İlmihal’de, taklit etmesi caizdir denmeyip (Taklit etmelidir) denmesi, dini hükümler zor gelip bıkkınlık hâsıl olmaması içindir. Harac yani meşakkat, güçlük gibi bir ihtiyaç olunca mezhep taklidi yapılmalı. Yapmamak Sünnet’e aykırı olur.

Necmüddin-i Gazzi hazretleri, (Şeytan insana, Allahü teâlânın bildirdiği kolaylıkları yaptırmaz. Bunun için ruhsatla amel etmelidir) der. İmam-ı Rabbani hazretleri de, (Allahü teâlâ, insanlara güç gelen şeyleri değil, kolay olanların yapılmasını istiyor, çünkü insan zayıf, dayanıksız yaratılmıştır) buyuruyor.

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâ, emrettiği şeyler gibi, ruhsat verdiği şeyleri yapmanızı da sever.) [Beyheki] (Allahü teâlânın sevdiği şeyi yapmaktan niye kaçınılsın ki?)

(Allahü teâlânın size verdiği kolaylık ve ruhsatlardan istifade edin!) [Buhari] (Bu emre niye uyulmaz ki?)

(Ruhsatlardan istifade etmeyen, Arafat dağı kadar günah işlemiş olur.) [Taberani] (Mezhep taklidi bir ruhsatken, niye öyle çok günah işlemeye rıza gösterilir ki?)

(Sünnetimi kabul etmeyen benden değildir) hadis-i şerifi de, (Ruhsat, izin verdiğim şeyleri kabul etmeyip, kendine sıkıntı veren sünnetime uymamış olur) demektir. (Müslim)

Demek ki, Sünnet’e uyup, ruhsatlardan faydalanmalıdır.

Soru: Herhangi bir şekilde abdest tutamayan kimse, nasıl hareket eder?

CEVAP

Abdest tutamayan kimse, özür sahibi ise, istediği zaman abdest alır. Bu abdest ile, istediği kadar farz ve nafile kılar ve Kur’an-ı kerim okur. Namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur. Her namaz vakti girdikten sonra, yeni abdest alıp, bu vakit çıkıncaya kadar her ibadeti yapar. Öğleden başka dört namazdan birinin vakti girmeden önce aldığı abdest ile, bu namazı kılamaz. Çünkü, öğle namazının vakti başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor.

Özür sahiplerinin, devam eden özürleri, abdestini bozmaz. Fakat, başka bir abdest bozan sebep ile bozulur. Vakit çıkınca, özür sebebi ile de bozulmuş olur. (Tahtavi)