Soru:
Kötü âlimlerin vasıfları nelerdir?
CEVAP:
İmam-ı
Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Âlimlerin
dünyayı sevmesi ve ona düşkün olması, güzel yüzlerine siyah leke gibidir. Dini
kuvvetlendirmek, İslamiyet’i yaymak şerefi, âlimlere aitse de, bazen bu işi
kötü kimseler, kâfirler de yapar. Nitekim Peygamberlerin
efendisi “aleyhissalatü vesselam” kötü kimselerin de, dini kuvvetlendireceğini
haber verip, (Allahü teâlâ bu dini,
facirlerle de, elbette kuvvetlendirir) buyurmuştur. Bunlar, çakmak taşına
benzer. İnsanlar, bu taştaki kudretten ateş yapar, istifade eder. Taşın ise,
kendine hiç faydası olmaz. Bunların da ilimlerinden kendilerine fayda olmaz.
Hattâ bu ilimleri, kendilerine zararlıdır. Çünkü Kıyamette, (Bilmiyorduk, günah
olduğunu bilseydik yapmazdık) diyemezler. Bir hadis-i şerif:
(Kıyamette
en şiddetli azap, ilmi kendine fayda vermeyen âlime yapılır.) [Beyhekî]
Allahü teâlânın kıymet verdiği ve her şeyin en şereflisi olan ilmi,
mal, mevki kapmaya ve başa geçmeye vesile edenlere, bu ilim zararlı olur.
Hâlbuki dünyaya düşkün olmak, Allahü teâlânın
hiç sevmediği bir şeydir. O hâlde, Allahü teâlânın
kıymet verdiği ilmi, Onun sevmediği yolda harcamak çok çirkin bir iştir. Onun
kıymet verdiğini kötülemek, sevmediğini de kıymetlendirmek, yükseltmek
demektir. Açıkçası, Allahü teâlâya karşı
durmak demektir. Ders vermek, vaaz etmek ve dînî yazı, kitap, mecmua çıkarmak,
ancak, Allah rızası için olduğu vakit ve mevki, mal ve şöhret kazanmak için
olmadığı zaman faydalı olur. Böyle halis, temiz düşünmenin alameti de, dünyaya
düşkün olmamaktır. Bu belaya düşmüş, dünyayı seven din adamları, hakikatte
dünya adamlarıdır. İnsanların en alçağı bu kötü âlimlerdir. Din, iman hırsızları
bunlardır. Böyle iken bunlar, kendilerini din adamı, âhiret adamı ve insanların
en iyisi sanır ve tanıtır.