CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

ALFABE - CİLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER

Endülüs'te yetişen İslâm âlimlerinden ve büyük velîlerden Tâzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hadîs, fıkıh, kırâat gibi ilimlerle birlikte, Arab dili ve edebiyâtına da vâkıftı. Ebû Sâlim Tâzî hazretleri, âlimlerin imâmı, söz ve şiir söyleyenlerin en belîğ olanıydı. Dünyâya düşkün olmayanların, haram ve şüphelilerden çok sakınanların önde geleni olup, velî, sâlih, ârif ve âbid bir zâttı. Şâirliği de çok kuvvetli idi. Resûlullah efendimizi medheden çok güzel kasîdeler yazmıştır. Allahü teâlânın sâlih kullarından idi. Kur'ân-ı kerîm ilimlerinde imâm derecesinde yüksekti. Lenguistik (dil) ilminde öncü, hadîs ilminde hâfız, fıkıh ilminin usûl ve fürû'unda söz sâhibi idi. Akâid ilminde derin âlimdi. Müslümanların imâmıydı. Âlimlerin yüksek ilimlerini, evliyânın üstün hâllerini kendisinde toplamıştı.

Aklının kemâlinde, hilminin ve yumuşaklığının yüksekliğinde, ilminin çokluğunda, güzel ahlâkı ile ulaştığı derecelerin üstünlüğünde, herkesle iyi geçinmekte, akrân ve emsâlinin hepsinden üstündü. Allahü teâlânın izni ile kerâmet olarak, insanların hâllerine vâkıf olurdu. İnsanların haklarına çok riâyet ederdi. Sâdece akıl ve hilmdeki üstünlüğünün darb-ı mesel hâline gelmiş olması, onun büyüklük ve üstünlüğünü göstermesi bakımından kâfidir.

İbrâhim Tâzî hazretleri, insanlara hiç sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelen sıkıntı ve eziyetlere de çok sabreder, hiç karşılık vermezdi. Başkaları onun bu hâllerini gördükçe; "Biz olsak bu hâle hiç sabredemeyiz." diyerek, onun hâline imrenirlerdi.

İbrâhim Tâzî, Allahü teâlânın rızâsı için insanlara iyilik eder, onlara iyilik etmelerini, başkalarına faydalı olmalarını tavsiye ederdi.

İnsanları idâre etmekte, yüzlerine gülmekte, onlara iyi muâmelede bulunmakta çok yüksekti. Herkese açılmış, yayılmış olan iyilikleri ve güzel hâlleri ile insanların gönlünde taht kurmuştu.

Basîret gözü ile insanların hâllerini anlar, herkese kâbiliyet ve istidâdına göre konuşurdu. Onları Allahü teâlânın yoluna dâvet eder, Ehl-i Sünnet âlimlerinin bildirdikleri şekilde îtikâdlarını düzeltmeleri, Allahü teâlâya çok ibâdet ve tâat etmeleri ve O'nu çok zikretmeleri için nasîhat ederdi.