|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Molla
Fenārī
(rahmetullahi teālā aleyh) hazretleri, Osmanlı Devletinin ilk şeyhülislāmı ve
büyük velī. İsmi Muhammed olup, babasınınki Hamza'dır. Nisbeleri Rūmī ve Fenārī,
lakabı Şemsüddīn'dir. H.751 de Fener köyünde doğdu. Bu köyde doğması veya
babasının fenercilik sanatıyla meşgūliyetinden dolayı "Fenārī" nisbetiyle meşhur
oldu.
Babası
Muhammed Hamza, zamānının büyük velīlerindendi. Molla Fenārī küēük yaşta
babasından tasavvuf yolunu öğrenmeye başladı. Mevlānā Alāüddīn Esved, Şeyh
Cemāleddīn Aksarāyī, Şeyh Hamīdüddīn-i Kayserī'den ve zamānında bulunan diğer
birēok büyük ālimden ders okudu. İlim tahsīli iēin Mısır'a gidip, orada bulunan
meşhūr Hanefī fıkıh ālimi Kemāleddīn-i Bābertī'den ilim öğrendi. Molla Fenārī
İskender Tārihi'ni nazm eden meşhur şāir Ahmedī ve tıpta Şifā kitabının sāhibi
tabīb Hacı Paşa ile birlikte, Mısır'da Ekmeleddīn-i Bābertī'nin huzūrunda ders
arkadaşı idiler. Bir gün bir velīyi ziyārete gitmişlerdi. Bu zāt, onlara bakıp,
Mevlānā Ahmedī'ye; "Sen, vaktini şiirde harcarsın." Hacı Paşaya; "Sen ömrünü
tıpta harcarsın.", Molla Fenārī'ye ise; "Sen de, din ve dünyā reisliğini, ilim
ve takvāyı birlikte bulundurursun." buyurdu. Gerēekten de, bu zātın buyurduğu
gibi oldu. Din ilimleri yanında fizik, matematik ve astronomi de öğrenen Molla
Fenārī, tasavvufta yüksek derecelere kavuştu. İlim tahsīlini tamamladıktan sonra
Anadolu'ya dönerek Bursa'ya yerleşti ve talebe yetiştirmeye başladı.
Molla
Fenārī, bir ara Bursa'daki hizmetlerini bırakıp Konya'ya gitmişti. Karaman Beyi
ona ēok iltifat ve ihsānlarda bulundu. Ders okutması iēin ricāda bulundu. Orada
da ders verip talebe yetiştirdi. Burada, Yākub-i Asfār ve Yākūb-i Esved gibi
zātlar ondan istifāde edip, ilimde yüksek dereceye ulaştılar. Molla Fenārī, bu
iki talebesiyle dāimā iftihār ederdi. Karaman Beyinin kızı Gül Hātun ile
evlenerek, iki oğlu, iki kızı oldu. Sonra Osmanlı Sultānının dāveti üzerine
tekrar Bursa'ya geldi. Eski hizmetlerine devām etti. İki oğlu da, kendisi gibi
ālim olarak yetişti. Onlar da Bursa'da kādılık yapmışlardır.
H.828 de
Sultan İkinci Murād Hān, onu ilk şeyhülislām olarak tāyin etti. Bu vazifeyi,
adālet ve hak üzere altı sene yaptı. Devletin mühim işlerinde, sultanlar ve
devlet adamları kendisiyle istişāre ederek, ilminden ve isābetli görüşlerinden
istifāde etmişlerdi. Ders okutması yanında, fetvā işlerini ve Bursa kadılığını
da yürüten Molla Fenārī, bir mahkeme esnāsında, sultan Yıldırım Bāyezīd Hānın
şāhidliğini dahī kabūl etmemiştir. Şöyle ki: Mahkemede dāvā konusu olan bir
hādisenin şāhidi olarak pādişāhın da dinlenmesi īcābetmişti. Kādı Molla Fenārī,
huzūrunda duruşmaya ēıkan Pādişāhın şehādetini, İslāmiyetin aradığı şāhidlik
şartlarından biri kendisinde bulunmadığı iēin red etmişti. O da, namazlarda
Pādişāhın cemāatte görülmemesiydi. Çünkü dīnimizde, cemāat ile namaz kılmayı
terk edenin mahkemedeki şāhidliği makbūl değildir. Bunun üzerine Yıldırım
Bāyezīd Han hemen oturduğu sarayın yanına bir cāmi inşā ettirerek, beş vakit
namazı, cemāati hiē terk etmeden kılmağa başladı.
Bursa'da
müderrislik ve kādılık yapan Molla Fenārī kazzazlık (ipekēilik) yaparak da
nafakasını temin etmeye ēalıştı ve kazandığı paralar ile ēok hayrāt ve hasenātta
bulundu. Kale'de, Manastır mahallesinde ve Debbāglar semtinde olan mescidler
ile, Pınarbaşı'ndaki Dār-ül-hadīs, onun yaptırdığı eserlerdendir. Kudüs'te de
bir medreseyi satın alıp, masraflarını, Anadolu'da yaptığı vakıfların gelirinden
karşılamıştır. Vefātında, ēok para ve on binden ēok kitap bıraktı.
|
|