|
|
||
|
02 Mart 2017 |
M. Şevket Eygi Birtakım şarlatanlar, din eğitimi almamış cahilleri Kur’ân’la aldatmaya çalışıyorlar. Neler diyorlar? İslâm’ın tek kaynağı Kur’ân’dır. Başka kaynak yoktur. Peygamber bir postacı idi, dini tebliğ etti, işi bitti... Sünnet ve hadîsler, din kaynağı değildir... İlmihal Müslümanlığı yanlıştır. Doğru olan bizim anlattığımız Kur’ân Müslümanlığıdır. Bunlar sapıktır ve sapıttırmaktadırlar. Bu konuda doğrular şunlardır: Kur’ân-ı Kerim din hükümlerinin ana kaynağıdır ama tek kaynağı değildir. Peygamberin (salat ve selam olsun O’na) hadîsleri, Sünneti; onun yanında icmâ-i ümmet ve kıyas-ı fukaha da Şeriat ve fıkıh hükümlerinin kaynağıdır. Muhammed Mustafa aleyhi’s-salatü ve’s-selâm’ın işi ölümle bitmemiştir. O, Kıyamet kopuncaya kadar sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın hidayet rehberi, önderi, seyyidi, kurtuluş ve saadet yolunda mürşidi ve kılavuzudur. Ruhaniyeti Müslümanlarla beraberdir. Mânen yaşamaktadır. Müslümanların, yapacakları her işte, “Peygamberimiz bu işin nasıl yapılmasını isterdi?” diye sormaları ve ona göre amel etmeleri gerekir. Peygamber asla devreden çıkartılamaz. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı Azimüşşan’da Peygamber’e itaat etmemizi kesin şekilde emir buyurmuştur. O’na itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Bu konuda nice âyet bulunmaktadır. Peygamberin sahih hadîsleri de vahiydir, ilahî ilhamdır. Peygamber yanılmaz. (Hatalı içtihadları Hak teâlâ tarafından düzeltilir. Dolayısıyla yanılması devam etmez.) Peygamberi devreden çıkartmak isteyenler iyi niyetli değildirler. Dinimizi, en doğru şekilde muteber, güvenilir ilmihal, fıkıh ve İslâm ahlâkı kitaplarından öğrenebiliriz. Bunları icazetli gerçek din âlimleri yazmışlardır. Kur’an’ın muhkem hükümleri, emir ve yasakları, öğütleri kesinlikle tarihsel değildir; bunların hükümleri Kıyamet’e kadar yürürlükte kalacaktır. Pakistanlı Fazlurrahman denilen (itikâden sapık) adamın ortaya çıkartmış olduğu tarihsellik tezi, binden fazla müftü, ulema, fukaha tarafından protesto edilmiştir. İslâm, indirilmiş ilahî dindir. Reformcular, tarihselciler, değişimciler “uydurulmuş bir İslâm” türetmek istiyorlar. Başarılı olamayacaklardır. Yüce Allah nurunu söndürtmez. Sapıttıkları insanların vebali onların üzerinde olacaktır. “Peygamberi bırakın, benim anlattığım ve öğrettiğim Kur’ân Müslümanlığına bağlanın” demek ne demektir? Peygamberi bırakın ve bana uyun demektir... Bu, büyük bir küstahlık ve sapıklık değil midir? Biz Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları Kur’ân’a tâbi olan Peygamberin, Ashâbı’nın, Ehl-i Beyti’nin, Tâbiîn’in, Tebe-i Tâbiîn’in, Selef-i Sâlihîn’in, Eimme-i Müctehidîn’in; asırlar boyu gelip geçmiş ulemanın, fukahanın, kâmil mürşidlerin, her asırda bir gönderilen mücedditlerin, Peygamberin zâhir ve bâtın ilimlerinde vârisleri, vekilleri, halifeleri olan büyük zatların peşinden gidiyoruz. Onlara uyduğumuz taktirde yanılmamız ve sapıtmamız mevzu-ı bahs olamaz. Ehl-i Sünnet fukahasına ve gerçek meşâyihe bağlananlar, ucu Resullerin Seyyidine ulaşan çok sağlam, çok nuranî, ebedî mutluluk kazandırıcı ve kurtarıcı bir silsileye (zincire) bağlanmış olurlar. Ehl-i Sünnet yolu bir cadde-i kübradır (büyük caddedir). Reformcu, tarihselci, değişimci kişilerin yolları ise çıkmaz sokaktır, bid’attir. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Ümmetimin içinde bir ihtilaf (anlaşmazlık) çıkarsa siz sevâd-ı a’zama (büyük çoğunluğa) dahil olunuz” buyurmuşlardır. Sevâd-ı A’zam, Ehl-i Sünnettir. Sakın reformcuların tuzaklarına düşmeyelim. M. Şevket Eygi - Milli Gazete 01. 09. 2008. |