|
|
||
|
01 Mart 2017 |
SAYIN Bay İlahiyatçı!.. Size muhterem demiyorum ama sayın diyorum. Gayem polemik yapmak, çıngar çıkartmak, horoz döğüşü sergilemek değildir. Yıllardan beri Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlarını sapıklıkla suçluyor, gerçek Müslümanlığı tahkir edici ifadelerle aşağılıyor ve asıl doğru İslâm’ı kendinizin bulduğunu ilan ediyorsunuz. Yanılıyorsunuz, yanıltıyorsunuz… İslâm’ın en doğru yorumu Ehl-i Sünnet Müslümanlığıdır. Asıl Kur’ân Müslümanlığı sizin anlattığınız değildir, Ehl-i Sünnet Müslümanlığıdır. Gerçek İslâm, ilmihallerde anlatılan İslâm’dır. Sizin, bunu anlayacak derecede Arapçanız ve din kültürünüz vardır ama birtakım şahsî menfaatler uğrunda bu temel gerçeği görmezlikten geliyorsunuz. Doğrusu Allah’ın ayetlerini çok ucuza sattınız. Din eğitimi almamış, din kültürü olmayan birtakım cahil vatandaşları kandırdınız ama çok büyük ve korkunç vebal altında kaldınız. Bu yolla birkaç milyon dolar edindiniz. Hayli şöhret-i kâzibe sahibi oldunuz. Nefs-i emmârenizi tatmin ettiniz. Lâkin âhiretinizi berbat ettiniz. Terazinin bir kefesinde 1400 yıldan beri gelip geçmiş ulema, suleha, gerçek müctehidler, eimme, fukaha var; öbür kefede siz varsınız. Siz onların ayaklarının tozu olamazsınız. Sizin zerre kadar ağırlığınız yoktur. Kaç defa yazdınız, “Peygamber bir postacı idi, öldü, işi bitti…” diye. Bu ne kadar yanlış ve çarpık bir iddiadır. Peygamber bu fanî dünya hayatına veda etmiştir ama rehberliği, önderliği Kıyamet’e kadar devam edecektir. Biz Ehl-i Sünnet Müslümanları O’nun ruhaniyeti ile birlikte yaşıyoruz. Kendisini şahsen görmüyoruz ama bize yol gösteren, bizi aydınlatan Sünneti ve sahih hadîsleri yanımızdadır. Sayın İlahiyatçı!.. Peygamberi bırakıp da sizin peşinizden mi gideceğiz? Yooo, o kadar akılsız ve deli değiliz. Sizin ne demek istediğinizi anlamaz değiliz. Peygamber’i bırakın benim peşimden gelin demek istiyorsunuz. Yağma yok. Ne dersen de, biz Müslümanlar fıkhın, şeriatın dört kaynağı oldunuğunu biliyoruz. Allah’ın Kitabı, Peygamberin Sünnet’i, Ümmet’in icmâı ve bir de kıyas-ı fukaha. Tarih boyunca bu ümmeti aldatan bozuk insanlar bulunmuştur. Siz de onlardan birisiniz. Müslümanları Kur’an’la aldatmak istiyorsunuz. Buharî’de bir hadîs var, bilirsiniz. Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimiz Kıyamet’e kadar otuz küsur Deccal ve Kezzab (yalancı) zuhur edecek, bunlar ya tanrı olduklarını, yahut nebi olduklarını iddia edeceklerdir buyuruyor. Peygamber öldü, o bir postacı idi, işi bitti… İlmihal Müslümanlığını bırakın. Benim anlattığım Kur’ân Müslümanlığına gelin derken, siz satır aralarında kendinizi Peygamber mi göstermek istiyorsunuz? Evet, sayın İlahiyatçı siz bir deccal, siz bir kezzabsınız. Allah’ın ayetlerini ucuza sattınız. Fâni servet, kâzib şöhret, biraz alkış, tantana… Lüks hayat ve sonra… İki metrelik bir çukur, birkaç metre kefen bezi… Yarın Mahkeme-i Kübra’da, Huzur-i Rabbü’l-âleminde bu yaptıklarınızın hesabını nasıl vereceksiniz? Siz bâtıl ve sapık inançlarınız ve görüşleriniz uğrunda Kur’ân’ı heva, re’y ve nefsanî hevesinizle yorumladınız. Siz dinî hükümlerin kaynağı olarak Sünnet’i devre dışı bırakmak istediniz. Siz Selef-i Sâlihîn efendilerimizin mübarek, aydınlık, temiz yolundan saptınız. Siz kendi kafanıza göre yeni bir din türetmeye yeltendiniz. Pek âlâ biliyordunuz ki, Kur’ân’ın en büyük ve temel açıklayıcısı Sünnet’tir. Sünnet olmadan Kitabullah tefsir edilemez. Bir ara her konuşmanız için binlerce lira ücret alıyordunuz. Para para para… İşte sizin sevdanız. Ehl-i Sünnet’in gerçek imamları kesinlikle doğru yoldadır. Müctehidler, fukaha, muhaddisler, müfessirler doğru yoldadır. Abdülkadir Geylanî, Ahmed er-Rufaî, Şah Nakşibend, İmamı Rabbanî ve diğer büyük mutasavvıflar hep doğru yoldadır. Onlara ters düşen siz yanlış yoldasınız. Siz maalesef dâl ve mudilsiniz. Tevbe edip, geçmiş günahlarınızdan pişman olmanız için henüz vakit, imkân ve fırsat var. Gurur ve kibrinizi, nefsaniyetinizi, dünya sevginizi yenip de tevbe eder misiniz bilemiyorum. Aldattığınız saf halkın vebalini nasıl taşıyacaksınız? Sayın İlahiyatçı!.. Siz yıllar boyunca maalesef insî bir şeytan gibi hareket ettiniz. Kapalı kapılar ardında agresif din düşmanlarıyla nasıl konuştuğunuzu, onlarla nasıl işbirliği yaptığınızı bilmez değiliz. Siz halkı Kur’ân’la aldatıyorsunuz. Tekrar ediyorum: Asıl Kur’ân Müslümanlığı muteber ilmihal kitaplarında yazılı olandır. Biz Müslümanlar, dinimizi ilmihal kitaplarından öğreneceğiz, itikadımızı akaid imamlarımızdan öğreneceğiz. Kur’ân-ı Kerim’i, mânalarını, hükümlerini, inceliklerini ehliyetli gerçek müfessirlerden öğreneceğiz. Sen bir vâdide, biz Müslümanlar başka bir vâdideyiz. Senin yolun çıkmaz yol. M. Şevket Eygi – Milli Gazete 12.11.2008 |