| 
 
    
39 -  
İKİNCİ CİLD - 58.MEKTÛB
      
                      
                      (İmâm-ı Rabbânî Ahmedî Fârûkî Serhendî) 
Süâl: 
Ba’zı kimseler, uykuda, rü’yâda, âlem-i misâl ve hayâlin sûretlerini görerek, 
kendilerini büyük bir hükümdâr veyâ yüksek mevkı’ sâhibi görür. Veyâhud büyük 
din âlimi olmuş, herkes, ilm öğrenmek için, etrâfına toplanmış görür. Hâlbuki, 
âlem-i şehâdetde, ya’nî uyanık iken, bunların hiçbiri hâsıl olmamakdadır. Böyle 
rü’yâlar doğru mudur, yoksa aslı, esâsı yok mudur? 
Cevâb:
Böyle rü’yâlar boş ve esâssız değildir. Bu rü’yâyı 
gören kimsede, mevkı’ sâhibi olmak, âlim olmak hâli ve kâbiliyyeti var demekdir. 
Fekat, kuvveti az olup, âlem-i şehâdetde hâsıl olacak kadar değildir. Eğer, bu 
hâl, zemânla kuvvetlenirse, Allahü teâlânın lütfu ile, âlem-i şehâdetde de hâsıl 
olur. Eğer âlem-i şehâdetde hâsıl olacak kadar kuvvetlenmezse âlem-i misâlde 
görünmekle kalır. Kuvveti mikdârınca, orada görünür. Tesavvuf yolunun 
sâliklerinin rü’yâları da böyledir. Kendilerini yüksek makâmlarda, Velîlerin 
mertebelerinde görürler. Bu hâl, âlem-i şehâdetde nasîb olursa, pek büyük 
ni’metdir. Yok eğer, âlem-i misâlde görünmekle kalırsa, hiç kıymeti yokdur. 
Çöpçüler, hammallar, rü’yâda, kendilerini hâkim, pâşa görür. Hâlbuki, uyanık 
iken, ellerine birşey geçmez. Rü’yâları üzülmekden, pişmânlıkdan başka birşeye 
yaramaz. O hâlde, rü’yâlara güvenmemeli, uyanık iken ele geçene sevinmelidir. 
  
Ben güneşi severim, ne dersem ondan 
derim, 
Geceyle işim yokdur, ben rü’yâyı 
neylerim. 
  
Bunun içindir 
ki, büyüklerimiz rü’yâlara ehemmiyyet vermemiş, talebenin rü’yâsını ta’bîr 
etmeğe lüzûm görmemişlerdir. Uyanık iken ele geçene kıymet vermişlerdi. Bundan 
dolayı, devâmlı görünenlere ehemmiyyet vermişler, hiç gayb olmıyan huzûru, 
kazanc bilmişlerdi. Allahü teâlâdan başka herşeyi unutmak, hiçbir şeyi 
hâtırlamamak, bunlar için dâimî idi. Başlangıcında nihâyetde ele geçecekler derc 
edilmiş olanlara, bu kemâller zor ve uzak değildir. 
  
Kıl nemâzı, elin harâma salma, 
çok yaşarım, dünyâ hep kalır sanma! 
Beş nemâza sarıl, gençlik çağında! 
Ekdiğini biçersin, Cennet bağında. 
  
İki kişi ölümü hâtırlamaz, 
harâm işler, biri de nemâz kılmaz! 
Birgün gelir, tutmaz olur bu eller, 
söyliyemez, Allah demeyen diller! 
                                                |