Soru:
Hanefi mezhebinde henüz özür
sahibi olmayan, akıntısı kesilmezse o vaktin sonuna kadar bekler mi?
Vücudunun herhangi bir yerinde akıntılı yara meydana gelse, bu yara kısa veya
çok uzun sürse Maliki’yi taklit
ederken guslünü de Maliki’ye göre mi
alması gerekir?
CEVAP
Özür
sahibi olsaydı, vaktin sonuna kadar beklemesi gerekmezdi. Vakit girince hemen
abdestini alıp namazını kılardı. İlk defa olan bu akıntıda ise, akıntının
kesilip kesilmeyeceği bilinmediği için, vaktin çıkmasına abdest alıp farzı
kılacak kadar zaman [10-15 dakika] kalınca, abdest alıp namazını kılar. İkindi
vakti böyle bir durum olunca, akşam ezanına kadar, yatsı vaktinde de böyle bir
durum olunca imsak vaktine kadar beklemesi gerekir.
Bir
namaz vakti girdikten, farzı kılacak kadar zaman sonra özür başlasa, vaktin
sonu yaklaşıncaya kadar bekler, hiç durmadı ise, vaktin sonunda abdest alıp, o
vaktin namazını kılar. Namaz vakti çıktıktan sonra, sonraki namaz vakti içinde
durursa, önceki namazını iade eder. İkinci namaz vaktinin başından sonuna kadar
hiç kesilmezse, özür sahibi olduğu anlaşılır ve kılmış olduğu önceki vaktin
namazını iade etmez.
Ancak,
böyle durumlarda, ikindiyi akşama [mekruh vakte] kadar geciktirmemek ve yatsıyı
gece yarısından sonra kılmamak için Maliki
mezhebine uyarak vaktin sonunu beklemeden abdest alıp namazını kılabilir.
Abdesti bozacak başka şey olmamışsa, bu abdestle beş vakit namaz kılabilir.
İşte,
çarşıda, pazarda, yolculuk veya benzer yerlerde olup da, gusletme imkanı yoksa,
Maliki’ye göre gusletmeden de Maliki’yi taklit edebilir. Gusletme imkanı
varsa gusletmesi gerekir. Gusülde, abdestte ve namazda Maliki’nin şartlarına uyması gerekir. Çünkü bu
üçü birbirine bağlıdır.