Bilip
anlamadan sevgi gerçekleşmez. Ancak bilinen sevilir. Sevgi, cansızların değil,
canlı ve anlayışlı olanların özelliğidir. İnsanın anladığı, zevk ve rahatlık
duyduğu her şey, sevimli; acı duyduğu, nefret ettiği her şey sevimsizdir. Zevk
alınan her şeyin, zevk alan için sevimli olması, gönlün ona meyletmesi
demektir.
Her
duyu, ancak anladığı şeyden zevk alır, ona meyleder, onu sever. Mesela gözün
zevki, görüp hoşlandığı şeylerdir. Kulağın zevki, duyduğu güzel seslerdir.
Burnunki güzel kokulardır. Dilin zevki, yiyip içtiği şeylerin tadıdır. Dokunma
duygusunun, tutmanın zevki, yumuşaklık ve zevki okşayan şeylerdir. İşte
duyularla anlaşılan bu şeyler, hoşa gittikleri için sevilir.
Beş
duyunun hiçbiri ile anlaşılmayan sevgi de vardır. Altıncı bir duyu ile bilinir.
Beş duyu ile elde edilen zevkte hayvanlar da ortaktır.
İnsanın
kalb gözü, baştaki gözden daha kuvvetlidir. Aklın anladığı güzellik, gözün
gördüğünden daha büyüktür.
Sevginin
sebepleri üçtür:
1-
Her canlı kendini sever. Kendini sevmek, varlığının devam etmesini istemek ve
yok olmaktan hoşlanmamak demektir. İşte bunun için insan, yaşamayı sever ve
ölümden hoşlanmaz. Varlığımızın devamı gibi, her şeyimizin mükemmel olması da
sevilir. İnsan, önce kendi zatını, sonra uzuvlarının selametini sever. Daha
sonra malının, evladının, akraba ve dostlarının selametini sever. Bunları,
vücudunun devam ve kemaline sebep oldukları için sever. Mesela evladından bir
fayda görmese de sever. Çünkü kendinden sonra neslini devam ettirecek odur.
2-
İnsan, ihsanı sever. İnsan, ihsanın kölesidir. Gönül, kendine iyilik edeni
sever, kötülük edenden nefret eder. İnsan, ister istemez iyilik edene karşı
sevgi duyar.
Sağlık
sevilir. Sağlığının devamı için doktor da sevilir. Doktoru da kendimizi
sevdiğimiz için severiz. Bunun gibi ilmi de, öğretmeni de severiz. Öğretmeni
ilme sebep olduğu için severiz.
Para,
çeşitli ihtiyaçları karşılamaya ve yiyip içmeye vasıta olduğu için sevilir.
Yemeğin kendisi de yenmek için sevilir. Biri bizatihi, diğeri ise vasıta olduğu
için sevilir. İyilik edeni sevmek, onun şahsını değil, iyiliğini sevmektir.
İyilik kalkınca, sevgi de kalkar. İyilik azalırsa, sevgi de azalır.
3-
Bir kimseyi, ettiği iyilikten dolayı değil, bizzat zatından dolayı sevmek, yok
olup tükenmeyen gerçek sevgidir. Bu da güzeli sevmek demektir. Güzelliği
anlayan güzeli sever. Güzelliği sevmek, güzelliğin zatındandır. Çünkü ondaki
güzelliği anlamak, zevkin kendisidir. Güzeli anlamak da bir zevktir. Akarsu,
yeşillik, tabiattaki güzellikler yiyip içildikleri için değil, sırf güzel
oldukları için sevilir. Bu insanın elinde olmayan sevgidir. Allahü teâlânın güzel olduğu bilinirse, Onu da
sevmemek imkânsızdır. O ise, güzeller güzelidir.