|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Büyük
velîlerden Abdülkâdir Dücânî Yâfiî (rahmetullahi teâlâ aleyh) babasının
terbiye ve himâyesinde yetişti. Küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Tecvîd
ilmini öğrendi. Sonra amcası Mevlânâ Seyyid Şeyh Selim Dücânî’den ilim tahsîl
etti, duâsına kavuştu. Amcası vefât edince zamânının büyük âlimlerinden ders
alıp, sohbetlerinde bulundu. Aklî ve naklî ilimlerde üstün bir dereceye
yükseldi. Amcasının oğlu Mevlânâ Şeyh Hüseyin ve büyük âlim Şeyh Muhammed
Trablûsî, Şeyh Mahmûd Râfî ve başkalarıyla görüştü. Onlarla ilmî müzâkerelerde
bulundu.
Abdülkâdir Yâfiî, Allahü teâlânın sevgili bir kulu idi. Bütün ilimlerde,
özellikle hadîs ve tasavvufta emsâlsiz idi. Tasavvufta Kâdirî yolunu, Mevlânâ
Ali Geylânî'den öğrenip, icâzet, diploma aldı. Ayrıca Rufâî, Ahmedî, Düsûkî,
Kâdirî, Halvetî yolunu amcasının oğlu ve hocası Şeyh Hüseyin Selim Dücânî’den
aldı. Şâziliyyeyi de, Şeyh Muhammed Cisr’den aldı. Çok cömertti. Yafa’daki evi,
misâfirlerin ve yolcuların barınağıydı. Misâfiri çok sever, tanıdık, tanımadık
herkesi, yedirir, içirir, barındırırdı. Allahü teâlâ onun evine öyle bir bereket
vermişti ki, pek az bir nafaka, evine ve misâfirlerine yeterdi. Büyük himmet
sâhibiydi. Senenin kış ve bahar aylarına rastlayan altı ayında Yafa'daki evinde
kalır, diğer altı ayda da köyleri şehirleri dolaşır, insanlara nasîhat ederdi.
Abdülkâdir Yâfiî, nereye gitse doğru yolun âşıkları hemen kendisine talebe
olurdu. Allahü teâlâ ona çok büyük mânevî üstünlükler ihsân etmişti. İnsanlara
hizmet için çırpınır, bu sebeple şehirleri, köyleri dolaşır, insanlara Allahü
teâlânın emir ve yasaklarını öğretirdi. Aralarındaki anlaşmazlıkları hallederdi.
Verdiği hükümlerden herkes râzı olur, kimse îtirâzda bulunmazdı. Herkesin sevgi
ve îtimâdını kazanmıştı. Halk onun gelmesine çok sevinir, büyük-küçük, herkes,
onu karşılardı. Allahü teâlâ onun sevgisini herkesin kalbine koymuştu. Gittiği
yerlere talebelerini de götürürdü. Sözünü işiten, onun Allahü teâlânın velî bir
kulu olduğunu anlardı. Muhammed aleyhisselâmın ahlâkı üzere idi. Büyük-küçük
herkese karşı alçak gönüllüydü.
|
|