Geri

   

 

 

İleri

 

1. BAB: CÜMLE VE HÜKÜMLERİ

Bu kitap dört babdan meydana gelip, birinci bab cümleyi tanımak ve hükümlerini bilmek hakkındadır. İşte bu birinci babda dört mesele vardır.

I. MES’ELE CÜMLENİN İZÂHI

I. MES’ELE cümlenin beyanı hakkındadır. Ey okuyan sen bil ki; faide veren bir lafız kelâm ve cümle olarak isimlendirilir. Bizim buradaki müfit kelimesinden kastettiğimiz manâ kendisinin üzerine susulması güzel olan lafızdır. Ve şununda bilinmesi gerekir ki, şüphesiz cümle kelâmdan daha şumûllüdür.(kapsamlıdır.) Böyle olunca her kelâm cümledir, her cümle kelâm değildir.

(Demiştik ki, kelâm ve cümle müteradif (eşanlamlı) değildirler. Buna örnek olarak; Görülmezmi ki ....... ( tâ ... dan olan ....... cümle olarak isimlendirilmekle beraber kelâm olarak isimlendirilemez. Çünkü kendisinin üzerine susmak güzel değildir.

FİİL ve İSİM CÜMLESİ

Cümle ve kelâmın müteradif olmadıklarını bildikten sonra, eğer cümle isimle başlatılırsa cümleyi ismiyye, eğer fiille başlatılırsa cümleyi fiiliye olarak isimlendirilir.

Cümleyi ismiyyenin örnekleri; ........... terkipleri gibi.

Cümleyi fiiliyyenin örnekleri; ........  terkibleri gibi. Son iki misaldeki takdir; .......... şeklindedir. (Takdir böyle olunca bu iki cümle fiille başlatılmamıştır, denemez.)

SUGRÂ ve KÜBRÂ CÜMLELERİ

Diye bir cümle söylenildiği zamanda, ..... birinci mübtedadır. .... ikinci mübtedadır. üçüncü mübtedadır. Üçüncü mübteda olan ......... 'nun haberidir. Üçüncü mübteda olan ve haberi olan ........... kelimeleri ikinci mübteda olan ........ 'nun haberidir. İkinci ........mübteda olan ........ kelimesi ile beraber birinci mübteda olan ......'ün haberidir. İşte böyle bir cümlenin tamamına cümleyi kübra ismi verilmektedir. Bu cümlenin içinde bulunan ......... cümlesine de cümleyi ...........sugra ismi verilmektedir. Bununla beraber cümledeki ...... da  ....... 'a nisbetle cümleyi kübra  .........'e nisbetle de sugradır. Bir de aynı bu cümle gibi Allahü teâlâ'nın ................» kavli de böyledir. Eğer böyle olmasaydı ...........denilmesi gerekirdi.

II. MES’ELE İ'RABDAN MAHALLİ OLAN CÜMLELER

1- HABER OLARAK VAKİ OLAN CÜMLE

II. MES’ELE i'rabdan mahalli olan cümleler hakkındadır.

Bu cümleler yedi tanedir.

Bunlardan

Birincisi haber olarak vâki olan cümledir. Bunun i'rabdan mahâlli mübteda ve inne babında refdir. Misalleri .......... gibi. .......... ve ...... babında ise nasbdır. Misalleri  ........ ve ....... âyet-i kerimesi gibi.

2,3- HÂL ve MEF'ÛL OLAN CÜMLELER

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

İkincisi ve

Üçüncüsü hâl ve mefûl olarak vâki olan cümlelerdir. Bu ikisinin i'rabdan mahâlli nasbdır. Haliyye olan cümlenin örneği: ............ Âyet-i kerimesindeki ......... cümlesi gibi.

Mefûl olan cümle üç yerde vukû bulur.

Birincisi kaville hikâye olunduğu hâldedir. Bunun örneği ............daki ............. gibi.

İkincisi ........fiilinin ikinci, ..........fiilinin de üçüncü mef ûlü olduğu haldedir. Örneği: .......... daki .......... bir de ............ gibi.

Üçüncüsü, amil o cümleden ta'lik ettirildiği haldedir. Misali: ......... deki .........gibi.

4- MUZAF'UN İLEYH OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

Dördüncüsü muzafun ileyh olan cümlelerdir. Bu cümlenin i'rabdan mahalli çerdir. Bu cümle fiiliyye de ismiyye de olabilir. Cümleyi fiiliyyenin misali:       .............. Buradaki ..........  cümlesi gibi. Cümleyi ismiyyenin misali de: .........cümlesi gibi. Bunlardan başka   ........... vücudiyye, bunlar isimdir diyen kimseye göre, bunlardan sonra gelen cümleye izafe edildiklerinden dolayı bu cümle de cer mevzisindedir.

5- CEZMEDİCİ BİR ŞARTA CEVAP OLARAK GELEN CÜMLE 

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

Beşincisi cezmedici bir şarta cevap olan cümledir. Bu cümlenin i'rabdan mahalli cezmdir. Fakat bu cümle ........ ya da ........ yı fücaiyye ile beraber geldiğinde böyledir.

Birincisi, yani cümlenin Is ile beraber geldiğinin örneği: ...... buradaki .........cümlesi gibi. Bu ........ cümlesi mahallen meczum olup, ........ cümlesi de ona atfolunduğundan dolayı ......... fiili meczum okunmuştur.

İkincisinin, yani cümlenin ....... 'yı fücaiyye ile beraber geldiğinin .......... örneği ........... buradaki ........... cümlesi gibi.

............. gibilerine (Yani hem ..... sız gelen, hem de lafzan cez-mi kabûl etmeyecek bir fiil gibilerine) gelince, burada sadece fiilin faili olmaksızın mahalline cezm ile hükmolunur, cümleye bütünüyle hükmolunmaz. Bu durum, yani sadece fiilin mahalline cezm ile hükmetmek fiili şartta da geçerlidir. Bundan dolayı sen şart fiilinin üzerine bir fiili rnuzari atfedip, birinciye amel verdiğin zaman şöyle dersin ......... Burada cümleyi tamamlamadan önce .........üzerine atfolunan fiilini cezm edersin.

6- BİR MÜFREDE TABİ OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

Altıncısı müfret bir kelimeye sıfat olan cümledir. Bu cümlenin i'rabtan mahalli mevsufu olan müfret kelimeye göredir. Yani eğer mevsufu ise  o da merfu olur. .......... misalindeki .........cümlesi gibi.

Eğer mevsufu mensub ise o da mahallen mensub olur. ...............i misalindeki ............ cümlesi gibi.

Ve eğer mevsufu mecrur ise o da mecrur olur. .......... misalindeki .......... cümlesi gibi.

7- İ'RABDAN MAHALLİ OLAN BİR CÜMLEYE TABİ OLAN CÜMLE

 

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

Yedincisi i'rabdan mahalli olan bir cümleye tabi olan cümledir. Örneği: ........... misalindeki ..........cümlesi gibi. Bu cümle mübteda olan «Uj lafzının haberi olan .......... cümlesi üzerine affolunduğundan dolayı i'rabdan mahallen merfudur.

III. MES’ELE İ'RABDAN MAHALLİ OLMAYAN CÜMLELER

1-İBTİDA CÜMLESİ

III. MES’ELE i'rabdan mahâlli olmayan cümleler hakkındadır. Bu cümleler i'rabdan mahâlli olan cümleler gibi yedi tanedir. Bunlardan bi-rincisi ibtidaiyye cümlesidir. Bu cümle ibtidaiyye diye isimledirildiği gibi istinafiyye diye de isimlendirilmektedir. Misali; ....... cümlesi gibi. Bir de ........ kavlinden sonra gelen .......... cümlesi gibi. Buradaki .......... cümlesi ayeti kerimenin manası bozulacağından dolayı kavlin mekûlü değildir. Ve bir de ........... kavlinden sonra gelen .......... cümlesi gibi. Buradaki ........... cümlesi ayeti kerimenin manası bozulacağından dolayı nekirenin (yani .......... kelimesinin) sıfatı değildir. Şairin ............... sözü de cümleyi isti'nafiyyenin benzerlerindendir. Zeccac ve İbn-i Dürüsteveyh'ten rivay et olunduğuna göre ...... ibtidaiyyeden sonra gelen cümle ..........sebebiyle cer mevzisindedir. Fakat harfi çerler amelden ta'lik olunamayacağı, bir de ............ kavlinde elif nun maddesinin kesralı (........ şeklinde okumak) vacip olduğundan dolayı cumhur bu iki alime muhalefet etmiştir. Harfi cer elif nun maddesi üzerine dahil olduğu zamanda, elif nun maddesinin hemzesi fethalanır. (Yani ......... şeklinde okunur) Misali ....... gibi.

2- İSMİ MEVSÛL'ÜN SILASI OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahâlli olmayan cümlelerden

İkincisi, ismi mevsûl veya harfi mevsûle sıla olarak vâki olan cümledir. İsmi mevsûle sıla olarak vâki olan cümlenin misali; .......... buradaki ..........cümlesi gibi.

Harfi mevsulün misali: .......... buradaki ......... cümlesi gibi. Buradaki harfi mevsûl olan .... sılası olan .......cümlesiyle beraber ....... harfi ceri sebebiyle cer mahallindedir. Fakat sadece ......... cümlesinin i'rabdan mahalli yoktur.

3-İTİRAZİYE CÜMLESİ

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Üçüncüsü iki şey arasına itiraziyye olan cümledir. (Kasem ile cevabı arasına itiraz olan cümlenin misali; .... gibi. Bu ayetteki itirazın beyanı zahirdir. Çünkü Allahü teâlâ'nın ........... kavli .........kaseminin cevabıdır. Aralarında bulunan .......cümlesi itiraziyye olup irabdan mahalli yoktur. Bu itiraz anında başka bir itiraz daha vardır. Bu da ....... cümlesidir. Bu cümle mevsuf olan .........ile sıfatı olan ..........kelimesinin arasına girdiğinden dolayı i'rabdan mahalli yoktur. Bir cümleden fazla cümleyle itiraz yapılması caizdir. Fakat Ebû Ali el- Fârisî bunu kabûl etmemektedir.

4- TEFSİRİYYE CÜMLESİ

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Dördüncüsü, tefsiriyye cümlesidir. Bu cümle kendisini takip eden şeyin hakikatini açığa çıkarır. Misalleri: ..........ayeti kelimesindeki ........... cümlesi gibi. Denildi ki; bu cümle, .........kelimesinden  bedeldir. Bir de ........ ayeti kerimesi gibi. Çünkü bu ayeti kerime .......... ayetinin tefsiridir. Denildi ki; bu cümle ......den hâldir. Söylenilen bu söz de bitti. Bir de ........ ayeti kerimesi gibidir ki; buradaki .......cümlesi ......... ayeti kerimesinin tefsiridir. Bir de ......... ayeti kerimesinden sonra gelen ......... cümlesi gibi. Denildi ki: Bu cümle tefsiriyye değil de ............ manasında isti'nafiyyedir. Buna delil de ........... 'ün cezimli olmasıdır. Buradaki .......... cümlesinin .........'nın tefsiri olması üzerine bu cümle is-tifhamın cevabıdır. Bu da sebebin (îman) sebebini (îmana delâlet) sebep menziline (îmana imtisâl) indirmekle kaim etmektedir. Çünkü delâlet îmana imtisalin sebebidir. Söylenilen bu sözde bitti. Şelubin dedi ki: Hakikat, cümleyi tefsiriyye, i'rab bakımından tefsir etmiş olduğu şeyin hasebincedir. Eğer tefsir olunan şeyin i'rabdan mahalli varsa, cümleyi müfessirenin da vardır. Eğer yoksa onun da yoktur.

İkincisi yani cümleyi tefsiriyyenin i'rabdan mahallinin olmayışının misali; ........... misalindeki .......... cümlesi gibi. Buradaki ......... dür. Buradaki mukadder olan ...........  cümlesi istinafiyye olduğu için i'rabdan mahalli yoktur.

Bunun için onu tefsir eden ikinci ........... cümlesinin de i'rabdan mahalli yoktur.

Birincisi yani cümleyi tefsiriyyenin i'rabdan mahallinin olmasının misali: .......... misalindeki mezkur olan ......... cümlesinin tefsiridir. Mukadder ......... cümlesi haber olup i'rabdan mahallen merfu olduğu için onu tefsir eden mezkur .........cümlesi de i'rabdan mahallen merfudur. ..........misalindeki ......... cümlesi de bundandır.

Buradaki .........cümlesini tefsir etmektedir. Mukadder olan ............. cümlesi de haber olup i'rabdan mahallen merfu olduğu için onu tefsir eden mezkur ......... cümlesi de i'rabdan mahallen merfudur. Tefsiriyye cümlesinin i'rab bakımından tefsir ettiği şey hasebince olduğuna bazıları şairin şu kavliyle delil getirdiler;  .........Bu şiirde bulunan mahzuf fiili tefsir eden ......... fiilinde cezm açığa çıkmıştır.

5- KASEMİN CEVABI OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Beşincisi, kasemin cevabı ol- arak vâki olan cümledir. Misali; .........  kavlinden sonra gelen .......... cümlesi gibi. Denildi ki: Kasemin cevabı olan cümlenin i'rabdan mahalli olmamasından dolayı, Sa'leb denilen alim; ............ diye bir terkip caiz değildir, dedi. (Yani kasemin cevabı olan ........cümlesini mübteda olan ........lafzının üzerine bina etmek caiz değildir.)

Çünkü kendisiyle haber verilen (Yani haber olan) cümlenin i'rabdan mahalli vardır. Hâlbuki kasemin cevabı olan cümlenin de i'rabdan mahalli yoktur. Buraya kadar- Sa'leb'in kavlidir.

Fakat Saleb'in bu kavli Allahü teâlâ'nın ............ kavliyle (İbni Mâlik tarafından) reddolundu. (Sa'leb'in kavli reddolununca Sa'leb tarafından, acaba ayetteki ...........ıcümlesi mübtedanın haberi midir, yoksa kasemin cevabı mıdır, diye bir soru sorulabilir. Buna binaen Sa'leb'in söylemiş olduğu şeyin cevabı da şöyledir; Ayeti kerimedeki takdir ............. şeklindedir.

Ve takdir bu ayete benzeyen yerde de aynıdır. Yani bu durumda ha-ber, mukadder kasem cümlesinin tamamı ve mezkur olan (zikredilen) cevap cümlesidir. Yalnızca cevabın kendisi değildir.

6- CEZMEDİCİ OLMAYAN BİR ŞART EDATINA CEVAP OLARAK GELEN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Altıncısı, cezmedici olmayan bir şart edatına cevap olarak vâki olan cümledir. Cezmedici olmayan şart edatları .......... kelimeleri gibi.

(Yani bu kelimelerden birine cevap olarak gelen cümlenin i'rabdan mahalli yoktur) Ya da i'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Altıncısı, cezmedici bir şarta cevap olarak gelip, fakat başına ..... fa harfi (fa-yı cezaiyye) ya da tel kelimesi (.....yı fücaiyye) dahil olmayan cümledir. Böyle bir cümlenin misali:

Yani cezmedici bir şarta cevap olup ....ve ......yı fücaiyye ile bareber gelmeyen cümlenin misali; ........... terkibindeki .........cümlesi gibi.

7- İ'RABDAN MAHALLİ OLMAYAN BİR CÜMLEYE TABİ OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Yedincisi, i'rabdan mahalli olmayan bir cümleye tabi olan cümledir. Bunun misali; ..........terkibindeki .......... cümlesi gibi.

IV. MES’ELE HALİS OLAN NEKİRE ve MARİFE İLE, HALİS OLMAYAN NEKİRE ve MARİFEDEN SONRA GELEN HABERİ CÜMLENİN DURUMU

Dördüncü mesele, kendisinden önce onu luzûmen (vucûben) isteyen bir şeyin geçmediği cümledir ki, böyle bir cümle halis nekirelerden sonra sıfat, halis marifelerden sonra hâl, nekire ve marifelerin mahd (halis) ol-mayanlarından sonra ise, hem sıfata, hem de hâle ihtimali olan cümledir.

Sıfat olarak vâki olan cümlenin misali; .......... terkibindeki .........cümlesidir. Bu .......cümlesi ........kelimesinin sıfatıdır. Çünkü ..........kelimesi halis bir nekiredir. Bu konu hakkında, yani cümlenin halis bir ne- kireden sonra gelip sıfat olması hususunda II. MES’ELEde misaller geçti. Hâl olarak vâki olan cümlenin misali; ............. terkibindeki  ....... cümlesidir. Bu cümle .......... fiilinde gizlenmiş .........ile takdir edilmiş (kıyaslanmış) olan zamirden hâldir. Çünkü zamirler marifedirler, belki de marife kelimelerin en marifesidirler.

İKİ YÖNE İHTİMALLİ OLAN CÜMLE

Mahd olmayan nekire bir kelimeden sonra iki veçhe, yani hem sıfata, hem hâle ihtimalli olan cümlenin misali ......... terkibindeki .........cümlesidir. İstersen bu ......... cümlesini sen .......... kelimesinin ikinci sıfatı olarak takdir edebilirsin. Çünkü o ...........kelimesi nekiredir.

Eğer istersen de bu .......... cümlesini o .........kelimesinden hâl yaparsın. Çünkü o ............ kelimesi sıfatı olan ......... kelimesiyle tahsis edildiği için marife olmaya yaklaşmıştır. Mahd olmayan marife bir kelimeden sonra iki veçhe, yani hem sıfata hem hâle ihtimalli olan cümlenin misali Allahu Teâlâ’nın ........... kavimdeki ........... cümlesidir. Çünkü burada .......... kelimesiyle kastedilen tek bir fert değil, cinstir. Zira cinsiyeti ifade eden lâmı tarif ile marife kılınmış bir kelime nekireye yaklaşmıştır. Bu durumda Allahü teâlâ’nın kavlinde bulunan cümlesi iki veçhe hamlolunur.

Birincisi haliyyedir ki, bunun sebebi....... kelimesinin lafzı marife olduğu içindir.

İkincisi sıfattır ki, bunun sebebi de ...........kelimesi her ne kadar marife lafzıyla olsa bile, mana hususunda aynı nekire bir kelime gibidir.