Soru:
Dini anlatıp da kendileri uygulamayan âlimler, ilimleri sayesinde
kurtuluşa ererler mi?
CEVAP:
Aksine daha büyük azaplara maruz kalırlar. Kur'an-ı kerimde, kötü din
adamları, kitap yüklü merkebe benzetilmiştir. (Cuma 5)
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(İlmiyle amel etmeyen âlim, Kıyamette en şiddetli azaba düçar olur.)
[Beyheki]
(Miraca çıkınca, ateşten makaslarla dudaklarını kesenleri gördüm. Her
kesilişte dudakları yeniden tamamlanıyordu. Cebrail aleyhisselam,
“Bunlar, din görevlisidir, yapmadıklarını söylerler ve Allah'ın
kitabıyla amel etmezler” dedi.) [Beyheki]
(Cehennemde azap çekenlerden bazılarının yaydıkları kötü kokular,
diğerlerine ateşten daha fazla azap verir. “Sen ne günah işledin ki,
öyle pis koku çıkarıyorsun?” diye sorulunca, “Ben din görevlisi idim.
Bildiklerimi yapmazdım” der.) [İ. Ahmed]
(İnsanlara hayrı öğretip de kendisini, kendi kusurunu görmeyen âlim,
tıpkı başkalarını aydınlattığı hâlde kendisini yakıp bitiren kandile
benzer.) [Taberanî]
(Kıyamette, ilmiyle amel etmeyen âlimin Cehennemde çıkardığı kötü
kokudan, Cehennem halkı rahatsız olarak, “Ey kötü kişi, çektiğimiz azap
yetmez gibi, bir de senin çıkardığın kötü kokuya mı katlanalım? Sen ne
yaptın da, bu duruma düştün?” derler. Âlim ise, “İlim sahibi idim, fakat
ilmimle amel etmezdim” diye cevap verir.) [İ.
Ahmed]
(Zebaniler Cehennemde günahkâr hâfızlara, puta tapanlardan önce azap
yapar. Çünkü bilerek yapılan günah, bilmeyerek yapılandan daha kötüdür.)
[Taberanî] (Buradaki hâfızlar,
haramlardan sakınmaya önem vermeyip, küfre giren hafızlardır.) [İ.
Ahlakı]
(Amelsiz âlim mum gibidir, insanları aydınlatırken kendini yakar.) [Bezzar]
(Âlimlerin en kötüsü, insanların en kötüsüdür.) [Bezzar]
(Ümmetim, kötü din görevlilerinden çok zarar görecektir.)
[Hâkim]
Resulullah, (Hüzün kuyusundan Allah’a
sığının!) buyurdu. Bu kuyunun ne olduğu sorulunca, buyurdu ki:
(Cehennemdeki bir kuyudur ki, Cehennem, her gün dört yüz defa o kuyunun
dehşetinden Allah’a sığınır. Oraya en çok, mürai âlimler girer.)
[Buhârî] Mürai, riya yapan, gösteriş için ibadet eden demektir.
Soru:
İmam-ı Rabbani, (Mehdi, Medine’deki bid’at ehli olan âlimi öldürecektir)
diyor. Bid’at ehli olana âlim denir mi hiç? Bir de Seyyid Abdülhakim
efendi diyor ki: (Zemahşerî, tefsir, fıkıh ve lügat âlimi idi.
Mutezile mezhebinde idi. Ölürken
tevbe ettiği söylenmektedir. Kur’an-ı azîmüşşanın muciz olduğunu
anlatmakta; esas, senet olan belâgat ilminin âlimlerinin en yüksek
derecesinde olduğundan, Ehl-i sünnetin
tefsir âlimleri, Kur’an-ı kerimin belâgatini anlatan kısımları, onun
tefsirinden almışlardır.) Mutezile
olan birine âlim demek caiz midir?
CEVAP:
Her âlim, Cennetlik demek değildir. Onlardan da Cehenneme giden
olacaktır. Kur’anda, kötü âlimler, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe, kitap
yüklü merkebe benzetilmiştir. (Cuma 5, Araf
176)
Kötü âlimler hakkında hadis-i şeriflerden bazıları da şöyledir:
(Âlimlerin iyisi, insanların en iyisi, kötüsü de, insanların en
kötüsüdür.) [Bezzar]
(Yazıklar olsun kötü âlimlere ki, ilmi ticarete alet ederler.) [Hakim]
(Amelsiz âlim, mum gibidir, kendini yakar, insanları aydınlatır.) [Bezzar]
(Ümmetim, kötü âlimler, cahil abidler yüzünden helak olur.) [Darimi]
(Kıyamette en şiddetli azap, ilmi kendine fayda vermeyen âlime olur.)
[Beyheki]
(İlmini, insanlara öğretmeyen âlime, kıyamette ateşten yular bağlanır.)
[Tirmizi]
(Kıyamette bir din adamı Cehenneme atılır. Tanıdıkları ona, "Sen dünyada
dinin emirlerini bildirirdin. Niçin bu azaba düştün?" derler. O da,
"İnsanlara, günahtır, yapmayın" der, kendim yapardım. "Yapın"
dediklerimi de yapmazdım. Bunun cezasını çekiyorum" der.) [Buhari]
(Öyle bir zaman gelir ki, âlimler fitne unsuru olur.) [Ebu
Nuaym]
Demek ki âlimlerin iyisi de, kötüsü de oluyor.
Hakiki İslam âlimleri elbette çok kıymetlidir. İslamiyet’in temeli
üçtür: 1-İlim, 2- Amel 3- İhlas.
1- İlim, Ehl-i sünnet
âlimlerinin kitaplarından öğrenilir.
2- İlme uygun olan ameldir. İlmi ile amel etmeyen hakiki âlim olamaz.
Bir hadis-i şerif meali:
(Âlim, ilmi ile amel edendir.) [Ebuşşeyh]
3- İlimde ve amelde ihlas sahibi olmaktır. İhlas, ilmin ve amelin Allah
rızası, Allah sevgisi ile olmasıdır. İhlas yoksa ilim de amel de makbul
değildir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, ancak ihlasla
yapılan ameli kabul eder.) [Dâre Kutni]
İlim, amel ve ihlas sahibi olana ancak İslâm âlimi denir. Hakiki âlim,
Kur'an-ı kerimi, hadis-i şerifleri açıklayan salahiyetli, yüksek
insandır. Sünneti, bid'ati bilir. Hakkı bâtıldan ayırır. İlmi çok olduğu
halde, hakkı bâtıldan ayıramayan, hakiki âlim değildir. 72 sapık
fırkanın önderleri de âlim idi, hakkı bâtıldan ayıramadıkları,
Ehl-i sünnetten ayrıldıkları için
dalalete düşmüşlerdir. Yalnız akla uyup, yalnız ona güvenip yanılan
kimseye felsefeci denir. Aklın erdiği şeylerde ona güvenen, aklın
ermediği yanıldığı yerlerde, İslam ışığı altında akla doğruyu gösteren
büyüklere İslam âlimi denir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Dünyalık peşinde olan din adamlarının sözlerini dinlemek, kitaplarını
okumak zehir yemek gibi zararlıdır. Kötü din adamlarının zararları
bulaşıcıdır. Toplumları bozar. Tarihte İslam devletlerinin başlarına
gelen felaketlere hep kötü din adamları sebep oldu. Devlet adamlarını
doğru yoldan bunlar saptırdı. 72 sapık fırkanın reisleri, hep kötü din
adamları idi.) [1/47]