| 
 
    
32 -  
ÜÇÜNCÜ CİLD - 54.MEKTÛB
      
                      
                      (İmâm-ı Rabbânî Ahmedî Fârûkî Serhendî) 
Bu mektûb, 
Molla İbrâhîm için yazılmışdır. Bu ümmetin yetmişüç fırkaya ayrılacağını 
bildiren hadîs-i şerîfi açıklamakdadır: 
Hadîs-i şerîfde 
bu ümmetin yetmişüç fırkaya ayrılacağı, bunlardan yetmişiki fırkanın Cehenneme 
gidecekleri bildirildi. Bu hadîs-i şerîf, yetmişiki fırkanın Cehennem ateşinde 
azâb göreceklerini bildiriyor. Cehennemde sonsuz kalacaklarını bildirmiyor. 
Cehennem ateşinde sonsuz azâbda kalmak, îmânı olmıyanlar içindir. Ya’nî kâfirler 
içindir. Yetmişiki fırka, i’tikâdları bozuk olduğu için Cehenneme girecekler ve 
i’tikâdlarının bozukluğu kadar yanacaklardır. Yetmişüçüncü olan bir fırkanın 
i’tikâdı bozuk olmadığı için, Cehennem ateşinden kurtulacaklardır. Bu bir 
fırkada bulunanlar arasında kötü iş yapmış olanlar varsa ve bu kötü işleri tevbe 
ve istigfâr ile veyâ şefâ’at ile afv olunmadı ise, bunların da günâhları kadar 
Cehennemde yanmaları câizdir. Yetmişiki fırkada olanların hepsi Cehenneme 
girecekdir. Fekat hiçbiri Cehennemde sonsuz kalmıyacakdır. Bu bir fırkada 
bulunanların hepsi Cehenneme girmiyecekdir. Bunlardan yalnız kötü iş yapanlar 
Cehenneme girecekdir. Cehenneme girecekleri bildirilmiş olan yetmişiki 
(Bid’at fırkaları), (Ehl-i kıble) oldukları için, bunların hepsine kâfir 
dememelidir. Fekat bunların, dinde inanması zarûrî lâzım olan şeylere 
inanmıyanları ve (Ahkâm-ı islâmiyye)den her müslimânın işitdiği, bildiği 
şeyleri te’vîlini bilmeden red edenleri kâfir olur. (Ehl-i sünnet) 
âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” bildiriyor ki, (Bir müslimânın bir 
sözünden veyâ bir işinden yüz şey anlaşılsa, bunlardan doksandokuzu küfre sebeb 
olsa ve biri müslimân olduğunu gösterse, bu bir şeyi anlamak, onu küfrden 
kurtarmak lâzımdır). Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir. En sağlam söz Onun 
sözüdür. 
Bu ümmetin 
fakîrlerinin zenginlerinden yarım gün önce Cennete girecekleri bildirildi. Bu 
yarım gün, beşyüz dünyâ senesidir. Çünki, Allahü teâlânın bildirdiği bir gün, 
bin dünyâ senesi kadar zemândır. Böyle olduğu Hac sûresinde açıkca 
bildirilmişdir. Niçin bu kadar zemân olduğunu ancak Allahü teâlâ bilir. Çünki 
âhıretde, dünyâda bulunan gece, gündüz, ay, sene yokdur. Cennete erken 
girecekleri bildirilen fakîrler, islâmiyyete uyan ve sabr eden fakîrlerdir. 
İslâmiyyete uymak, islâmiyyetin emr etdiklerini yapmak ve yasak etdiklerinden 
sakınmak demekdir. Fakîrliğin de dereceleri ve mertebeleri vardır. 
Mertebelerinin en yükseği, fenâ makâmında ele geçer. Bu mertebede olan fakîr, 
Allahü teâlâdan başka herşeyi fakîr, muhtâc bilir. [Allahü teâlâya muhtâc 
olmıyan, ya’nî Ona karşı fakîr olmıyan hiçbir mahlûk yokdur.] Mahlûkların 
hepsini unutur. Hiçbirini hâtırına getirmez. Fakîrlik mertebelerinin hepsine 
kavuşan, birkaçına kavuşandan dahâ üstündür. Bunun içindir ki, fenâ makâmına 
kavuşan kimsenin zâhiren fakîr, muhtâc olması, fenâ makâmına kavuşup da zâhiren 
fakîr olmıyandan dahâ efdaldir, dahâ kıymetlidir. 
                                                |