Geri

   

 

 

İleri

 

4 BİRİNCİ  SAHİH

Sahih fiil: fa'sı, ayn'ı ve lam'ı mukabilinde illet (………….) tadif (şedde) ve hemze bulunmayan fiildir. (………….) gibi.

Kelimelere vezin olarak fe, ayn, lam harflerinden oluşan kelime seçilmiştir. Çünkü bu kelimede hem dudak harfi (………….) hem vasat (ağızın ortasından çıkan) harfi (………….) hem boğaz harfi ( ………….) cem olmuştur.

Bizim (………….) dediğimiz kelime masdardır. Bundan dokuz şey doğar. Basriyyun indinde iştikakda asıl olan masdardır. Zira masdarın manası birdir. Fiilin manası ise hadese ) sonradan olan ) , zamana delalet ettiği için müteaddiddir (birkaç tanedir) . Vahid, muteaddiden mukkaddemdir İştikakda fiil için asıl olan müteallıkatı içinde asıldır veya masdar isim olduğu için fiilden müstağnidir.

5

Ona masdar denilmesi bu dokuz şeyin kendisinden sudur etmesindendir.

İştikak: İki lafzın arasmda lafız ve manada münasebetin bulunmasıdır. İştikak üç nevidir:

1) İştikakı Sağir: İki lafız arasında harf ve tertipte münasebet bulunmasıdır. (………….) den (………….) gibi.

2) İştikakı Kebir: Lafız ve mana arasında münasebet bulunup tertipte münasebet olmamasıdır (………….) den (………….) gibi.

3) İştikakı Ekber: İki lafız arasında sadece mahreçte uygunluk bulunmasıdır. , (………….) dan (………….) gibi.

Bizim burada zikir edeceğimiz iştikak iştikak-ı sağiredir.

KÜFELİ ALİMLERE GÖRE

a) Fiil asıl olmaya lâyıktir. Zira fîilin îlâli masdann îlâline vucuden (îlâlin olması) ve ademen (îlâlin olmaması) medardır diyor.

6

Vücuden ilâlin oluşuna misal: (………….) Adem'en olması, fiilde îlâl bulunmamasıdır. (………….) Fiilin masdann îlâline sebeb olması fıilin asıl olması üzerine delâlet eder.

b) Fiilin âsıl olması masdar ile tekitlenmesindendir (………….) (………….) ğibi. Bu cümle (………….) menzilesindedir. Müekket (tekitlenen) '| asıldır. Müekkit (tekitleyici) tâbidir.

c) Masdara masdar denilmesi fiilden sudur ettiği içindir. Nitekim; yorulmayan at (………….) tatlı su (………….) onlara cevapla şöyle denilir:;

a) Masdann ilâli muvafakat içindir. Fiilin ilâline medar olduğu için değildir. (………….) vavın (………….) de hemzenin hazfi gibi.

b) Bir kelimenin tekitlenen olması iştikakda asıl olmasını gerektirmez. Bilakis irabda asıl olmasına delâlet eder (………….) gibi.

c)  (………….) ve (………….) sözleri yâni bunların (………….) manasına hamledilmesi nehir aktı misalindeki gibi mecaz-i mürsel açısındandır.

7

Sülasi masdarları zabt edilemiyecek kadar çoktur. Sibeveyh indinde otuziki 'a yükselir.

(………….)

Masdar, ismi fail ve ismi meful vezni üzere geldiği gibi (………….) Âyeti kerime (………….) mübalağa vezni üzere de gelir:

Gayri sülasi masdarlar bir üslub üzerine gelirler. Ancak ;

Tefıl babında: (………….)

Mufaale babında: (………….)

Tefe'ul babında: (………….)

Dahrece babında: (………….) ise bir üslup üzere gelmezler.

8

MASDARDAN ÇIKARILAN FİİLLER

Masdardan çıkarılan fiiller otuşbeş babtır. Bu otuzbeş babtan altı  sülasi mücerred içindir.

(………….)

Bu altı babın ilk üçüne mazi ve muzaride harekelerinin ihtilafı ve çok kullanılmasından dolayı Deayimel Ebvab (evin direği) ismi verilmiştir (………….) babı ise harekelerinin muhtelif olmayışından ve boğaz harfi olmadan gelmeyişinden dolayı deayime girmez. (………….) lugatı mütedahiledendir.

Bir fiilin, lugatı

9

mütedahileden (iki babtan) gelmesi nadirattandır.

Amma (………….) kelimeleri de Beni Tayy'in lugatında kesreden fethaya çevrildi. (………….) de geçen  gibi deayime giremez. Zira o ancak; halim, şecaatli, kerim gibi tabiatlar ve naatlar için gelir.

(………….) babları da az kullanıldığı için deayime girmez. Sülasi altı babın dışında bir lugata göre iki  daha vardır.

1- (………….) babi- Ör. (………….) nin aslı (………….) idi, ilâl gördü.

2- (………….) babı. Ör.: (………….) bunun (………….) idi. îlâl gördü. 

ONİKİ

Otuzbeş babtan oniki babda sülasiden şubelenmiştir.

10

(………….) bu, ikisinin aslı (………….) aynı cinsten olduklan için idgam oldular. İdgamın çözülmesi buna delâlet eder.

(………….) fiili (………….) babından nâkıs olduğu halde aynı cinsten olmadığı için idgam yapılmaz.

RUBAİ MÜCERRED

Otuzbeş babtan bir  rubai mücerred içindir.

(………….)

RUBAİ MEZİD

Üç  rubâi mezid içindir.

DAHRECE'YE MÜLHAK

(…………..) ya mülhak bablar altı tanedir.

TEDAHRACE'YE MÜLHAK

(…………..) 'ye mülhak bablar beş tanedir.

İHRANCEMEYE MÜLHAK

(………….) ye mülhak bablar iki tanedir.

İlhak'ın hükmü mülhak ile mülhak olduğu fiilin masdayla bir vezinde birleşmesidir.

1.Veche göre, vav elife çevrildi. İki sâkinin bir araya gelmesiyle elif hazfolundu. Hazif olan vav'a delâlet etmesi içinde kaf zammelendi.

2.Veche göre, vev'ın harekesi makabline naklolundu. Sonra elife döndü. (………….) asılda (………….) idi. İllet harfi olan vav harfi müteharrik, mâkabli sahih ve sakin olduğundan vav'ın harekesi kef'e verildi (………….) oldu.

(………….) aslı (………….) idi. Vav'ın kesresinden evvel dal'ın fethası hazfedildi ve vav'ın kesresi dal'a verildi. İki sâkinin cem olması sebebiyle de vav hazfolundu ve (………….) oldu. (………….) aslı (………….) idi. İllet harfi olan vav müteharrik, makabli sahih ve sâkin harf olan dal'dır, vav'ın harekesini dal'a verdik. Vav sâkin mâkabli mezmum olan vav kendi hâli üzere terkedilip (………….) oldu.

MAZİ

11

Mazi ondört vecih üzere gelip (………….) den (………….) ya kadar olan sigalardır ki irap gerekçeleri bulunmadığı için mebni kılınmışlardır. mebnilinğin aslı sükun olmakla beraber (zira mebnilik irabın zıddıdır) mazinin harekeli olması nekreye sıfat olma bakımından isme benzediğindendir. Fethalı olur. Zira fetha sükünun kardeşidir. Fetha elifin bir cüzüdür. Elif de sükünun kardeşidir, mureb olmaz. İsmi fail müstakbelin hilafına mazi manasında olduğundan amel etmez. Zira ismi failin ameli hal ve istikbal manasında olması şartıyladır. Müzariye irab, ismi faile çok benzediği için verilir. Mazinin ismi fâile müşabeheti olduğundan hareke üzerine mebni kılındı.

12

Emir fiil sükun üzere mebnidir. Zira ismi fâile hiç benzemez. Mazinin sonuna elif, vav, nun eklenir ki tesniyede (………….) ya, cemi müzekkerde (………….) ya, cemi müennesde (………….) ye delâlet etsin. (………….) daki ba'nın zamme olması (………….) deki vav'ın hilafına (………….) olduğundandır. (………….) deki vav ilâl gördükten sonra o hâle gelmiştir. (………….) in aslı (………….) idi, 'ya' harekeli olduğu makabli de fetha olduğu için elife çevrildi. Elif de hazif olundu (………….) kaldı. (………….) nun aslıda (………….) idi. (………….) daki (………….) nın ötre olması (………….) in hilafına (………….) dan dolayıdır. Çünkü (………….) deki mim harfi ba'm mukâbilinde değildir. Ba üçüncü harf, mim ikinci harfdır.

Ba'n mukâbili hazfolan ya'dır. Sureten vav'm mukâbili olarak gözükse de aslı (………….) dur. Vav'ın makabli takdiren mezmumdur.

(………….) nun ötre olması dat'ın ba'nın mukâbilinde (üçüncü harf) olmasada kesreden zammeye dönmesin diyedir. (………….) daki 'dad' hakikatta (………….) deki mim gibidir. aslı (………….) dur.Ya'nın harekesi dat'a nakledildi veya ya'nın ötresi ağır geldiğinden hazfedildi, iki sâkin bir araya geldiği için 'ya' hazfoldu, sonra dad vav'a muvafık gelmesi için ötrelendi.

 (………….) daki elif cemi vav'ı ile atıf vav'ının arasını ayırmak içindir. (………….) misalindeki gibi.

Aynca ceminin sonundaki elif cemi vav'ı ve müfret vav'ının arasını ayırmak içindir. (………….) (müfret) (………….) (cemi) misalindeki gibi. (………….) deki 'te' müennes alâmetidir.

13

Çünkti 'te' ikinci mahreçtendir. (yani ağızın ortasından çıkan vasat harflerdendir) .

Müennes de yaratılışta ikinci sıradadır. Hak Teala evvel Adem Peygamberi (AS) , ondan sonra Havva'yı yarattı. Bu nedenle 'te' müennese münasip oldu. 'te' zamir değildir. İleride geleceği gibi.

 (………….) ve (………….) misalinde ba'nın sâkin olması peşpeşe dört harekenin bir arada toplanmaması içindir. Bu lafızlar zamiriyle birlikte bir kelime gibidir. Bundan dolayı tekitsiz zamirine atıf caiz olmaz (………….) denilmez. Bilakis (………….) denilir (………….) bunun hilâfınadır. Çünkü 'ta' sâkin hükmündedir. (Müfredinde (………….) olarak gördüğümüz müennes te'si tesniye elifine bitişirken hareke almıştır.) Bundan dolayı (………….) misalinde ta'nın harekesi ârız olduğu için elif düşer. Ancak Rediyye lugatında (………….) denilir. (………….) bunun hilafınadır. Çünkü o, bir kelime gibi değildir. Zira zamiri mensuptur. (………….)

14

bunun hilâfınadır. Bunların aslı (………….) 'dır. Tahfif için (………….) (aslı (………….) da olduğu gibi elif kasredildi.

 (………….) deki ta (………….) deki gibi iki tenis alameti bir araya gelmemesi için hazfedildi.

(………….) ismi fâildir. Müfredi (………….) cemi için ahirinde bir elif ile bir ta ziyade olunup (………….) oldu. Aynı cinsten olan iki tenis alameti bir araya gelmemesi için birinci te hazfedildi. (………….) deki nun ve te aynı cinsten olmadığı halde ağırlık sebebiyle ta hazfolundu.

Aslı (………….) olan (………….) aynı cinsten olmadığı için bunun hilafınadır. Zira alametin biri ya biri ta’dır. İki tenis alâmeti cem olundu, biri hazif olunmadı.

Muhatap ve muhatabının tesniyeleri aynıdır. Nefsi mütekellim tesniyesi az kullandığı için müfrede ve cmiye nisbet edildi ve nefsi mütekellimin müzekkeri, müennesi, tesniyesi, cemisi beraber kılındı. Nefsi mütekellimlerde iltibas olmadığı için müzekker ve müennes arasında müsavi olundu. Zira mütekellim ekseri ahvalde görünür, duvar ardında söylense bile erkek midir, kadın mıdır sesinden belli olur. Erkek sesli kadın veya kadın sesli erkek nâdirdir, yok hükmündedir.

Kısaltmak için fiillerin sonuna konulan eliflerin (tensiye zamirlerinin) . (………….) (oynamaya ve gülmeye mülâemet eyler ayrılmaz) sözündeki gibi işba elifîyle karışmaması için zamirden önce bir mim getirilerek (………….) denilir. (………….) (………….) 'Senin hâlin nedir, oynamaz ve gülmezsin' sözündeki, (………….) aslında (………….) idi, fethası med olup bir elif doğdu ve (………….) oldu.

15

(………….) da mim seçildi. Çiinkü tahtında (………….) gizlidir. Yâni (………….) nın mâbâdindeki zamir merfu munfasıl (………….) dır. Zira tekit için (………….) dersin. Mim te'ye mahreçte yakın olduğu için (………….) ya mim dâhil edildi ve (………….) ya muvafık olması için de (………….) ya mim ziyade edildi. Bir görüşe görede (………….) 'ya tâbi olarak (………….) 'ya mim dahil edildi.

Tesniye olan (………….) daki 'te' fâil zamiri olduğu için ötrelendi. Müfred müzekker muhatabta ise mütekellimle karışmaması için üstünlendi. Tesniyede böyle bir iltibas olmadığından "te" asli harekesi iizere kaldı.

Bir görüşe görede 'te' mim'e tâbi olarak ötrelendi. Zira "mim" şefevidir. te'nin harekesi de şefevi olan mim'in cinsinden ötre kılındı. Çünkü ötre de şefevidir.

VAV'IN HAZFI

(………….) deki mim'in ziyadesi tesniyeyi tâkib ettiğindendir. Aslı idi, vav hazf olundu. Zira burada bulunan mim isim hükmündedir. İsmin sonunda (………….) zamiri hariç mâkabli ötre olan vav bulunmaz.

16

Aynı nedenle (………….) kelimesinin cemisi, olan (………….) de vav hazif olunmuştur. Bu kelimenin aslı (………….) dür. Vav hazif olunmuştur. (………….) daki vav kelimenin son harfine bitiştiğinden bu kuralın dışındadır. Çünkü "ba" isim menzilesinde değildir. (………….) kelimesinde ve tenis te'sine bitiştiğinden son harf sayılmadığı gibi (………….) kelimesinde de kendine eklenen 'hu' zamiri sebebiyle son harf, olmadığı için hazfedilmemiştir.

(………….) nin aksine aslı (………….) olan (………….) deki nun şeddelendi. Mimde mahreçte yakın olmasından dolayı nun'da idgam olundu (………….) olan (………….) de olduğu gibi mim, nun'a çevrildi. Diğer bir veçhe göre aslı (………….) dir. Diğer cemi müennes nunlanna uyması için cemi müennes nun'unun mâkablinin sâkin olması murad edildi. Muhatab te'sinin, iki sâkin harfin bir araya gelmesinden dolayı da hazfi mümkün olmaz.

17

Çünkü alâmet hazfedilmez. Te ile nun arasına bir sâkin nun idhal olup, nun'un nun'a yakınlığından dolayı idgam yapıldı. (………….) de 'te' ziyade edildi. Onun altında (………….) zamiri vardır. İltibas vaki olacağından (………….) zamirinin harflerinden birini ziyade etmek mümkün olmaz. Kardeşlerinde de te'nin var olmasından dolayı buruda da 'te' seçildi. (………….) daki nun'un ziyade edilmesi alnda (………….) zamiri (bir başka görüşe göre ise (………….) değil de (………….) l zamiri) olduğundandır. Elifin ziyade edilmesiyle (………….) ile kanşmaması içindir.

ZAMİRLERİN NEVİLERİ

Zamirler altmış nevi olmak üzere mazi ve kardeşlerine (kendine zamir gizlenebilen müzari, emir, nehiy vs. sıfatı müşebbehelerde) dâhil olurlar, bunların aslı merfu, mensup, mecrur olmak üzere üçtür. Bu üçün herbiri de muttasıl ve munfasıl diye ikiye ayrılıp üç ile çarpıldığında altı olurlar.

18

Sonra da bundan mecrurun cer üzerine takdimi lâzım gelmediğinden munfasıl mecrur zamir ihraç edilerek geriye beş tane olan merfu, muttasıl, munfasıl, mensup muttasıl munfasıl ve mecrur muttasıl kalır. Sonra da merfu muttasıla baktığımızda onu örfi mertebelere göre onsekiz vecih üzere buluruz. Bunlann altı tanesi gaib altı tanesi muhatab ve muhataba altı tanesi nefsi mütekellimin müzekker ve müennesinde müfred tesniye ve cemi olarak yer alan üçer vechi vardır.

Gaib ve gaibede tesniye az kullanıldığı için müşterek kılınmakla beş lafız ile iktifa olundu. Muhatab ve muhataba da böyledir. Mütekellimde iki lafızdır. Çünkü mütekellim çoğu hallerde görülür, erkek mi kadın mı olduğu sesinden bilinir.

19

Geriye oniki nevi kaldı. bu beş kısımdan bir kısmı (merfu muttasıl) oniki nevi olduğu zaman o kısımlardan herbiride bunun gibi olur. Beş kısmı oniki nev'e de çarpmakla altmış nevi hasıl olur. Oniki nevi merfu muttasıl içindir.

Zamirler (Mazi ve kardeşlerine dahil olur) aslı olup altı

ALTMIŞ NEVİ ZAMİR

Asılda tesniyesi (………….) cemisi (………….) dur. Yani vav ile olur. Fakat vav i mim'in mahreci aynı olduğundan ve iki vav içtima ettiğinden (camisinde)  vav mim'e çevrilerek (………….) olmuştur.

Denildi ki, mim'in üzerine fetha hafif olduğu için fethalandı.

20

(………….) da geçtiği gibi. (………….) yada mim ithal olundu. Cem onun üzerine hamledildi (………….) nin (………….) harflerinin sâlih miktardan az olmasından dola hazfedilmez. (………….) sonunda vav'ın vukuuyla beraber diğer birşeye bitiştiği zaman bitşimesiyle kesreti huruf (harf çokluğu) hasıl olduğu için (………….) ni vav'ı hazif edilir.

He'nin makabli esre veya sakin ye olursa esreden ötreye dönülmediğinden harekesi (………….) ve (………….) gibi esre olur. (………….) deki ye'de gerektiğinde (………….) (………….) (………….) de olduğu gibi değişir.

21

Fetha zâfıyla beraber zayıf olan ya'n üzerinde vaki olmasın diye tesniyede 'ye' mim kılınarak (………….) denilir (………….) nin nun'u (………….) de olduğu gibi şeddelendi.

MENSUB MUTTASIL - MECRÛR MUTTASIL ZAMİRLER

Zamirlerin oniki tanesi (………….) den (………….) ya, kadar olan mensup muttasıl zamirlerdir. Bunda (………….) gibi fail ve meful zamirlerinın bir arada olması caiz değildir. Zira (………….) (………….) gibi. Kalp fülleri müstesna aynı şahıs (………….) halde hem fâil hem meful olamaz. Çünkü birinci meful hakikatta mefül değildir. Onun takdiri (………….) dir.

Oniki tanesi (………….) den (………….) ye kadar

22

Oniki tanesi (………….) den (………….) ya kadar mecrur muttasıl zamirdir.

(………….) misalinde olduğu gibi vav 'ya' kılındı. Sonra (………….) de olduğu gibi idgam yapılarak (………….) olurdu. Merfu muttasıl zamir beş yerde gizlenir.

Gaibde (………….) ile (………….)

(………….) ile (………….)

Gaibede (………….) ile (………….)

(………….) ile (………….)

Mazinin dışındaki muhatabada (………….)

(………….) ile (………….) de

(………….) deki ye hitab alâmeti olup Ahfeş'in katında onun fâili zamiri müstatir (………….) dir. Cumhurun katında ise (………….) deki vav gibi fâil için açık zamirdir.

(………….) da ya fâil zamiri olmak için tâyin olundu.

(………….) de.

23

elifin ziyadesinde tesniyeye iltibastan nun'un ziyadesinde iki nun'un bir araya gelmesinde te'nin ziyadesinde iki te'nin tekrarlanmasından dolayı (………….) zamirinin harflerinden biri ziyâde edilmedi. Onunla cemisinin arası fark olsun diye (………….) de "ye" bariz kılındı.

Müzari fiilin nefsi mütekellim vahdesin de ve nefsi mütekellim meal gaynda merfu muttasıl zamirin gizlenmesi vâcibdir. Örnek: (………….) (bunlarda (………….) ve (………….) gizlidir.)

Sıfatta da (ismi fail, ismi meful, sıfatı müşebbehe ef'ali tafdilde) merfu muttasıl zamir gizlenir.

Ömek: (………….) ilâ âhir.

Mensub ve mecrur zamirlerin gizlenmesi câiz değilse de merfu muttasıl zamirlerin gizlenmesi câizdir. (zamiri munfasıl asla gizli olmaz) Çünkü merfu muttasıl zamir fâildir, fiile şiddetli ittisali (bitişmesi) sebebiyle fiilin cüz'ü menzilesindedir.

24

Tesniye ve cemide zamir gizlenmezse de gaib ve gaibenin müfredlerinde zamir gizlenir (………….) nin altında (………….) in altında (………….) nin gizlenmesi gibi) zira istitar (gizlilik) hafiftir. (gizli zamir manada sabittir, lafızda sabit değildir, telaffuz olunmaz, zamiri bariz ise hafif değildir, zira hem manada sabittir, hem lafızda sabittir.) hafifliğin de mazi fiilin mütekellim ve muhatabının dışında çok kullanılmasından dolayı sâbık müfrede verilmesi tesniye ve cemiye verilmesinden evlâdır. Zira hafîf olan asıldır, aslı asl'a vermek münasiptir. Zira istitar fâile delâlet etmekte zayıf karinedir, bâriz zamir ise kuvvetli karinedir, kuvvetli bârizi (görünen zamir) kuvvetli olan mütekellime, (zira kelamın başlangıcıdir) muhataba (zira kelâmın sonudur) vermek zayıf olana vermekten daha evlâdır, fark için müstakbel müfred müzekker muhatab da ve mütekellimlerde zamir gizlenir ki aslî olan maziyle fer olan müzarinin farkı anlaşılsım, bu yerlerde gizlenmesi delilin vücudu içindir, o da ibraz'ın (bariz zamirin) olmayışıdır. (………….) (………….) de (………….) de (………….) de (………….) de 'hemze' (………….) de 'nun', şahısların ne olduklarına delil olmuştur,

25

bu harfler isim (zamir) değildir. (Çünkü bu fîillerde zamir gizlidir) .

Sıfatta (………….) (………….) (………….) de zamir gizlidir.

Gaibe olan (………….) in ‘te’sinin (………….) deki ‘te’ gibi zamir olması câiz değildir. Bunun sebebi de zahir fâil gelmekle hazif olmamasıdır. (………….) gibi.

(………….) deki elifin ve (………….) deki vav’ın zamir olması câiz değildir. Zira nasb ve cer halinde değişip ya’ya çevrilirler. (………….) deki elif ise değişmez (nasb ve cezm halinde de aynıdır.)

İSTİTAR

İstitar; câiz ve vacib olarak ikiye ayrılmıştır. Vâcib olanlar şunlardır:

1.Emri hazırın müfredinde (………….) de (………….) gizli

2.Müzari müfred müzakker muhatabda (………….) de (………….) gizli.

3.Müzari nefsi mütekellim vahde de (………….) de (………….) gizli.

4.Müzari nefsi mütekellim meal gayrde (………….) de (………….) gizli.

Bu fiillerin sigaları bu zamirlere delâlet ettiği için hazif olmaları vacibdir. Bu fillerin yanına açık isim koymak çirkin olur.

(………….)

Fakat (………….) - (………….) - (………….) örneklerinde görülen fiillerin yanına açık isim getirmek çirkin olmaz.

MÜSTAKBEL MUZARİ

26

Bu da mazi gibi ondört vecip (………….) üzere gelir. İçinde istikbal manası bulunduğu için müstakbel denilmiştir. Hareke, sükûn ve nekreye sıfat olmakta başına ibtida lamı dahil olmakta ismi faile (………….) umum ve hususta ismi cinse, şimdiki ve gelecek zaman için müştereke kullanılmakta (………….) lafzına benzemesinden dolayı da müzari (benzeyen) denilmiştir. Müzarinin yapımında mazi fiil üzerine (………….) harfleri ziyade olur.

'ETEYNE' HARFLERİ'

27

Bu müzari harflerinin sona değilde başa eklenmesi maziye benzememesi içindir. Müzari maziden alınmıştır. Zira mazi subuta delalet eder.

Zaid binaların mücerredden sonra olması sebebiyle müstakbelde mazi zamandan sonradır. Bu yüzden (………….) harfleri de mazide değil müzaride ziyade olmuştur. Böylece sabık sabıka lahik lahike verilmiş. Yani mücerred bina mazi zamana verilip mezid bina müstakbel hâzıra, zamana verilmiştir.

Mütekellime bu (………….) harflerinden elifin tayin olunması elifin, mahrecin, ilki" olan boğazın ihtidasından çıkması mütekelliminde kelam'ın kendisiyle başladığı siga olmasındandır. Başka bir sebeple elifle (………….) arasında bir uygunluğun olmasındandır denilmiştir.

Muhataba da bu harflerinden vav verilmiştir. Zira vav mahrecin müntehası muhatab da kelamın müntehasıdır.

28

Sonra misali vavi'nin (………….) örneğindeki gibi tam üç vav olacağından vav te'ye dönüştürüldü (………….) kelimesinin baş harfinin vav olmasına rağmen asıl harfi olup misali vâv'i olmadığından bu kuralın dışındadır.

Müzari gaibe ise yâ verilmesi yâ'nın ağzın ortasında, gaibinde mütekellim ile muhatab arasında kelamın ortasında olmasındandır.

Nefsi mütekellim meal gayrıda nun'un gelme sebeplerinden biri mütekellim için mazi de nun'un tayin olup müzarinin tahtında da müstetir (………….) bulunduğundandır. Diğeri de başka illet harfinin kalmayıp nun'un da genizden gelmesiyle illet harflerine yakınlığındandır.

29

Bu muzari harfleri rubai olan (………….) bablarmın dışında hafiflik için fethalıdır.

RUBAİ SÜLASİNÎN FER'İDİR

Rubai sülasinin fer'i olduğu gibi, ref de fethanm fer'idir.

Rubainin ötre olması ldiğer bablara nisbetle harflerinin az olması sebebiyle denilmiştir ki bunların dışında da fiillerin harfleri, çok olduğundan fethalıdır. Fakat rübâi olduğu halde aslı (………….) olan (………….) fiilinde muzari harfinin ötre olması bu fiile kıyasın hilafına bir ha ziyade edilmesiyle de humasi görünümünde rubai olmasındandır.

şeklini alarak iki hemzenin yan yana geldiğini görüyoruz ve yanyana gelmekten doğan ağırlığı öniemek amacıyla ya fiilin aslından olan hemzenin hazfedilip (…………..) şeklini ya (…………..) bu hazfedilen hemzenin yerine hemzeden bedel bir ha getirilerek (…………..) şeklini almış olmasıdır ki biz bu vesileyle aynı konumda (muzaride) ayn şekillerle karşılaşmış oluyoruz.

Bazı lugatlara göre mazide orta harfin esre olduğuna veya mazisinin başında hemzenin esre olduğuna (humasi, sudâside)  delil olsun diye muzâri harfleri esrelenir. (…………..) fiilinin muzârisi (…………..) gibi ki bu mâzide orta' (…………..) harfi esre olan fiiller içindir. Aynı lugata göre mâzi fiilin, başındaki hemze esreli olduğunda muzari fiilin muzârât harfinim harekesi (…………..) (…………..) örneklerindeki gibi esre (…………..) olur.

Bazı

30

lugatlara göre yâ üzerine kesre ağır olduğu için diğer muzari harflerine de buna uyularak esre konulmaz.

Mâzide ayn'ın kesresine delâlet edebilmesi için muzâri harfleri (…………..) tâyin olundu. Zira bu harfler zâiddir.

Denildiki, baş harfin esre olması harekenin peşpeşe gelmesindendir. Orta harfin esre olması dördüncü  ile (…………..) babın (…………..) benzememesi içindir.

Lâmel fiili esre olursa irâbı iptal olur. Zira son harfin âmilin harekesine göre değişmesi gerekir. îkinci te (………….) (…………..) (…………..) gibi yerlerde aynı cinsten iki harf içtima edip bu ağırlığnı gitmesi içın idgam etmekte mümkün olmadığından hazf olur. Hazif için ikinci te tayin ' Zira birinci te muzâri alâmetidir. Alâmet ise hazfolunmaz.

PEŞPEŞE HAREKE

(…………..) gibi yerlerde fael filinin baş harfin sâkin olması bir kelimede peşpeşe harekelerin dizilmemesi içindir.

31

Muzâri harfinden sonraki fael fiil sukûn olundu ki harekeler peşpeşe dizilmiş olmasın. (…………..) de nun ziyâde olduğu için bir önceki harfi sâkin kılınmıştır ki harekeli harfler peşpeşe dizilmesin. Muhatab ve gâibede siga birleşerek (…………..) şeklinde gelmiştir. Muzârinin bu sigalan "ta" hariç mazide de böyle gelmiştir. (…………..) gibi.

Mazide (…………..) sâkin olduğu gibi muzâri gâibede 'ta' başa geldiği için iptida, zarûriyetiyle 'ta' sâkin olmadığı gibi zamme de olmaz ki, (…………..) gibi fiillerin meçhulüyle karışmasın. Yani mâzisi zammeli olursa meçhulüde zâten zammeli, karışırdı. Bu 'ta' esre de olmaz.

Zira muzâri harfi bir lugata göre (…………..) şeklinde muzâride baş harf kesre olur. Yani bununla karışmasın diye kesre olmaz. İltibas. (benzeme)  fetha olunca da olur denirse, cevap; fetha diğer ehevatı (kardeşleri) arasında uygunlukla beraber hafif olduğundandır.

32

REF ALAMETİ

Ref halinde ref alameti olarak muzârinin sonuna nun getirilir. Zira fiilin sonu fâil zamirine bitişince zamir, kelimenin ortası gibi olmuştur. Oysa irabın sonda olması gerekirdi. Bu yüzden ref için alâmet olarak nun getirilir. Zamirin yerine harfi med getirmek mümkün olmadığından harfi medde en yakın olan nun olduğu için o tercih edildi.

Ancak (…………..) nin (cemi müennes gâibenin) nûnu, irab nûnu değil, tenis alâmetidir.

Nitekim (…………..) (cemi gâibe) ) de de böyledir. İki tenis alâmeti cem"; olmasm diye bu fiil ye ile söylenir. (…………..) muhatabanın muzâri müfredince ya fâil zamiridir. (…………..) müstakbele dâhil olunca mânası mâziye çevrilir. Zira o şart (…………..) kelimelere benzer.

EMİR VE NEHİY

EMİR: Fâilden fıilin yapılması murâd olunan sigadır. '

(…………..)

istikbali olmakta aralarında münâsebet olduğundan müştâktır (türemiştir) .

33

Emri gâibte lâm ziyâde olunur. Çünkü lâmda zâid harfler gibi vasat (ağzın ortasından çıkan) harfidir. Şair İbni Hişam o harfleri şiirinde cem eyler.

(…………..)

Yâni zâid harfler (…………..) de geçen harflerdir. Vav, ya, elif ziyâde olmadı ki illetli fiillerde illet harfleriyle biraraya gelmesin bu emir lâ cer lâmına benzemesin diye kesra olmuştur. Zira fiillerdeki cezim isimlerdeki cer menzilesindedir. (…………..) gibi emir lâna atıf vavı veya fa'sı dâhil olunca sâkin olur.

(…………..) kelimeside asılda fa'nın fethi ayn'ın kesresiyle (…………..) idi. (…………..) de bunun nâziridir. Aslı (…………..) idi.

34

Emri gâible muhâtab emrin arasını ayırnak için muhâtabda harfi istikbâl hazfolur. Aynca çok kullanıldığı için muhâtab emirde emir lâm'ı ile istikbâl harfi hazif olunur. Az kullanıldığı için emri hâzırın meçhûlünde Istikbâl harfi ile emir lâm'ı hazf olunmaz ve (…………..) denilir. Muzâri harfi hazf olduktan sonra ikinci harf sâkin kalırsa başlangıç için bir hemze getirilir. Bu hemze esreli olur. Zira vasıl hemzelerinde asıl olan esre olmasıdır.

Birinci ve beşinici babtan olan fîillerde ise bu hemze esreli olmaz. Zira, kesreden zammeye çıkması gerekir. (…………..) gibi. Burada kâf'ın sakinliğine itibâr edilmez. Zirâ, sukûn kuvveti engelleyici değildir. (Yine bu sebepten (harfi sâkin mâni oJmadığı için (…………..) kelimesinin vav'ı ya'ya çevrildi, (…………..) oldu.)

Denildi ki (…………..) misâlinde hemzenin zammeli oluşu aynel fiiline tâbi olmak içindir.

35

(…………..) kelimesinin elifi vasıl hemzesi olduğu halde fethalı olması (…………..) cemi olmasındandır. Cemin kesreli elifi hemzei kat'idir düşmez, sonra bu elif çok kullanıldığından derçte de (arada kalınca)  vasıl hemzesi muamelesi görüldü.

"ELİF ve "HEMZE"

Lâmı târifte çok kullanıldığından fethalıdır. (…………..) if’âl babının emri hâzırındaki elif de fethalıdır. Zira o emir elifi değil elifı kat'idir. Zira emir sigasınm elifi ile if'âl babının elifi birleşip (…………..) olunca da iki hemze birleştiğinden biri düşer.  bir düzende olsun diye (…………..) den de hemze düşer (…………..) kalır. Sonra mahzuf hemze iâde olup fethasıyla başlanır ve okunur (…………..) gibi.

Vasıl elifi yazılışta hazif olunmazki şeddesiz (…………..) ile şeddeli (…………..) nin emirleri birbirine kanşmasın. Eğer denseki bu ayrıntı i'cam (harfe gelen nokta-hareke, şedde)  ile bilinir. Biz de deriz ki i'cam çok zaman terkedilir. Bu nedenle de (…………..) ve (…………..) arası vav ile aynlır.

Hemze-i vasıl (…………..) da da çok kullanıldığı için hazfolunmuştur.

36

Az kullanıldığı için de (…………..) de hazf olunmamıştır.

Emri gâibin sonunun lâm ile cezim olduğunda ittifak vardır. Zira lâm, Kûfiyun indinde muhâtab emirlerde böyledir. Zira (…………..) ' in aslı (…………..) dir. Bu nedenle, Rasulullah (s.a.v.) (…………..) "işte bununla ferahlanın" ayetini böyle okumuştur.

Çok kullanıldığı için emirden bu lâm hazf olunup sonra da bununla muzâri arasındaki fark belli olsun diye istikbâl alâmetleri o elife verildi. Nitekim (…………..) makamına kâim olan fa'ya, rubbenin ameli, yani cer verildi. Zira (…………..) harficerdir. Şâirin sözü:

Bu misâlde 'fe' 'rubbe' yerinde gelip cer yapmış.

37

Basriyyûn indinde emri hâzır mebnidir. Zira fiiller aslen mebnidir. Ancak muzâri ile isim arasında benzerlik olduğundan muzâri müreb oldu. Muzâri harfi emirden kaldırdınca bu benzerlikte kalkmış oldu. Bu nedenle (…………..) ayeti bilicma mûrebtir. İrabın sebebi mevcuttur o da muzâri harfı olan 'te'dir.

TEKİD NUN'U

Talebi tekid için emrin arkasına tekid nûnu ziyade olur. Emri gâibde:

(…………..)

şeklinde, yine bunun gibi Emri Hâzırda da:

(…………..)

şeklinde olur.

38

(…………..) de 'ba' harfînin fetha olması iki sâkinin cem olmasından kaçınmak içindir.

Nunda yine hafiflik için fetha oldu. Tekid nun'una bitişince da bulunan vav hazf oldu. Zamme ile iktifa olundu. Tekid nununa bitişen (…………..) nin ye'si de kesreyle iktifa ederek hazfolundu.

Tekid nun'una bitişen tesniye elifi hazf olunmadı ki müfredine benzemesin.

Nunu sâkine tesniye nun'una benzediği için tesniye elifinden sonra kesra oldu. Ve ref'a delâlet eden irab nun'uda hazfolundu. (…………..) gibi. Zira nunu sâkilenin (şeddeli tekid nunu) mâkabli mebni olur. Nunlan cem olmaması için (…………..) gibi yerlerde araya bir elifi fasıle girer. Muhaffefe nunu da nunu sâkile hükmündedir. Ancak nunu muhaffefe müfredinin dışındaki iki yerden tesniye ve cemi müenneslerinden sonra dâhil olmaz.

39

Yunus indinde ise sâkileye kıyâsen buralarda da dâhil olur. bu her iki tekid nunu talebi mânası taşıyan yedi yerde bulunurlar.

1. Emirde (…………..)

2.Nehiyde (…………..)

3.İstifhamda (…………..)

4.Temenni de (…………..)

5.Arzda: (…………..)

6.Kasemde: (…………..)

7.Nefi'ye de nehye benzediği zaman dâhil olur, ama bu azdır:

(…………..)

Nehiy de bütün cihetlerde emre benzer. Ancak, neh'iy bilicma mûrebdir.

MEÇHUL

Bu zikredilen şeylerin meçhulü mâzide: (…………..) müstâkbelde (…………..) dir

Müstakbel sigasının konulmasının gâyesi mefulün fâil yerine kaim olmasıdır.

40

Fâilin kaldınlması ise ya hasis, hakir olduğundan veya azâmetinden veya şöhretinden dolayıdır.

Mâzide meçhule (…………..) sigası tahsis edildi. Zira, meçhulün manası gay mâkuldür (mâkul değildir.) O, fiili mefule isnaddır. Meçhulün sigası da lafzın mânâya uyması açısından gayrı mâkuldür. Meçhulün sigası olan, (…………..) kalıbında kesre ile zamme cem olmuştur. Bu kalıbta (…………..) ve (…………..) nin dışında hiçbir isim yoktur.

Muzâri meçhul (…………..) vezninde gelir. Zira bu siga hareket ve sukunâtta (…………..) gibidir. (fa'nın zamımı ayn'ın sukûnu birinci lam'ın fethiyle) Mâzinin meçhulünde olduğu gibi sigada da başka kelime gelmez.

Meçhul Sigasında Zaid Sülâsi Bablar:

Mâzide ilk harfin zammı sondan bir önceki harfin kesrasıyla gelir.

Sülâsi mezidin meçhul muzârisi sülâsiye tebean (uyarak) birinci harfîn zammesi sondan bir önceki harfin fethasıyla gelir.

41

(…………..) gibi. Ancak şu yedi,  müstesnâdır.

Bu babların ilk harfleri harekeli olduğundan müzârat harfi meçhulde zammelenince ikince harfde zammelenir. Sondan bir önceside kesra olur. (…………..) ve (…………..) babları zamme oldu ki (…………..) nin muzârisine benzemesin.

(…………..) ve (…………..) bablandan ilk harf zammelenerek meçhul yapılır geri kalan beş müteharrik fiilin evvelide zamme olur ki vakıf son harfin sukûnuyla emri hâzıra benzemesin. Meçhulde tanım fethiyle vasıl hemzesiyle vakıfdan (…………..) denir. Emrin başına atıf vavı gelince düşmesi gereken hemze düşmez. O zaman meçhulüne benzer, bunu izâle içinde 'ta' meçhulde zammelenir. Geri kalan bablanda bunun üzerine kıyas et.

İSMİ FÂİL

İsmi fâil, muzâriden müştâk bir isimdir.

42

İsmi fâilin yaptığı iş hudus (sonradan olan değişen) ifade eder. Muzâriden müştâk olması aralarında nekreye sıfat olmakta, harekede, sukûnda, harf sayısında lâmı ibtidanın dâhil olmasında benzerlik olduğundandır.

Sülâsi mücerredlerde ismi fâil (…………..) vezni üzerine gelir ki, bu veznin yapılışı şöyledir (…………..) fiilinden ismi ismi fâil yapılırken istikbâl âlâmeti (muzarât harfi) kaldınlıp bunun yerine mütekellime benzememe amacıyla

başa değilde ayn'ıyla fa'sı arasına hafif olduğu için bir elif getirilir. Nasb takdirinde mufâalenin mazisine benzemesin diye orta harf kesre olur. Zira zamme takdir edilseydi fiilin aynel fiili zamme olupta ismi fâil veznine geçtiği vakit zammesi ağır gelirdi. (…………..) şekliyle hernekadar mufâale babının emrine benziyorsada başka hareke kalmadığından zarûri olarak esre baki kalmış ve emri hâzıra benzemesi tercih edilmiştir.

Çünkü emir müstakbelden meydana gelip

43

ismi fâilde muzâriye benzediği için uygun olan buydu.

Sıfatı müşebbehe şu bablardan gelir.

(…………..)(…………..)

 (…………..) babı (…………..) babına tahsis edilmiştir. Yalnız altı kelime (…………..) babından gelir.

(…………..) (…………..) (…………..) (…………..) (…………..)

Bunların üzerine (…………..) (konuşmaya güç yetiremeyen) kelimesi de dâhil olur.

Ferra der ki: (…………..) dördüncü  olan (…………..) (ayn'ın kesriyle) dan ve (…………..) nâdiren de (…………..) (ra harfin zammıyla) dan gelir.

(…………..) (…………..) kelimeleri de aynel fiilin zammıyla (…………..) kahbından gelirler.

EF'ALİ TAFDİL

Ef'âli tafdil (fiilin failini tafdil) mezidden olmayıp sülâsiden gelir.

44

Zira (…………..) de harflerin cemisini muhafaza mümkün olmadığından mezidlerin ismi tafdili olmaz, renk ve ayıp için gelmez. Gelmeyişi de sıfatı müşebbeheye benzemeyip sıfat için olmasın diyedir. İsmi tafdil mefulu tafdil için gelmez (yalz faili tafdil için gelir) ki fâili tafdille karıştırılmasın. Aksi olamazmıydı (…………..) , yani hem mefula tafdil olup hem fâili tafdil alamazmıydı denilirse cevabı fâilde olması uygun. Zira fâil cümlede maksuttur. Oysa mef ul fazladır. Yine fâilde umumiyet mümkündür, mefulde bu mümkün değildir.

Örnek: (…………..) (iki yağ tulumu ile ziyâde meşgul) cümlesi var kuvvetiyle çalışıp meşgul olana darbı mesel olmuştur. Buradaki (…………..) mefulu tafdil içindir.

(…………..) ve (…………..) ziyâdeli bablardan olduğu halde efâli tafdildir.

(…………..) cümlesi ayıblardan olduğu halde şâz olarak efâli tafdildir.

45

İsmi fâil (…………..) Vezni üzere de gelir. (…………..) gibi, bu vezinde müzekker ve müennes eşit olur. Bu vezin mef ul manasına geldiği zaman J (…………..) ve (…………..) gibidir. İsmi fâil manasına gelen (…………..) vezni ile ismi meful manasına gelen

(…………..) vezni arasında fark vardır. Ancak (…………..) vezni üzere olup ismi meful manasına olan kelime idadi esma'dan ise müzekker ile müennesi musavi olmaz, tai tenis ile fark olunur. Ör.: (…………..) ve (…………..) gibi. Bazen ismi fail manasında olan bir kelime ismi meful manasına olan (…………..) veznine teşbih olunur. Allahu Teala'n (…………..) sözündeki (…………..) ismi fâil manasına gelen müennes bir kelimedir, zira müennes olan (…………..) kelimesine isnad edilmiştir.

İsmi fâil mübalağa için (…………..) vezni üzere gelir. (…………..) gibi. (…………..) vezni hem fâil hem meful manasında olur. Fâil manasında olduğu zaman müzekker ve müennesleri eşit olur. (…………..) gibi.

Meful manasında olduğu zaman müzekker ile müennes eşit olmaz. (…………..)

Çünkü (…………..) fail vezninde de hem fâil hem meful manası vardır. Meful manası olduğu zaman müzekker ile müennes eşit olur.

46

Fâil manası olduğu zaman muzekker ile müennes eşit olmaz. (…………..) vezninde ismi fâil manasına olursa müzekker ile müennesi eşit olur. Meful manasına olursa (…………..) vezni ile (…………..) vezni arasında denklik olsun diye müzekker ile müennesi eşit olmaz:

(…………..)

Son dokuzda müzekkerlerle müennes eşittir. Zira az kullanılır. Farklı olarak (…………..) (…………..) üzerine hamlolunur. Müennesinde te getirilirken müzekkerinde getirilmez. (…………..) misalinde de müennes için "ta" getirilmiştir.

Her ne kadar faile aid olan (…………..) kalıbında "ta" getirilmezse de (…………..) üzerine "te" getirilmiş, zira vakıf halinde "te", "he" olur.

47

Sülâsi olmayanların başına ötreli mim olan muzâri kalıbından olup son harfden bir önceki harf kesralı olur. (…………..) gibi. Mim'in gelmesi illet harflerinden sakınmak içindir. Birde mim dudak harflerinden olduğundan vav'a yakındır. Mim'in zammeli oluşu ismi zaman ismi mekânla aralarımn farkedilmesi içindir.

(…………..) ' den ismi fâil (…………..) dan (…………..) bunlar nâdirdir. Tei tenisten önce olan kelime kendi harekesi üzerine mebnidir. (…………..) kelimesindeki 'ba' harfinin feth üzere mebni olması (…………..) kelimesinin ortası menzilinde sayılmasındandır. Nitekim, nunu tekid ve yayı nisbette de bir önceki harf mebni olur. İsmi fâilin, tenis ta'sından önceki harf hafif olduğundan feth üzere mebnidir.

İSMİ MEFUL

İsmi meful, muzari fiilin meçhulunden (…………..) müştakdır. Üzerine fiil vaki olan kimse için kullanılır.

48

Sülasiden sigası ( ………….) veznindendir. ( ………….) gibi. İsmi mefulun muzari meçhulden ( ………….) fiilinden müştak olması aralarında faili belli olmama hususunda münasebet bulunduğundandır. Harfi illetten sakınmak için hazif olan muzari harfinini yerine ötreli mim dahil olarak ( ………….) oldu. Sonra if’al babının mefulüyle karışmaması için mim üstünlendi. (………….) oldu. Sonra ismi mekanla karışmaması için 'ra' harfi ötrelenerek ( ………….) oldu. Sonra Arapların kelamımda 'te'siz ( ………….) şeklinde bir vezin olmadığı için 'ra' harfinin ötresi şûbelendirilerek yani 'ra' harfinin telaffuzunda ses uzatıldığından bir 'vav' hasıl olup ( ………….) oldu.

Sülasiden ismi meful tağyir olundu. Sair fîillerin ismi mefulleri ve ismi mekan tağyir olunmadı. Bunun sebebi tağyirde ismi faile benzemesi, ben bu sözden ( ………….) ve ( ………….) bablarından olan isimi fâilin ( ………….) vezni üzere tek bir vezinde gelmelerini kastediyorum.

49

Kıyas ise (…………..) babından olan ismi failin ( ………….) şeklinde ( ………….) babından olan ismi failinde ( ………….) şeklinde olmasını gerektirir. Aralarında münasebet bulunduğundan ismi mefulde tağyir olundu.

Sülasiden olmayan ismi mefulün sigası, aralannda münasebet olduğu için ismi fâilin sigası üzerine olur. Aralarını ayırmak için de ismi mefülün sondan bir önceki harfi fethalar. ( ………….) gibi.

İSMİ ZAMAN VE MEKÂN

İsmi mekân, fiili muzârinin mâlumundan alınır ( ………….) den) . Fiilin işlendiği mekâna delâlet eder. İsmi mekân yapmak için ismi meful gibi muzârinin başına mim ziyâde olunur. İsmi mefule benzememesi için vav ziyâde olmaz. Sigası ayn'ın fethiyle ( ………….) dan ( ………….) dur. ( ………….) gibi. Yalnız ( ………….) kelimesinde aynel fıil kesredir, ta ki isim olan ( ………….) - misali gibi ( ………….) vezni zannedilmesin.

50

( ………….) kelimesi ismi zaman ve ismi mekan değildir.

…….kelimesinin aynel fiilinin esre olması ( ………….) veznine benzememesi içindir. Çünkü bunun aynel fiili kesradır. Bu kalıp arap kelânda bulunmaz.

İsmi mekan sigası muzaride aynı kesralı olan bablardan ( ………….) vezni üzerine gelir. Ancak nakıs fiilde, ayn'ın fethiyle gelir ki kesreler (üç kesre)  peşpeşe gelmesin, ( ………….) gibi. Zamme ağır olduğundan ismi mekanın orta harfi zammeli olmasın.

Zammeli bablarda ismi mekan ayn'ın kesri ve fethiyle (………….) arasında taksim olur. ( ………….) kalıbına bu taksimde şu onbir isim verilir. Geri kalan isimler fetha hafıf olduğundan ( ………….) kalıbına verilir.

 ………..İsmi zamanda bu kurallar da ismi mekan gibidir.

51

"Hüseyin'in öldürüldüğü mekan" (Kerbela) veya zamana (Muharrem) gibi her iki anlanuda taşır.

İSMİ ALET

(…………..) dan yani muzariden müştaktır. Sigası (…………..) olur. Sarf âlimleri ayn'ın ve mim'in fethiyle (…………..) mekan için, mim'in kesri ayn'ın fethiyle

(…………..) kalıbı âlet içindir dediler.

(…………..) masdar bina-ı merre

(…………..) masdar bina-ı nevi

Yani failin hangi hal üzere olduğunu göstermek için bu siga kullanılır. ismi aletteki esreli mim ismi mekân sigasının arasını fark içindir.

İsmi alet mim'in esresi, fâ'nın sukûnuyla (…………..) vezni üzeride de gelir. (…………..) gibi. Mim'in ve ayn'm zammesiyle de gelir. (…………..) gibi.

Sibeveyh der ki, bu son ikisi fiil için değil sayı isimleri için gelir. Özel birer kap olan (…………..) ve (…………..) kelimeleri bu nedenle ismi alet sayılmaz.Bu kelimelerin kardeşleri olan (…………..) ve (…………..) kelimelri de bunlar gibidir.