Geri

   

 

 

İleri

 

3- İ’RÂB

(Üçüncü bâb i’râb hakkındadır.)

İ’râb ıstılâhda, âmilden gelmiş bir şeydir ki, onunla mu’reb olan kelimenin sonu değişir. (Şöyle de diyebiliriz: Cümle içinde, âmilin îcâbına göre, kelimenin sonunda meydâna gelen çeşitli hâllerdir.)

İ’râbın birbiri içine girmiş dört kısmı vardır :

3-1- BİRİNCİ KISIM

1- Birinci kısım , i’râbın zât ve hakîkatından bahs eder. Deriz ki: Bu i’râb, ya harekedir, veya harf veya hazfdir. Hareke ise üçtür :  Damme= ötre, fetha= üstün, kesre= esire. Örnekler :

‘.........’ = ‘Bana Zeyd geldi.’

‘..........’ = ‘‘Zeyd’i gördüm.’’

‘........’ = ‘‘Zeyd’e uğradım gibi.’’

Harf de dörttür: ‘………..’

‘..........’ = ‘Onun babası bana geldi.’

‘..........’ = ‘Onun babasını gördüm.’

‘..........’ = ‘Onun babasına uğradım.’

Nûn’a misâl: ‘.......’  gibi.

Hazif üçtür: Harekenin hazfi. Ör: ‘.....’ = ‘dönmedi’ gibi.

Âhirin hazfi. Ör: ‘.......’ = ‘savaşmadı’ gibi. Bunun aslı : ‘.......’ = idi.

Nûn’un hazfi. Ör: ‘........’ = ‘O ikisi dövmedi’ gibi.

Böylece i’râbın mecmû’u ondur.

3-2- İKİNCİ KISIM

2- İkinci kısım , i’râbın mahallinden bahseder. İ’râb ya sırf harekelerle veya sırf harfler ile olur veya hazf ile berâber harflerle olur.

Birincisi, sırf harekelerle i’râbdır: iki kısımdır.

1- Tâm i’râb’dır ki şu üç hareke ile olur : ref’ hâli damme ile, nasb hâli fetha ile, cerr hâli kesra ile. Bu müfred munsarıf ve cem’-i mükesser munsarıf isimde olur. Örnekler:

‘..........’ = ‘Bana bir adam ve adamlar geldi.’

‘..........’ = ‘Bir adam ve adamlar gördüm.’

‘..........’  = ‘Bir adam ve adamlara uğradım, gibi.’

2- Nâkıs i’râb iki hareke ile olur. Bu da iki kısımdır:

a) Ref’ hâli ‘vâv’ nasb ve cerr hâli ‘yâ’ iledir. Bu da gayr-ı munsarıf isimde olur. Örnekler :

‘........’ = ‘Bana Ahmed geldi.’

‘........’ = ‘Ahmed’i gördüm.’

‘.......’ = ‘Ahmed’e uğradım.’

b) Ref’ hâli damme, nasb ve cerr hâli kesra iledir. Bu da cem-i müennes-i sâlimde olur. Örnekler :

‘........’ = ‘Bana, müslümân kadınlar geldi.’

‘........’ = ‘Müslümân kadınlar gördüm.’

‘........’ = ‘Müslümân kadınlara rastladım.’

İkincisi, sırf harflerle i’râbdır. (bu da iki kısımdır.)

1- Tâm i’râb; üç harfle olur: Ref’ hâli ‘vâv’ nasb hâli ‘elif’ ve cerr hâli de ‘ya’ iledir. Bu da müfred mükebber olarak, mütekellim ‘ya’sından başkasına muzâf olan (mu’tel = illetli) altı isimde olur. Örnekler :

‘.......’ = ‘Bize babası geldi.’ (Ref’ hâli)

‘.......’ = ‘Babasını gördüm.’ (Nasb hâli)

‘.......’= ‘Babasına uğradım.’ (Cerr hâli)

2- İki harf ile olan nâkıs i’râb. (Bu da iki kısımdır) :

a) Ref’ hâli ‘vâv’, nasb ve cerr hâli ‘yâ’ iledir. Bu da cem’-i müzekker-i sâlimde, ‘.....’ kelimesinde, ‘......’ ve kardeşlerinde olur. Örnekler : ‘............’ = ‘Bana müslümânlar, mal sâhibi ve yirmi (adam) geldi. ‘..........’ = ‘Müslümânları, mâl sâhibini ve yirmi (adamı) gördüm.’ ‘................’ = ‘Müslümânlara, mâl sâhibine ve yirmi adama uğradım.’ gibi.

b) Ref’ hâli ‘elif’, nasb ve cerr hâli ‘yâ’ iledir. (Bu iki harf ile i’râblananlar) : Müsennâ = ikil kelimeler, .....  ve bir zamîre muzâf olan ‘.....’ dır. Ör: ‘.................’ = ‘Bana, müslümânlar geldi, iki (kişi geldi), onların ikisi (geldi). .................. = ‘Müslümânları iki (kişi)yi, onların ikisini gördüm.’ ……................. = ‘ Müslümânlara, iki (kişi)ye ve onların ikisine uğradım.’ gibi.

Üçüncüsü, hareke ile berâber hazifle i’râbdır:

Bu ancak tâm i’râbı olur. Tâm i’râb da iki kısımdır. Çünkü bunun hazf edileni ya harekedir veya harfdir.

Birinci (kısım) : Sonuna zamîr bitişmeyen müzâri’ fiilde olur. Bunun ref’ hâli damme ile, nasb hâli fetha ile, cemz hâli de (sonundaki) harekenin hazfi iledir. Ör:

‘.......’ = ‘Vurur. (döver.)’ (Ref’ hâli.)

‘.......’ = ‘Elbette vurmaz (dövmez.)’ (Nasb hâli.)

‘........’ = ‘Vurmadı, (dövmeli.)’ (Cezm hâli.)

İkinci kısım: Bu da mezkûr müzâri’ fiilde olur. Eğer sonu, illetli harf ise, ref’ hâli damme ile, nasb hâli fetha ile, cezm hâli de sonunun hazfi iledir. Ör.

‘.......’= ‘Savaşır.’ (Ref’ hâli.)

‘........’ = ‘Elbette savaşmaz.’ (Nasb hâli.)

‘.......’ = ‘Savaşmadı.’ (Cezm hâli.)

Dördüncü harfle berâber hazifle i’râbdır:

Bu da ancak nâkıs i’râb olur. Bu, sonuna ‘nûn’dan başka merfû’ bir zamîr bitişen müzâri’ fiilde olur. (Mezkûr fiil-i müzâri’nin) ref’ hâli ‘nûn’ ile, nasb ve cezm hâli ‘nûn’un hazfiyledir. Örnekler:

‘.................’= ‘İkisi vururlar.’( Ref’ hâli)

‘ ...............’ = ‘Elbette ikisi vurmazlar.’ (Nasb hâli.)

‘..........’ = ‘İkisi vurmadılar.’ (Cezm hâli.)

(Böylece mahâl i’tibâriyle i’râbın) mecmû’u dokuzdur.

‘Munsarıf’ ile murâd: Kendisine cerr ve tenvîn dâhil olan isimdir (yani cerr ve tenvîni kabûl eden lafızdır.) Ör: ....... gibi.

‘Gayr-ı munsarıf’ ile murâd: Hareke ile i’râblanan, fakat kendisine cerr ve tenvîn dâhil olmayan isimdir.

Gayr-ı munsarıf da iki kısımdır :

‘ ..........’ = ‘Birer birer’ demektir.

‘..........’ = ‘İkişer ikişer’ demektir.

‘..........’ = ‘Üçer üçer’ demektir.

‘..........’ = ‘Dörder dörder’ demektir.

‘.........’ = ‘Diğer’ anlamına gelir. ‘ .....’dan çevrilmiştir. Bunlar, sıfat olarak, gayr-ı munsarıftırlar.

....................... Bunlar da cemi’ olarak (yani çoğul oldukları zamân) gayr-ı munsarıf olurlar.

................... Bunlar da özel isim oldukları zamân gayr-ı munsarıf olurlar.

2- Kıyâsî:

1- Fiile mahsûs olan vezin üzere gelen her âlemdir. (Yani fiile hâs olan vezinde gelen bütün özel isimlerin gayr-ı munsarıf olması kıyâsîdır.) Ör: .................

2- (Sonuna yuvarlak) te’yi kabûl etmeyen kelimenin başına müzâri’ harflerinden biri geldiği zamân, o kelimenin de gayr-ı munsarıflığı kıyâsîdır. (Müzâri’ harfleri ..... harfleridir.) Ör : ‘...........’

3- Bütün ismi tafdîl ve sıfat-ı müşebbehelerin de gayr-ı munsarıflığı kıyâsîdır. Ör: ‘................’ gibi.

4- Arapçaya ilk naklinde âlem (yani özel isim) olarak kullanılan her yabancı (= a’cemî) isim de kıyâsî olarak gayr-ı munsarıftır. (Bu ismin şartları: Özel isim olarak nakl olunmak , üç harfden ziyâde olmamak), şâyet üç harfden ziyâde olursa, orta harfi sâkin olmaktır. Ör: ‘..........’ gibi.

5- Elif ile müennes olan her isim – bu elif ister uzun olsun, ister kısa olsun- kıyâsen gayr-ı munsarıftır. Ör: ‘..........’ gibi.

6- Kendisinde müenneslik ‘te’si lafzen bulunan her özel isim, kıyâsen gayr-ı munsarıftır. Ör: ‘.......’ gibi.

Ya da (kendisinde müenneslik ‘te’si ) takdîren (bulunan her özel isim kıyâsen gayr-ı munsarıftır.) Böyle olması için de kelimenin üç harften fazla olması lâzımdır. Ör: ‘..........’ gibi. ( Bu aslında  ‘........’ dır.)

Ya da (üç harfli olup), müennes için özel isim olarak ortası harekeli bulunmalıdır. Ör: Kadın ismi olarak kullanılan ‘.....’ gibi.

Şâyet bu isimle bir erkek adlandırılırsa munsarıf olur.

Şâyet müennes özel ismi, ortası sâkin üç harfli bir kelime olsa, onu munsarıf yapmak da, yapmamak da câiz olur. ........ gibi.

7- (Yine gayr-ı munsarıf, ikisinden biri diğerine âmil olmayan veya ikinci cüz’ü ses olmayan ve yine ikinci cüzü harf ma’nâsı tazammun etmeyen, iki isimden meydâna gelmiş her özel isimdir. Ör: ‘..........’ gibi.

8- Sonunda zâid elif – nûn bulunan her isim; eğer alem, veya souna müennes te’si dâhil olmayan vasıf (yani müştak ismi) olarak gelirse, kıyâsen gayr-ı munsarıf olur. Ör: ....... gibi.

9-  ....... veya ....... vezninde olan her cemi’ kıyâsen gayr-ı munsarıftır.(1) Ör: ....... veya ..... gibi.

(Gayr-ı munsarıf olan en son cemi’ler), şiir (de kâfiyeye uydurma ) zarûreti için veya ( Kur’ân-ı Kerîm’de de başka bir kelimeye) uygun düşmesi için, munsarıf olabilir. Ör : ‘……..’ gibi.

Gayr-ı munsarıf olan her isim, bir şeye muzâf olunca veya başına lâm-ı ta’rîf gelince, munsarıf olur. Ör: ‘..........’= ‘Ahmere ve ahmerimize uğradım.’ gibi. (Ahmer, kırmızı demektir.)

3-3- ÜÇÜNCÜ KISIM

(İ’râb ile ilgili dört taksîmden) üçüncü kısım : Nev’ yani i’râbın çeşidi konusudur. Bu da dörttür: Ref’ ve nasb, isim ile fiil arasında müşterektirler. Cerr, isme mahsûstur. Cezm ise fiile mahsûstur. Cerr, isme mahsûstur.

Ref’ alâmeti dörttür: Dâmme, vâv, elif ve nûn.

Nasb alâmeti beştir: Fetha, kesra, elif, veya nûn’un hazfi.

Cerr alâmeti üçtür: Kesra fetha ve yâ.

Cezm alâmeti de üçtür: Harekenin hazfi son harfin hazfi ve nûn’un hazfi.(yani düşürülmesi, kelimeden çıkarılıp atılması)dır.

3-4- DÖRDÜNCÜ KISIM

İ’râbın dördüncü kısmı da sıfattan bahseder.

Lafzî

Bu da : Lafzî, takdîri ve mahallî diye üçe ayrılır. Lafzî i’râb lafızda görünür. Takdîrî ve mahallî i’râb görünmez.

Son ikisini zikredelim (=anlatalım) da, bunlardan başkasının lafzî olduğu böylelikle bilinir olsun.

Takdîrî i’râb

Lafızda görünmeyip, (lafzî olmasına) gerçek i’râbdan başka mâni’ bulunduğu için, lafzın sonunda takdîr edilen i’râbdır. (Takdîrî i’râb : Gerçekten öyle olmadığı hâlde öyle kabûl edilen i’râbdır).

Takdîrî i’râb da ancak lafzî i’râb gibi, sonu i’râblanabilen (kelimeler) de olur. Takdîrî i’râb yedi yerde olur:

1- Sonu ‘elif’ olan müfred’dir ki, bu ‘elif’ iki sâkin bir araya geldiği için hazf edilse (bile yine mu’teberdir.) Eğer (bu müfred) isim olursa, üç hâlde de i’râbı takdîrîdir. Ör:  ‘..........’ gibi.

(Burada, birinci kelimede ‘elif’ müfred bir isimde bulunmuş, ikincide ise, iki sâkin bir araya geldiği için, ‘elif’ hazf edilmiştir.

Eğer (bu müfred ve mu’reb kelime), fiil olursa, ref’ ve nasb hâli, takdîrîdir. Cezm hâli lafzîdir. Ör: Ref’ hâli : ‘.......’ nasb hâli: ‘.......’ cezm hâli: ‘.......’ gibi.

2- Tesniyeden başka, mütekellim yâ’sına izâfe olunan (mu’reb isimdir ki bunun da i’râbı, takdîrî) dir.

(Mütekellim yâ’sına izâfe olunan bu mu’reb isim), cem’-i müzekker-i sâlim olursa, onun sâdece ref’ hâli takdîrîdir. Ör: ‘..........’ Bunun aslı :  ‘.....’ dir. Ma’nâsı: ‘Bana müslümânlarım geldi.’

Eğer (bu isim), cem-i müzekker-i sâlimden başkası olursa, i’râbın hepsi (yani ref’, nasb ve cerr hâli) takdîrîdir. Ör: ..... = Benim uşağım. ........ = Benim adamlarım. ....... Benim iki müslümanım gibi.

3- Sonunda hikâye edilmiş ( =mahkî) i’râb bulunan (mu’reb isim) dir (ki i’râbı takdîrîdir.)

Bu ya, özel isme nakl edilmiş bir cümle olur. Ör: ‘ .......’ = ‘Koltuk altına şerr koydu’ gibi.

Ya da el-Hicâzî’nin kavline göre, bir müfred olur. Ör: ‘.....’ gibi. ‘.......’ = ‘‘Zeyd’i dövdüm’’ denildiği zamân, başka birisi, o Zeyd’i hikâye ederek  ‘.....’ = ‘Zeyd kimdir?’ der. Bu ‘ .......’ idi. Müfred olarak hikâye edildiği için, takdîrî olarak ‘.....’ diye gelmiştir.

Yine meselâ: ‘.......’  = ‘Senin iki hurman var mı?’ diyen kimse için: ....... denilmesi gibi. (Bunun i’râbı mukadder bir ‘yâ’ iledir.)

İkinci cüz’ü, i’râbı olmayan (birinci cüz’ü) için ma’mûl olan her mürekkeb özel isim de böyledir. (Yani bunun da i’râbı takdîrîdir.) Ör: ‘.......’ gibi. (Burada ikinci cüz olan ‘..........’ birinci cüz olan ‘.......’ için ma’mûldür. ‘.....’ ise harf olduğu için i’râbı yoktur.) Diğer örnekler : ‘.....’ ve ‘......’ gibi. ‘.....’ ve ‘.....’ ise bunların hilâfınadır. Çünkü bu terkîblerden birinci cüz’ün i’râbı (vardır ve) âmile göre lafzîdir. İkinci cüz, hikâyenin i’râbı ile meşguldür. O da cerr’dir. (Meselâ birinci misâlde, muzâf’un ileyh, i’râbı olan muzâfın ma’mûldür ve i’râbı mahkîdir.)

Mebnîleşmiş bir i’râb hikâye olunursa, onun i’râbı da takdîrîdir. Bunun özel isim olması lâzımdır. Ör: ....... gibi.

(Bütün mahkî i’râblar, bu üç hâl üzerine takdîrîdir.)

4- Sonunda ‘yâ’ harfi bulunan ve ‘yâ’ dan öncesi de esireli olan, mureb isim veya fiilin i’râbı da takdîrîdir. İki sâkin bir araya geldiği için ‘yâ’ hazf edilirse, (yine o i’râb takdîrîdir.) Eğer (bu mu’reb kelime) isim olursa, ref’ ve cerr hâlleri takdîrîdir. Örnekler:

Ref’ hâli: ‘……....’ = ‘Kâdî geldi.’

Nasb hâli: ‘ ...........’ = ‘Kâdîyi gördüm.’

Cerr hâli ‘............’ = ‘Kâdîye uğradım.’

‘Yâ’ Harfinin hazfına örnekler:

Ref’ hâli: ‘.....’ = Bir kâdî geldi.

Nasb hâli: ‘.......’  = ‘Bir kâdî gördüm.’

Cerr hâli: ‘.......’ = ‘Bir kâdîye uğradım.’ gibi.

Eğer (bu mu’reb kelime) fiil olup, sonuna da merfû’ zamîr bitişmemişse, yalnız ref’ hâli takdîridir. Örnekler:

Ref’ Hâli:

..... =Atar.  ....... = Atarsın. .......... = Atarım. ....... = Atarız.

Nasb Hâli:

..... = Elbette atmaz. ....... = Elbette atmazsın. ....... = Elbette atmam. ..... = Elbette atmayız.

Cezm Hâli:

..... = Atmadı. ..... = Atmadın. ....... = Atmadım. ..... = Atmadık.

5 -   Son harfi ‘vâv’ ve ‘vâv’dan öncesi de ötüreli olan fiilerde eğer sonuna zamîr bitişmezse, bunun da sâdece ref’ hâli takdîrîdir. Örnekler:

Ref’ Hâli:

....... = Savaşır. ....... =Savaşırsın. ………..= Savaşırım.  ………….= Savaşırız.

Nasb Hâli:

................= Elbette savaşmaz. ...............= Elbette savaşmazsın.  .............= Elbette savaşırım. ...........= Elbette savaşırız.

Cezm Hâli

……… = Savaşmadı.  ………. = Savaşmadın.  ………..= Savaşmadım.  ……..= Savaşmadık.

6- İ’râbı harflerle olup kendinden sonra bir sâkin harfe rastlamış, yani başında hemze-i vasıl bulunan bir kelimeye kavuşmuş olan bir isimdir. (İ’râbı harflerle olan bu isim) eğer mezkur esmâ-ı sitteden ise, i’râbı üç hâlde de takdîrîdir. Ör:

‘..............’ = ‘Bana, Kâsım’ın babası geldi.’

‘..............’ = ‘Kâsım’ın babasını gördüm.’

‘.............’ = ‘Kasım’ın babasına rastladım.’

Eğer (bu isim) cem’-i müzekker-i sâlim olup i’râb harfinin önündeki harf de meftûh olursa, hâlde de i’râbı lafzî olur. Ör:

‘.......’ Bunun aslı : ‘.....’ idi.

‘.......’ Bunun aslı ‘.....’ idi.

‘Vâv’ damme ile, ve ‘yâ’ harfi de kesra ile harekelenip (yine bu ismin i’râbı) üç hâlde de lafzî olur. Örnekler:

‘.......’ = ‘Bana kavmin seçkin kişileri geldi.’

‘..........’ = ‘Kavmin seçkin kişilerini gördüm.’

‘..........’ = ‘Kavmin seçkin kişilerine uğradım.’

Eğer, i’râb harfinden önceki harf meftûh olmazsa, (o zamân i’râb harfleri olan vâv ve yâ) hazf edilip (bu ismin i’râbı ) üç hâlde de takdîrî olur. Örnekler :

‘..........’ = ‘Bana kavmin vurucuları geldi.’

‘ ..........’ = ‘Kavmin vurucularını gördüm.’

‘..........’ = ‘Kavmin vurucularına rastladım’ gibi.

Eğer (i’râbı harflerle olan bu isim) tesniye ise, onun ref’ hâli takdîrîdir. Nasb ve cerr hâllerinde ‘yâ’ kesra ile harekelenip i’râbı lafzî olur.Örnekler :

‘..........’ = ‘Bana senin oğlunun iki uşağı geldi.’

‘..........’ = ‘Senin oğlunun iki uşağını gördüm.’

‘..........’ = ‘Senin oğlunun iki uşağına rastladım.’ gibi.

7-  İ’râbı hareke ile olanlardan (son harfi) üzerinde sükûn ile durulan isimdir. Bu isim temekkün tenvîni ile tenvînlenmez veya sonunda müennes tâ’sı olursa, onun üç hâli de takdîrîdir. Ör : ........................ gibi.

( Son harfi üzerinde durulan isim) eğer ‘tâ’sız tenvînlenmiş ise, onun ref’ ve cerr hâlleri takdîrîdir, nasb hâli ise lafzîdir. Ör:

Refi hâli: ‘.......’ = ‘Bize Zeyd geldi.’

Cezm hâli: ‘.......’ = ‘‘Zeyd’e uğradım.’’

Nasb hâli: ‘........’= ‘‘Zeyd’i gördüm gibi.’’

Mahâlli İ’râb:

Bu da iki yerde olur. Bunlardan biri: Mahki bir i’râbdan başka i’râb ile onun sonu meşgûl olan (yani i’râblanan) mu’reb isimdir. Ör: ‘..........’ ‘‘Zeyd’e uğradım’’ gibi. Çünkü Zeyd’in mahallinin, mef’ûliyyet üzere mensûb olduğuna hükmedilir.

‘..........’ = ‘‘Zeyd’in dövmesi (vurması) beni hayrete düşürdü.’’ ve  ‘.......’ = ‘‘Zeyd’e uğradı’’ gibi.

‘Zeyd’ kelimesi, (bu iki misâlden) birincisinde fâiliyyet üzere, ikincisinde de nâibiyyet üzere mahallen merfû’dur.

İkincisi: Mebnî isimdir. O harekesi ve sükûnu âmil ile olmayan isimdir. (Yani son harfi değişmeyen kelimedir.) Mu’reb bunun aksinedir.

Mebnî iki çeşittir:

1- Asıl mebnî

2- Ârız mebnî.

Birincisi, yani asıl mebnî de dörttür:

1- Harf,

2- Mâzî,

3- Basra’lı âlimlere göre, lâm’sız emir,

4- Cümle’dir.

İkincisi (yani ârızî mebnî de) iki çeşittir.

1- Lâzım,

2- Gayr-ı lâzım.

1-Lâzım: Binâlıktan (yani mebnîlikten) ayrılmayan lafızdır. Bu da dört kısımdır. Zamîrler, işâret isimleri, ism-i mevsûller ki bunlardan ....... ve ........ müstesnâdır, çünkü bu ikisi mu’rebdirler. Fiil ma’nâsında olan isimler -ki bunlar daha önce geçti- ‘.......’ gibi ‘..........’ vezninde masdar veya ‘.....’ gibi sıfat veya ehl-i Hicâz’a göre ‘........’ gibi bir müennes için alem olanlar mebnîdirler.

‘.......’ kelimesi  ‘.....’ veya ‘.......’ yani günahkârlar ma’nâsındadır. ‘.......’ ise ‘.....’ yani ey fâsık kadın, demektir. ‘............’ kadın ismidir. Beni Temîn’e göre mu’rebdir.)

Seslerde mebnîdir. Ses : ‘Gâk’ gibi kendisiyle ses hikâye edilen veya ‘.....’ gibi kendisiyle hayvanlar için seslenilen her lafız mebnîdir.

Bazı mürekkebler (= bileşik isimler) de mebnîdir. Bu, her çift kelimedir ki ikisinden biri diğerinde âmil olmayıp, bir tek isim kılınmışlardır. Eğer ikinci cüz ses olursa o zamân birinci cüz fetha, ikinci cüz kesra üzerine mebnî kılınır. Ör: ‘.......’ gibi.

Eğer ikici cüz ses olmaz ve birinci cüz’ün sonunda sahîh bir harf olursa o zamân birici fetha üzere mebnî kılınır. Ör: ‘.......’ ve ‘.....’ gibi.

Eğer birinci cüz’ün sonu harf-i illet olursa, o zamân birinci cüz sükûn üzere mebnî, ikicisi ise, fasîh lügat üzere, gayr-ı munsarıf olarak i’râblanır. Ör: ......... gibi.

İki kelime bir tek isim kılınmayıp, velâkin ikincisi bir harf tazammum ederse (yani bir atıf harfini kendisinde gizlerse) birincisi ‘.....’ lafzı olmadığı takdîrde şâyet ikisinin de sonu sahîh harf ise ikisi de fetha üzere mebnî kılınırlar. Ör: ‘..........’ gibi. Bunun aslı : '.......... dır.

Eğer (iki kelimeden) mürekkeb isimden birini sonu, harf-i illet olursa ikisinin (veya birinin), sükûn üzere mebnî kılınması câizdir. Ör. ....... gibi. On dokuza kadar göyledir.

(İki kelime bir araya gelerek atıf harfni gizleyenlerden biri de): ......................... dir.

Eğer birinci cüz ‘isneyn’ lafzı olursa o zamân ikincisi mebnî, birincisi mu’reb kılınır ve ‘nûn’u hazf edilir. Ör: ‘............’ = ‘Bana, on iki adam geldi.’ ‘.................’ ‘On iki adam gördüm.’  ‘…….......’ = ‘On iki adama uğradım.’ gibi.

Bazı kinâyeler de böylece lâzım mebnîdir. Bunlardan ‘.....’ lafzı, istifhâm için olup kendinden sonraki ismi temyiz yaparak nasb eder. Ör: ‘.......’ = ‘Kaç adam?’ gibi.

Bir de teksîr ma’nâsına, haber için olup, kendinden sonraki isme muzâf olur (= izâfe edilir. Ör: ‘.....’ ‘Nice adam’ gibi.

Kinâyelerden ‘...........’ lafzı da adet için olup kedinden sonraki ismi temyîz yaparak nasb eder. Ör: ‘..........’ = ‘Benim yanımda şu kadar dirhem var.’ gibi.

Kinâyelerden hadîs (anlatmak) için olan ‘.....’ = ‘Şöyle şöyle’ ve ‘.....’ de mebnîdir.

‘.....’ ve ‘.....’ den başka, ‘.........’ yani ‘eğer’ ma’nâsına gelen veya istifhâm ma’nâsına gelip (soru için olan) kelimeler ve bazı zarflar da mebnîdir. Ör: .................... ve isim oldukları zamân ....... da mebnîdirler.

2-Gayri lâzım: (bu da dört çeşittir.)Birincisi: Muzâf’un ileyhi, niyette sâbit olup, kendisi izâfetlikten ayrılmış isimdir. Ör: .......... gibi.

(Dört çeşit gayr-ı lâzım mebnîden ikincisi) : Müfred ve ma’rife olan münâdâ’dır.(Yani nidâ harflerinden birisi ile çağrılan ve belirli olan müfred isimdir. Müfred ve ma’rife olan bu münâdânın) sonuna elif-i istigâse (= imdâd ve yardım isteme elifi) veya elif-i müdbe (= yas için olan, elif) birleşmeyip, başına da imdâd lâm’ı gelmezse, o zamân (hareke veya harfler) ref’ olunduğu şey üzere mebnîdir. Ör: ‘.......’ ‘Ey Zeyd!’ ‘..........’ = ‘Ey iki müslümân’. ‘..........’ = ‘Ey müslümânlar!’ gibi.

(Bunlar, başlarına nidâ harfi gelmeden önce ne üzerine merfû’ iseler, burada da onun üzerine mebnî olurlar.)

Eğer münâdâ, muzâf veya muzâf’a benzer ya da nekre olursa, o zamân mukadder (= gizli) bir fiil ile nasb olunur. Ör: ‘..........’ ‘‘Ey Allah’ın kulu!’’ ‘..........’ ‘‘Ey Zeyd’den hayırlı!’ ‘.......’ ‘Ey adam!’ gibi.

Eğer münâdâ’nın sonuna ‘elif’ gelirse, fetha üzere mebnî olur. Ör: ‘..........’ gibi. Eğer münâdâ’nın önüne imdâd lâmı gelirse (= evveline bitişirse), (o münâdânın sonunun) cerr olması vâcib olur. Ör: ‘.......’ ‘‘Zeyd’e imdâd!! gibi.

Münâdâ’dan bedel olan kelimenin ve (imdâd) lâm’ından hâli kalan ma’tûf’un hükmü münâdâ’nın hükmü gibidir. Yani münâdâ’ya bir bedel yapıldığında ve bir de başına imdâd lâm’ı gelmeyen bir şeyi ma’tûf yaptığımızda, o zamân bedel ve ma’tû’fun hükmü, münâdânın hükmü gibidir.)Ör: ‘..........’ ‘Ey adam Zeyd!’ (Bu münâdâ’dan bedelin misâlidir.) ‘..........’ = ‘Ey Zeyd ve Amr!’ (Bu da ma’tûf için misâldir.)

Nidâ harfleri: ................ ‘hemze’ ve yas için kullanılan münâdâya mahsûs olan ‘.....’ dır.

(Gayr-ı lâzım ve ârız mebnîden dört nev’in üçüncüsü): Cins-i nefy için olan ‘…’ nın ismidir ki, müfred ve nekre olur ve tekrarsız olarak ‘…’ya bitişirse, ( fetha üzere mebnî olur.) Ör: ‘ ……..’ gibi.

(Gayr-ı lâzım ve ârız mebnîden dört nev’in dördüncüsü) : Sonuna cem’-i müennes nûn’u veya te’kîd nûn’u bitişen fiili müzâridir. Ör: .............. gibi.Bu lafızların mebnî olmayanları vâcib olur.

(Fiil-i müzârinin te’kîdlenmesi için, başına istifhâm harflerinden birisi gelmesi lâzımdır.)

Mebnî oması câiz olan ise: Cümleye ve ‘.....’ edâtı muzâf olan zarflardır. Çünkü cümlenin fetha üzere mebnî bası câizdir. Yüce Allah’ın şu sözü(nde olduğu) gibi: ................. = ‘Bu, doğrulara doğruluklarının fayda verdiği gündür.’ Ve ‘......’ ‘O gün’ gibi. (Bu misâlde, ..... ‘zamân zarfı’ ‘....’ edâtına muzâf olduğu için ba üzere mebnî olmuştur.) ‘.......’ (lafızlarından biri) berâber gelen ‘.......’ kendisine müfred ve nekre kelime bitişen (cinsi nefy için olan) tekrarlanmış ‘.....’ ismi ; (fetha üzere mebnî olmakla) bu cevâzdadır. Ör: .............. ‘Kudret kuvvet ancak Allah’a mahsûstur.’

(Bu misâlin şu beş vecih üzere okunması câizdir):

1- İki isimin de fetha üzere mebnî olması. (Yukarıdaki hâlde olduğu gibi.)

2- İki isimde ref’i (yani ötüreli tenvîn ile okunması) câizdir. Ör: ‘.......’ gibi.

3- İkinci ismin nasbı (yani üstünlü tenvîn ile okunmasıyla) beraber birinci ismin fetha olması câizdir. Ör: ‘...........’ gibi.

4- İkincisi ismin ref’i ile beraber, birincisinin fetha (okunması) câizdir. Ör: ‘..........’ gibi.

5- İkinci ismin fetha (= üstün okunması) ile beraber birincinin ref’i (yani ötüreli tenvîn ile gelmesi) câizdir. Ör: ‘..........’ gibi.

İşte bu beş vech câizdir. ‘....’ nın mebnî olan isminin, müfred ve (ismine) bitişik olan sıfatının da, fetha üzerer mebnî olması câiz olur. Ör: ‘............’ gibi.

Bu sıfatın, ref’an ve nasban (yani ötüreli tenvîn veya üstünlü tenvîn ile ) i’râblanması da câiz olur. Ör: ‘.............’ gibi.

BİTTİ