CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

ALFABE - CİLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER

Hindistan'ın büyük velîlerinden Yâr Muhammed Kadîm Talkânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) İmâm-ı Rabbânî hazretlerine çok hizmet ederek teveccühlerine kavuştu. Gecelerini Kur’ân-ı kerîm okuyarak, namaz kılarak, cenâb-ı Hakk'ın ismini anarak hep ibâdetle geçirirdi. Gündüzleri de oruç tutardı. Çok murâkabe eder, Allahü teâlânın mahlûkları hakkında tefekküre dalardı. Haramlardan ve Peygamber efendimiz zamanında olmayıp dine sonradan ibâdet olarak sokulan şeylerden aslandan kaçar gibi sakınır, şüpheli korkusuyla mübahların dahî fazlasını terkederdi. Yüzü çok güzel olup, görenler hayrân kalırdı. Bir gün arkadaşı Hâşim-i Keşmî hazretlerine; “Yüzümün güzelliği ve sakalımın düzgünlüğü için şükrediyorum. Sahralarda gezdiğim zamanlar, halktan kim beni görürse hemen salevât-ı şerîfe okur.” dedi.

Yâr Muhammed Kadîm, hocasından izin alarak tam bir fakîrlik ve garîblik içerisinde Haremeyn-i şerîfeyni ziyârete gitti. Bu bereketli seferden dönüşte Hâşim-i Keşmî’ye şöyle anlattı: “Kâbe-i muazzamanın Rükn-i Yemânî tarafında Resûlullah efendimizin mübârek nûrunu gördüm. O’nun lezzet ve tatlılığından kendimden geçtim. Kendime geldiğimde tuhaf bir hâldeydim. İnsanlar etrâfıma toplanmışlar hayretle bana bakıyorlar, bir taraftan da; “Bu kimse herhâlde mecnûndur.” diyorlardı. Benim lisân-ı hâlim, senin şu beytine uygundu:

 

“Bu Leylâ çadırdan çıkarsa eğer,

Dağ ve sahrâlar mecnûn olsa, değer.”