29 -
Kâfirlerin
kullandığı şeyler iki dürlüdür.
29 — İbni
Âbidîn “rahmetullahi teâlâ aleyh”, nemâzın mekrûhlarını anlatırken buyuruyor ki;
(Kâfirlerin yapdıkları ve kullandıkları şeyler de iki kısmdır:
Birisi, âdet
olarak, ya’nî her kavmin, her memleketin âdeti olarak yapdıkları şeylerdir.
Bunlardan, harâm olmayıp, insanlara fâideli olanları yapmak ve kâfirlere
benzemeği düşünmiyerek kullanmak hiç günâh değildir. [Pantalon, fes ve çeşidli
ayakkabı, çatal, kaşık kullanmak, yemeği masada yimek ve herkesin önüne tabaklar
içinde koymak ve ekmeği bıçak ile dilimlere ayırmak ve çeşidli eşyâ ve âletleri
kullanmak, hep âdete bağlı şeyler olup mubâhdırlar. Bunları kullanmak, bid’at
olmaz, günâh olmaz.] Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” papasların
kullandığı ayakkabıyı kullanmışdır). Bunlardan, fâideli olmıyanları ve çirkin ve
mezmûm olanları kullanmak ve yapmak harâm olur. Fekat, iki müslimân bunları
kullanınca (Âdet-i islâm) olur ve üçüncü kullanan müslimâna harâm olmaz.
Birinci ve ikinci müslimân günâhkâr olursa da, başkaları olmaz. (Kâmûs-ül-a’lâm)da,
Timürtaş pâşada diyor ki, (Osmânlı sancağının rengini ve [bugünkü ay-yıldızlı
Türk bayrağının] şeklini ta’yîn eden ve o zemâna kadar beyâz olan fesi kırmızıya
boyayan, Timürtaş pâşadır). Abbâsî devletinin bayrağı siyâh idi. Halîfe Memûn
zemânında yeşile çevrildi. Görülüyor ki, fes macarlardan alınmamışdır. Türk
yapısıdır.
(Birgivî
vasıyyetnâmesi)nde
diyor ki, (Kâfirlerin kullandıkları şeylerin ikinci kısmı, ibâdet olarak
yapdıkları ve kâfirlik alâmeti olan ve islâmiyyeti inkâr etmek ve inanmamak
alâmeti olan ve tahkîr etmemiz vâcib olan şeylerdir ki, bunları yapan ve
kullanan kâfir olur. Bunlar, ölümle veyâ bir uzvun kesilmesi ile veyâ bunlara
sebeb olan, şiddetli dayak, habs, bütün malını almak ile tehdîd edilmedikce
kullanılamaz. Bunlardan meşhûr olanlarını bilmiyerek veyâ şaka olarak veyâ
herkesi güldürmek için yapan da, kâfir olur. Meselâ, papasların ibâdetlerine
mahsûs şeyi kullanmak küfr olur. Buna (Küfr-i hükmî) denir. Onlara mahsûs
olan şeyleri kullanmanın küfr olduğu, islâm âlimlerinin temel kitâblarında
yazılıdır. (İbni Âbidîn) “rahmetullahi teâlâ aleyh” beşinci cild,
dörtyüzseksenbirinci sahîfeyi okuyunuz! Din düşmanları, müslimânları aldatmak
için, kâfirlerin âdetlerini, bayramlarını, müslimân âdeti, müslimânların mubârek
günü diyerek, bunların gâvurluk ve kâfirlik olduğunu örtmeğe uğraşıyorlar. Büyük
Kostantinin hıristiyanlık dînine karışdırdığı Noel gecesini ve Cemşîdin ortaya
çıkardığı Nevruz günü mecûsî bayramını, millî bayram olarak tanıtıyorlar.
Müslimânların bu günlerde bayram yapmalarını istiyorlar. Genç ve sâf müslimânlar
bunlara aldanmamalıdır. Güvendikleri hâlis müslimânlara, nemâz kılan
akrabâlarına, dînini bilen baba dostlarına sorup öğrenmelidir. Bugün bütün
dünyâda, gerek îmânı ve küfrü tanımakda, gerekse ibâdetleri doğru yapmakda,
câhillik özr değildir. Meşhûr olan din bilgilerini bilmediği için aldanan,
Cehennemden kurtulamıyacakdır. Allahü teâlâ, bugün, dînini dünyânın her tarafına
duyurmuş, îmânı, halâli, harâmı, farzları, güzel ahlâkı öğrenmek pek
kolaylaşmışdır. Bunları, lüzûmu kadar öğrenmek farzdır. Öğrenmeyip câhil kalan
farzı terk etmiş olur. Öğrenmeğe lüzûm görmiyen, ehemmiyyet vermiyen kâfir olur.
|