uzunlukları arasında, (Ta’dîl-i zemân)ın günlük
tehavvülü kadar fark hâsıl olur. (Gurûbî gün)ün uzunluğu, güneş
merkezinin üfk-ı hakîkîden müteâkib iki gurûbu arasındaki zemândır. (Ezânî
gün), güneşin üst [arka] kenârının bir yerin üfk-ı şer’îsinden müteâkib iki
şer’î gurûbu arasındaki zemândır. Ezânî sâat makinesi, bu gurûb görülünce 12
yapılır. Ezânî günün uzunluğu, gurûbî gün uzunluğunun aynı ise de, bundan
(Temkin zemânı) sonra başlamakdadır. Gurûbî bir günde şems, tek bir gâye
irtifâ’ına, hakîkî zevâlî bir günde ise, farklı iki irtifâ’a çıkıp indiği için,
bu iki günün uzunlukları, bir iki dakîka farklı olur. Bu farklardan dolayı,
hakîkî ve gurûbî günlerin birer sâatleri arasında birkaç sâniye fark mevcûd ise
de, bu farklar Temkinlerde yapılan ihtiyâtlar ile izâle edilmekdedir. Sâat
makineleri, ezânî veyâ vasatî zemânı gösterir. Hakîkî ve gurûbî zemânları
göstermez. Herhangi bir günde, şer’î gurûb vaktinde, sâat makinemizin ayârını 12
yapalım. Ertesi gün, güneşin arka kenârının üfk-ı şer’îden tekrâr gurûb etmesi,
vasatî gün uzunluğundan, ya’nî 24 sâatden bir dakîkadan az farklı olur. Hakîkî
ve vasatî gün uzunlukları aynı iken, sonraki günlerde hâsıl olan farklara (Ta’dîl-i
zemân) denir. Gece-gündüz uzunluklarının ve gurûbî ve ezânî zemânların (Ta’dîl-i
zemân) ile alâkası yokdur. Ezânî sâatlarda gün ve sâat uzunlukları, hakîkî
güneşin gün sâat uzunlukları kadardır. Bunun için, hergün gurûb vaktinde,
ayarları 12 yapılarak, vasatî gün uzunluğunu değil, hakîkî gün uzunluğunu
gösterirler.
Ezânî sâat makinesinin ayârı, her akşam, vasatî sâate göre hesâb edilen şer’î
gurûb vaktinde 12 yapılır. Hergün, gurûb vakti gerilerken ileri, ilerlerken geri
alınır. Vasatî bir ezânî gün uzunluğu ve Ta’dîl-i zemân yokdur. 1193 [m. 1779]
senesinde Erzurûmda hâzırlanmış olan (Mi’yâr-ı evkat) takvîminde diyor
ki, (Gölgenin en kısa olduğu hakîkî zevâl vaktinde, ezânî sâat makinesi,
takvîmde yazılı zuhr vaktinden, temkîn zemânı geri alınır). Ezânî sâat
makinesinin ayârını tashîh için, vasatî sâat herhangi bir nemâz vaktine gelince,
ezânî sâat de, bu nemâzın, takvîmde yazılı vaktine getirilir. Vasatî ve ezânî
sâatleri ayârlamak için, bir noktadan geçen (Nısf-ün-nehâr) ve kıble
istikâmetlerinde iki hat çizilir. Bu noktaya bir çubuk dikilir. Çubuğun gölgesi,
birinci hat üzerine gelince, sâat makinesi zevâl vaktine, ikinciye gelince,
kıble sâatine getirilir. Gurûb vaktinin değişmesi bir dakîkadan az olduğu
günlerde, ezânî sâatin ayârı değişdirilmez. İstanbulda altı ayda 186 dakîka
ileri, altı ayda da 186 dakîka geri alınmakdadır. Bu sâat makineleri, zemân
mikdârlarını, ezânî günün başladığı vakte göre ölçmekdedir. Nemâz vaktleri ise,
gurûbî güne göre hesâb ediliyor. Ezânî gün, gurûbî günden (Temkin zemânı) sonra
başladığı için, hesâb ile bulunan gurûbî vaktlerden Temkin çıkarılarak, nemâz
vaktleri, ezânî vakte çevrilir. Gurûbî ve ezânî zemân hesâblarında, ta’dîl zemân
hiç kullanılmaz.
Erd
[yer] küresi, kendi mihveri [ekseni] etrâfında batıdan doğuya döndüğü için,
doğudaki yerler, batıdaki yerlerden dahâ önce güneşi görüyor. Doğuda nemâz
vaktleri dahâ önce geliyor. Erdin iki kutbundan geçen, üçyüzaltmış tûl
[meridyen] yarım dâiresi düşünülmüş ve Londra şehrinden geçen yarım çenber,
başlangıç olarak kabûl edilmişdir. Müteâkib iki yarım çenber arasında bir
derecelik zâviye [açı] vardır. Yer küresi dönerken, bir şehr, bir sâatde, onbeş
derece şarka [doğuya] gidiyor. Aralarında bir tûl [boylam] derecesi uzaklık olan
aynı arz derecesindeki iki şehrden, şarkda olanda, nemâz vaktleri dört dakîka
önce oluyor. Aynı tûl dâiresi üzerinde bulunan yerlerin müşterek tek bir zuhr
[öğle] ve hakîkî zevâl vaktleri vardır. Gurûbî zevâl ve zuhr vaktleri ve diğer
nemâz vaktleri, arz derecelerine göre birbirlerinden farklıdır. Arz dereceleri
artdıkca, tulû’ ve gurûb vaktleri, yazın zevâl vaktinden uzaklaşır. Kışın
yaklaşır. Herhangi birşeyin mikdârı, belli bir yerden, meselâ sıfırdan
başlayarak ölçülür. Sıfırdan dahâ uzak olana dahâ çokdur denir. Sâat makinesini
sıfırdan başlatmak, ayârını sıfıra veyâ 12 ye getirmekle olur. Belli bir
hâdisenin [işin] başladığı zemâna, bu hâdisenin (vakt)i denir. Sadaka-i
fıtrın vâcib olma zemânı böyledir. Ya’nî, bayramın birinci günü, fecr tulû’
ederken vâcib olur. Bir sâat evvel îmâna gelen veyâ dünyâya gelen veyâ bir sâat
sonra ölen kimselere vâcib olur. Bir sâat sonra îmâna veyâ dünyâya gelene vâcib
olmaz. Bir vakt, bir an kadar kısa zemân olabileceği gibi, uzun bir zemân
parçası da olabilir. Bu takdîrde, bu vaktin evveli ve sonu olur. (Şer’î zevâl
vakti) ve (Nemâz vaktleri) ve (Kurban kesmenin vâcib olması)
böyledir.
Doğuda bulunan şehrlerdeki mahallî zemân makinelerinin ayârları, batıda bulunan
şehrlerdeki mahallî zemân makinelerinin ayârlarından ileri olur. Zuhr vakti,
ya’nî öğle nemâzının şer’î vakti, her yerde, hakîkî zevâl vaktinden Temkin kadar
sonra başlar. Mahallî zemân makinelerinin ayârları, birbirlerinden, tûl
derecelerine göre farklı oldukları için, aynı arz derecesi üzerinde bulunan
yerlerin mahallî zemân makinelerinde nemâz vaktleri, tûl derecelerinin değişmesi
ile değişmez. Ezânî zemân makineleri, eskiden de, şimdi de, hep mahallîdir. Her
mahallin en yüksek yerleri aynı irtifâ’da olmıyacağı için, Temkin zemânları
birbirlerinden bir iki dakîka fark ederek, şer’î nemâz vaktleri de, bir iki
dakîka farklı olur ise de, Temkin zemânlarındaki ihtiyât mikdârları, bu farkları
izâle etmekdedir. Şimdi, bir memleketin her şehrinde ayârları aynı olan müşterek
vasatî zemân makineleri kullanılıyor. Böyle (müşterek) [ortak] vasatî
zemân makineleri kullanılan bir memleketin aynı arz derecesinde bulunan
şehrlerinde de, aynı bir nemâzın müşterek sâate göre vaktleri birbirlerinden
başkadır. Aynı arz derecesinde bulunan iki şehrin tûl dereceleri arasındaki
farkın dört katı, bu iki şehrde, aynı bir nemâzın, müşterek sâate göre olan
vaktlerinin dakîka farkını gösterir. Kısacası, arz derecesi değişince, ya’nî,
aynı tûl dâiresinde bulunan mahallerde, yalnız mahallî ve müşterek vasatî sâat
makinelerinin ayarları ve bunlardaki zuhr vaktleri değişmez. Arz derecesinin
mutlak kıymeti artdıkca, bir nemâz vaktinin ilerlemesi veyâ gerilemesi, vaktin
öğleden evvel veyâ sonra yahûd yaz ve kış olmasında, birbirinin aksi olmakdadır.
41 derecedeki vaktlerden, diğer derecelerdeki vaktlerin hesâb edilmesi, (Rub’-ı
Dâire)nin isti’mâli ta’rifemizde bildirilmişdir. Tûl derecesi değişince,
ya’nî aynı arz derecesinde bulunan mahallerde, sâat makinelerinin ayarları ve
müşterek sâat makinesindeki bütün vaktler değişir.
Londra şehrinin yedibuçuk derece şarkından ve garbından geçen iki tûl dâiresi
arasında bulunan her yerde Londranın vasatî sâati müşterek olarak
kullanılmakdadır. Buna (Batı Avrupa zemânı) denir. Şarkda yedibuçuk derecedeki
tûl dâiresi ile yirmi iki buçuk dereceden geçen tûl dâiresi arasında kullanılan
müşterek vasatî sâat, Londra sâatinden bir sâat ileridir. Buna (Orta Avrupa
zemânı) denir. Yirmi iki buçuk dereceden geçen tûl dâiresi ile otuzyedi buçuk
dereceden geçen tûl dâiresi arasındaki yerlerin hepsinde (Doğu Avrupa zemânı)
kullanılır. Bu sâat, Londra sâatinden iki sâat ileridir. Dahâ şarkda olan (Yakın
şark), (Orta şark) ve (Uzak şark) zemânları da, Londra zemânından üç, dört ve
beş sâat ileridirler. Erd küresi üzerinde, birbirlerinden birer sâat farklı, 24
müşterek sâat mıntıkası vardır. Bir memleketde bulunan onbeşin katları kadar
derecelerden geçen (Sâat başı tûl yarım dâireleri)nden biri üzerindeki
yerlerin vasatî mahallî zemân makinelerinin müşterek olan ayârları, o memleketin
(Müşterek sâat)i olarak kabûl edilmişdir. Türkiyenin müşterek sâati,
İzmit, Kütahya, Bilecik ve Elmalı şehrlerinden geçen 30 dereceli sâat başı tûl
yarım dâiresinin mahallî vasatî sâatinin ayârında olup, doğu Avrupa sâatidir.
Ba’zı devletler, siyâsî veyâ iktisâdî sebeblerle, müşterek sâatlerin bu coğrâfî
taksîmine uymamakdadır. Fransa, İspanya, Orta Avrupanın müşterek sâatini
kullanmakdadır. Müşterek sâatlerinin ayârları birbirlerinden farklı olan
memleketlerin zemân makinelerinde, herhangi bir vaktde, yalnız sâatleri gösteren
rakamlar, birbirlerinden farklıdır. Şarkdaki memleketin müşterek sâatinin
rakamı, garbdaki memleketin müşterek sâatinin rakamından dahâ [ileri] büyükdür.
Bir
nemâzın, Türkiyenin herhangi bir şehrindeki mahallî vasatî sâate göre olan vakti
ile, müşterek sâate göre olan vakti arasındaki fark, bu şehrin tûl derecesi ile
30 derece arasındaki farkın dört misli dakîkadır. Şehrin tûl derecesi 30 dan
fazla ise, bu fark, mahallî sâatden çıkarılarak 30 dereceden az ise mahallî
sâate eklenerek, bu nemâzın müşterek sâate göre vakti hâsıl olur. Meselâ,
Mayısın birinci günü, bir nemâz vakti, Kars şehrinin mahallî vasatî sâatine göre
7 sa. 00 dakîka olsun. Karsın arz derecesi 41, tûl derecesi 43 dür. Bu tûl
derecesi, 30 dan fazla olduğundan, Karsın mahallî sâati, müşterek sâatden
ileridir. Bu nemâzın müşterek sâate göre Karsdaki vakti, 7 den 13x4=52 dakîka
evvel olur ki, 6 yı sekiz dakîka geçedir.
Gurûbî zemâna göre zevâl vakti ile, o yerdeki hakîkî güneş zemânına göre hakîkî
gurûb vaktinin toplamı, 12 dir. Çünki, bu ikisinin toplamı, sabâh gurûbî sâat 12
den hakîkî gurûb vaktine kadar olan zemân olup, takrîben 12 hakîkî sâatdir. Yaz
ayları için, sahîfe 193 deki şekle bakınız! Hakîkî ve gurûbî zemân birimleri
birbirlerinin takrîben aynıdır.
(1)
Gurûbî zemâna göre zevâl vakti + Hakîkî zemâna göre gurûb vakti = 12
dir.
Hakîkî gündüz uzunluğunun yarısı ile gece uzunluğunun yarısının toplamı, 12
hakîkî sâatdir. Ya’nî:
(2)
Hakîkî gece uzunluğunun yarısı + Hakîkî zemâna göre gurûb vakti = 12
dir.
(1) ve (2) müsâvâtları karşılaşdırılınca:
(3)
Gurûbî zemâna göre zevâl vakti = Hakîkî gece uzunluğunun yarısı olur.
Gurûbî zemâna göre zevâl vakti, sabâh gurûbî sâat 12 den hakîkî zevâl vaktine
kadardır. Sabâh gurûbî 12 vakti, gece yarısından gündüz zemânının yarısı kadar
sonradır. Tulû’ vaktinden kışın evvel, yazın sonradır. Sabâh nemâzının ve orucun
evvel vakti, fecr-i sâdık vakti ile başlar. Bu vakt, gurûb vaktinde 12 den
başlayan ezânî sâatin fecr vaktine gelmesinden anlaşılır. Yâhud, gece yarısı 12
den başlayan vasatî sâatin fecr vaktine gelmesinden anlaşılır. Şemsin tulû’u
gece yarısı 12 den, gece müddetinin yarısı kadar sonra veyâ gurûb vaktindeki 12
den, gece müddeti kadar sonra veyâ zevâlden gündüz müddetinin yarısı kadar evvel
başlar. Sabâh gurûbî sâatin 12 vakti, gurûb vaktindeki 12 den, 12 sâat sonra
veyâ gece yarısı 12 den gündüz müddetinin yarısı kadar sonra veyâ hakîkî zevâl
vaktinden gece yarısı müddetinin yarısı kadar evveldir. Tulû’ vakti ile sabâhın
12 vakti arasında, gece ve gündüz uzunluklarının yarıları arasındaki fark kadar
fark vardır. Bu hesâbların hepsi hakîkî güneş zemânına göre yapılır. Hakîkî
güneş zemânları, hesâbdan sonra vasatî güneş zemânına ve bu da müşterek zemâna
çevrilir. Gurûbî zemâna göre zevâl vaktinin, ezânî zemâna göre zuhr vakti
olduğunu aşağıda göreceğiz. Bunun için 1 Mayısda, ezânî zemâna göre zuhr vakti 5
sâat 6 dakîka olduğundan, İstanbulda müşterek zemâna göre şer’î tulû’ vakti 4
sâat 57 dakîka olur.
Gece ve gündüz müddetleri birbirlerine dâimâ müsâvî olsaydı, güneş, dâimâ
zevâlden altı sâat evvel tulû’ ve altı sâat sonra gurûb ederdi. Gece ile gündüz
müddetleri müsâvî olmadığı için, yaz aylarında, zevâl ve gurûb vaktleri arasında
6 sâatden bir mikdâr fazla zemân vardır. Kış aylarında, bu vaktler arasında, bir
mikdâr az zemân bulunur. Altı sâatden olan bu zemân farkına (Nısf fadla=Yarı
fark) zemânı denir. Yaz aylarında, hakîkî gurûb vaktleri, zevâl vaktinden, 6
ile nısf fadlanın toplamı kadar, kış aylarında ise, 6 dan nısf fadlanın farkı
kadar, farklı olmakdadır. Gurûbî sâatin sabâh 12 si ise, zevâl vaktinden, bunun
aksi kadar farklı olmakdadır.
Ezânî sâat ile zuhr vaktini, hakîkî ve vasatî sâat ile tulû’ ve gurûb vaktlerini
bulmak için, İngiliz riyâziyecisi John Napierin düstûru ile Nısf fadla bulunur.
Napierin düstûru: Bir kürevî dik müsellesde [s. 185 deki 2. şeklde, TCL
müsellesinde], dik açıdan başka, beş unsurdan birinin cos’ü [temâmîsinin sin’ü],
bu unsura bitişik olan ikisinin cot.larının [temâmîlerinin tag.larının] veyâ
bitişik olmayan ikisinin sin.lerinin çarpımlarına müsâvîdir. Ancak iki dik
kenârların kendileri değil, temâmîleri hesâba katılır. Buna göre:
sin (Nısf fadla) = tan meyl [Declination]
x tan arz [enlem, Latitude]
formülünden hesâb makinesi veyâ logaritme cedveli vâsıtası ile, (Nısf fadla)
kavsinin derecesi ve bunun dört misli alınıp hakîkî güneş zemânı dakîkası
olarak kıymeti bulunur. Bir şehrin Erd üzerindeki ve Şemsin semâdaki yerleri
aynı yarı kürede ise, nısf fadla zemânının mutlak kıymeti, hakîkî gün
uzunluğunun dörtde biri olan 6 hakîkî sâate eklenince, o şehrdeki hakîkî zemâna
göre, hakîkî gurûb vakti elde edilir. Şemsin tulû’ vakti ile zevâl vakti
arasında da bu kadar zemân vardır. Nısf fadlanın mutlak kıymeti 6 dan
çıkarılınca, aradaki fark, gurûbî zemâna göre hakîkî zevâl vakti ve hakîkî
zemâna göre [ya’nî gece yarısından i’tibâren] hakîkî tulû’ vakti olur. Ya’nî,
gurûbî zemâna göre, sabâh 12 vakti, hakîkî zevâl vaktinden, bu fark kadar
evveldir. Güneşin günlük meyl dereceleri, kitâbın sonundadır. Şehrin ve güneşin
yerleri, başka yarım kürede iseler, Nısf fadlanın mutlak kıymeti 6 ya eklenince,
o mahallin gurûbî zemâna göre hakîkî zevâl vakti ve hakîkî zemâna göre hakîkî
tulû’ vakti bulunur. 6 sâatden çıkarılırsa, hakîkî zemâna göre, o yerdeki hakîkî
gurûb vakti olur.
1
Mayısda güneşin meyli + 14 derece 55 dakîka, ta’dîl-i zemân + 3 dakîka ve
İstanbulun arz derecesi + 41 olduğundan, privileg elektronik hesâb makinesinin
14.55 © tan x 41 tan = arc sin x 4 = düğmelerine
basılınca, makinenin levhasında 53 dakîka 33 sâniye okunur. Nısf fadla 54 dakîka
ve zevâlî hakîkî zemâna göre hakîkî gurûb vakti, 6 yı 54 dakîka geçe, mahallî
vasatî zevâlî zemâna göre 6 yı 51 geçe ve müşterek zemâna göre 18 i 55 geçe ve
ileri sâate göre 19 u 55 geçedir. Şer’î gurûb vakti, bunlara İstanbul için
Temkin olan 10 dakîka ilâve edilerek ileri sâate göre, şer’î gurûb vakti, 20 yi
5 dakîka geçedir. Hakîkî gündüz müddeti 13 sâat 48 dakîka ve gece müddeti, bunun
24 den farkı olan, 10 sâat 12 dakîka olup, nısf fadlanın 6 dan farkı olan 5 sâat
6 dakîka, hakîkî zemâna göre, ya’nî gece yarısından i’tibâren hakîkî tulû’ vakti
ve gurûbî zemâna göre zevâl vaktidir. Ezânî zemâna göre hakîkî zevâl vakti,
gurûbî zemâna göre olan hakîkî zevâl vaktinden Temkin zemânı evvel, ya’nî 4 sâat
56 dakîkadır. Ezânî zemâna göre şer’î zuhr vakti, ezânî zemâna göre hakîkî zevâl
vaktinden Temkin zemânı sonra, ya’nî 5 sâat 6 dakîka olmakdadır. Ezânî zemâna
göre zuhr vaktinin iki misli olan 10 sâat 12 dakîka, evvelki hakîkî gece müddeti
olup, bundan 20 dakîka [Temkinin iki misli] çıkarılırsa, 9 sâat 52 dakîka, ezânî
zemâna göre şer’î tulû’ vakti olur. 5 sâat 6 dakîkadan ta’dîl ve temkin
çıkarılır ve müşterek sâate çevrilirse, şer’î tulû’ vakti, 4 sâat 57 dakîka
olur. Ezânî zuhr vaktinin 6 dan farkı, Nısf fadla zemânıdır. Güneşin meylinin
mutlak derecesi, a’zamî 23 derece 27 dakîka olduğu için, Nısf fadlanın a’zamî
mikdârı, formülde İstanbul için 22 derece ya’nî bir sâat 28 dakîka ve en uzun
gurûb vakti ile en kısa vakti arasında 176 dakîka fark olmakdadır. Tulû vaktleri
arasında da aynı fark olduğundan, en uzun gündüz ile, en kısa gündüz arasında,
352 dakîka [5 sâat 52 dakîka] fark olmakdadır.
Ekvator üzerindeki yerlerde, her zemân, 21 mart ve 23 eylülde ise her yerde,
güneşin meyli, ya’nî tan meyl sıfır olduğu için, Nısf fadla sıfır olur. 1
Nisanda güneşin meyli 4 derece 20 dakîka, ta’dîl-i zemân – 4 dakîkadır. Viyana
şehrinin arz derecesi 48 derece 15 dakîka olduğundan, hesâb makinesinin CE/C
4.20 © tan x 48.15 © tan = arc sin
x 4 = düğmelerine basınca, Nısf fadla takrîben 19 buçuk dakîka olur. Viyananın
mahallî vasatî sâati ile akşam nemâzı [şer’î gurûb] vakti 6 sâat 33 buçuk dakîka
olur. Viyananın tûl derecesi 16 derece 25 dakîka olup, sâat başı tûl dâiresinin
1 derece 25 dakîka şarkında olduğundan, Londradan bir sâat ileri olan coğrâfî
müşterek sâatine göre akşam nemâzı vakti 6 yı 27,5 dakîka geçe olur. Parisin arz
derecesi 48 derece 50 dakîka olduğundan, Nısf fadlası 20 dakîka, mahallî vasatî
zemâna göre akşam nemâzı vakti 6 sâat 34 dakîkadır. Tûlü + 2 derece 20 dakîka
şarkda olduğundan, coğrâfî müşterek sâati ile 6 sâat 25 dakîka olur ise de,
Fransanın müşterek sâati, coğrafî sâatden bir sâat ileri olduğundan, 19 sâat 25
dakîka olur. Newyorkun arz derecesi 41 derece olduğundan, Nısf fadlası 15
dakîka, mahallî vasatî sâatine göre, akşam nemâzı vakti 6 sâat 29 dakîkadır.
Tûlü – 74 derece olup, sâat başı tûl yarım dâiresinin 1 derece şarkında
olduğundan, Londradan [75÷15] beş sâat geri olan coğrâfî müşterek sâatine göre 6
sâat 25 dakîka olur. Delhînin arz derecesi 28 derece 45 dakîka, Nısf fadlası 9,5
dakîka, mahallî vasatî sâatine göre akşam nemâzı vakti 6 sâat 23,5 dakîkadır.
Tûlü 77 derece olup, sâat başı tûl yarım dâiresinin 2 derece şarkındadır.
Londradan beş sâat ileri olan müşterek sâatine göre 6 sâat 15,5 dakîka olur.
Trabzon şehrinin arz derecesi, İstanbul gibi, 41 derecedir. Tûl derecesi ise 39
derece 50 dakîkadır. 1 Mayıs gününün Nısf fadlasını bulmak için, ziyâ ile
çalışan CASIO hesâb makinesinin ON 14 © 55
© tan x 41 tan = INV sin x 4 = INV ©
düğmelerine basılınca, makinenin levhasında 53 dakîka 33 sâniye görülür. Bu da,
takrîben 54 dakîka olur. Muhtelif hesâb makinelerinin kullanılmaları
birbirlerinin aynı değildir. Mahallî vasatî zemâna göre gurûb vakti, İstanbul
gibi, 7 yi 01 dakîka geçe ve müşterek zemâna göre, bundan 39 dakîka önce, ya’nî
6 yı 22 geçe olur. Mekke-i mükerremenin arz derecesi 21 derece 26 dakîka, tûl
derecesi, Trabzon gibi, 39 derece 50 dakîkadır. 1 Mayıs günü için Nısf fadlası,
24 dakîka olur. Mahallî vasatî zemâna göre gurûb vakti 6 yı 31 dakîka geçe ve 30
dereceden geçen sâat başı tûl yarım dâiresi için olan müşterek sâate göre 39
dakîka evvel, ya’nî gurûb vakti 5 sâat 52 dakîka olur. 1 Kasım [Teşrîn-i sânî]
günü meyl-i şems –14 derece 16 dakîka ve ta’dîl-i zemân + 16 dakîkadır. Nısf
fadla, İstanbul için 51, Mekke için 23 dakîka olup, müşterek sâate göre gurûb
vakti, İstanbul için 5 sâat 7 dakîka, Mekke-i mükerreme için 4 sâat 52 dakîka
olur. 1 Kasım günü, İstanbulda akşam ezânından 15 dakîka evvel, radyoda Mekkenin
akşam ezânı dinlenebilir. Yukarda, muhtelif şehrler için, gurûb vaktlerinin
hesâblarında İstanbulun Temkini kullanıldı. Aynı arz derecesinde bulunan
şehrlerin, ezânî ve mahallî vasatî sâat makinelerinde, nemâz vaktleri
birbirlerinden, temkinlerinin farkları kadar farklıdır.
Mahallî vasatî güneş zemânına göre zevâl vakti, her yerde 12 rakamından ta’dîl-i
zemânın değişmesi kadar, ya’nî yarım dakîkadan az değişmekde olup, bir sene
içinde, İstanbulda 12 den 16 dakîka kadar önce veyâ 14 dakîka sonra olur.
Müşterek zemâna göre, Türkiyenin her yerinde, bu yerin tûl derecesi ile 30
derece arasında olan tûl farkının dört misli dakîka, mahallî vaktlerden evvel
veyâ sonra olur. Zevâl vaktleri, ezânî sâat makinesinde, her gün bir iki dakîka
değişir. Osmânlılar zemânında büyük câmi’lerde, bu ayarlamayı yapan Muvakkıt’ler
vardı.
Ta’dîl-i zemân mikdârını, kolayca bulmak için öğle nemâzının müşterek zemâna
göre, meselâ İstanbuldaki vakti, doğru olduğuna güvenilen, bir takvîmden
bulunur. Bundan 14 dakîka çıkarılınca, mahallî vasatî güneş zemânına göre zevâl
vakti olur. Hakîkî güneş zemânına göre zevâl vakti her yerde 12 de olduğu için,
bu iki zevâl vaktleri arasındaki zemân farkı, ta’dîl-i zemân olur. Vasatî sâat
ile zevâl vakti, 12 den noksân ise, ta’dîl-i zemân (+), fazla ise (–) olur.
Martın birinci günü, ta’dîl-i zemân –13 olduğundan, mahallî vasatî güneş
zemânına göre zevâl vakti, her yerde 12 yi 13 dakîka geçe olur. Öğle nemâzı
vakti, bundan temkin mikdârı sonra olur. Meselâ, İstanbulda 12 yi 23 geçe olur.
Herhangi bir yerde, müşterek zemâna göre, bu yerin tûl derecesi ile sâatbaşı tûl
yarım dâiresinin derecesi arasındaki farkın dört katı kadar, mahallî vasatî
zemâna göre olan vaktden önce veyâ sonra olur. Türkiyedeki bir yerin tûl
derecesi, 30 dan fazla ise önce, noksan ise sonra olur. Böylece, müşterek zemâna
göre öğle nemâzı vakti Ankarada takrîben 12 yi 11 dakîka ve İstanbulda 12 yi 27
dakîka geçedir. Müşterek sâat makinesi, bu zuhr vaktine gelince, ezânî sâat
makinesi, nısf fadla ile bulunan zuhr vaktine getirilirse, ezânî sâat
makinesinin o günkü ayârı yapılmış olur. En yüksek yerin yükseklik mikdârı
bilinmiyorsa, en yüksek yerden ziyânın gayb olduğu vakt ile üfk-ı hissîden
gurûbun görüldüğü vakt arasındaki zemân, yâhud en yüksek yerden ziyânın gayb
olduğu vaktde 12 yapılan ezânî sâat makinesi, nısf fadla ile bulunmuş olan zuhr
vaktine gelince, mahallî vasatî sâat makinesinin gösterdiği vakt, ta’dîl-i zemân
ile mu’âmele edilirse, netîcenin 12 den farkı olan zemân, yâhud mahallî vasatî
sâate göre, en yüksek yerde ziyânın gayb olduğu vaktden nısf fadla ile bulunan
gurûb vaktinin farkı, o mahallin (Temkin zemânı) olur. Yâhud, ta’dîl-i
zemân + ise mahallî vasatî zemâna göre, takvîmde yazılı olan zuhr vaktinin 12
den farkı ile ta’dîl toplanınca ve – ise bu farkdan ta’dîl çıkarılınca
(Temkin zemânı) olur.
İbni Âbidîn ve Şâfi’î (El-envâr) ve mâlikî (El-mukaddemet-ül-izziyye)
şerhinde, (Mîzân-ül-kübrâ) da diyor ki, (Nemâzın sahîh olması için,
vakti girdikden sonra kılınması ve vaktinde kılındığını bilmek şartdır. Vaktin
girdiğinde şübheli olarak kılıp, sonra vaktinde kılmış olduğunu anlarsa, bu
nemâzı sahîh olmaz. Vaktin bilinmesi, vaktleri bilen âdil bir müslimânın okuduğu
ezânı işitmekle olur. Ezânı okuyan âdil değil ise, [veyâ âdil müslimânın
hâzırladığı takvîm yoksa], kendisi vaktin girdiğini araşdırıp, kuvvetli zan
edince kılmalıdır. Fâsıkın veyâ âdil olduğu bilinmeyen kimsenin, kıbleyi
göstermesi, temiz, necs, halâl, harâm gibi dinden olan şeylere şehâdet etmesi
[söylemesi] de, ezân gibi olup, ona değil, kendi araşdırıp anladığına uyması
lâzımdır.).
|