33 -
ÜÇÜNCÜ CİLD - 101.MEKTÛB
(İmâm-ı Rabbânî Ahmedî Fârûkî Serhendî)
Bu mektûb
şeyh Abdüllaha yazılmışdır. Kur’ân-ı kerîmin âyetlerini felsefecilerin
anladıklarına göre tefsîr ve te’vîl etmek câiz olmadığını bildirmekdedir:
Allahü teâlâ
size selâmet versin ve belâlardan korusun! (Tebsîr-ür-rahmân) adındaki
kitâbı göndermişsiniz. Ba’zı yerlerini okudum. Geri gönderiyorum. [(Tebsîr-ür-rahmân)
ve (Teysîr-ül-menân) tefsîr kitâbıdır. Hanbelî âlimlerinden
Zeyn-üd-dîn Alî bin Ahmed Ermevî “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazmışdır. Yediyüzon
(710) senesinde vefât etmişdir.]
Kıymetli
kardeşim! Bu kitâbı yazanın, eski yunan felsefecilerinin yoluna oldukça kaymış
olduğu anlaşılıyor. Hemen hemen, onları Peygamberlerle bir derecede tutacak
“aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”. Hûd sûresindeki bir âyet-i kerîmeye verdiği
ma’nâ gözüme ilişdi. Bu âyete, Peygamberlerin hâline uymıyarak eski yunan
felsefecileri gibi ma’nâ vermekdedir. Peygamberlerin sözü ile felsefecilerin
sözünü bir değerde tutmakda, (Onlar için âhıretde yokdur) âyet-i
kerîmesine (Peygamberlerin ve felsefecilerin söz birliği ile) ve (Ancak ateş
ile azâb) âyet-i kerîmesine, (his ederek yâhud aklî, nazarî olarak ......)
demekdedir. Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vettehıyyât” sözbirliği bulunan
yerde, eski yunan felsefecilerinin söz birliğinin ne kıymeti vardır? Âhıretdeki
azâbı bildiren ve hele Peygamberlerin sözlerine uymıyan sözlerinin ne
ehemmiyyeti olur. Onun bildirdiği gibi felsefeciler, Cehennem azâbının aklî,
nazarî olduğunu söyliyor. Bu sözleri, cesedin azâbı his edeceğine
inanmadıklarını göstermekdedir. Hâlbuki Peygamberler, azâbın his edileceğini söz
birliği ile bildirmişlerdir. Bu kitâb, başka yerlerinde de, Kur’ân-ı kerîmin
âyetlerini, felsefecilerin bildirdikleri gibi yazmakdadır. Peygamberlerin
yolunda olanlara uymıyan yazılarından dolayı bu kitâb, gizli hattâ apaçık
zararları taşımakdadır. Bunu size bildirmeği lüzûmlu gördüğüm için, birkaç
kelime ile başınızı ağrıtdım. Selâm ederim.
|