EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Kabûlî
Mustafa Efendi
(rahmetullahi teâlâ aleyh) Edirne velîlerinden ve Rufâî tarîkatı büyüklerinden
olup H.1124 de Edirne'de vefât etti.. Edirne'de mahkeme başkâtibi olarak vazîfe
yapmaktaydı. Devamlı velîlerin hayatlarını ve menkıbelerini okumakta ve hep
onlar gibi olmaya gayret etmekteydi. Gönlü Allahü teâlânın sevgisi ile yanar,
gece-gündüz ibâdetlerinde; "Yâ Rabbî! Beni evliyâdan eyle, senin velî
kullarından olayım. Hiç olmazsa onlar gibi olayım." diye duâ ve niyâzda
bulunurdu.
Edirne'de
Eski Câmi adı ile anılan bir câmi, şehrin müslümanların eline geçtikten sonra
yapılan ilk mâbedi olarak bilinirdi. Bu îtibârla halkın nazarında özel bir yeri
bulunuyordu. Bu sebeple Mustafa Efendi de namazlarını mümkün olduğu ölçüde Eski
Câmide kılmaya gayret eder ve vâz dinlerdi. Bir gün öğle namazında yine Eski
Câmiye gelince câminin hınca hınç dolu olduğunu gördü. Halk o güne kadar hiç
görmediği bir zâtı dinler gibiydi. Mustafa Efendi içeri girip arka sırada
güçlükle oturduğu esnâda vâiz efendi konuyu değiştirerek; "Allahü teâlânın velî
bir kulu olmayı arzu eden bâzı insanlar vardır. Böyleleri, her hal ve
hareketinde Allahü teâlâyı râzı ederse velîlerden olur." demiş ve tekrar
konusuna devâm edince, bu sözler Mustafa Efendiye tesir etti. Vazîfesinden
istifâ ederek bir daha da hiç görmediği o vâizin kendine çizdiği yolda yürümeye
başladı. Kendisini büsbütün doğruluğa ve ilme adadı ve mahlûkâtın hizmetine
koştu.
Nerede
bir yoksul görse maddî-mânevî yardımda bulunurdu. Yabâni ağaçları aşılardı.
Yaralı ve sakat hayvanlara bakıp, yaralarını sarardı. Kimsesizlerin işlerini
görmelerine yardım ederdi. Yaptığı işlere karşılık ücret almazdı. Her ânını
Allahü teâlânın rızâsı için geçirirdi.
Mustafa
Kabûlî Efendi, zaman zaman değişik bir kıyâfetle geceleri şehri dolaşmaya
çıkardı. İçki içip sarhoş olmuş kimseleri görünce onlara bu halden kurtulmak
isteyip istemediklerini sorardı. Bunlardan pekçoğu yaptıkları işin yanlışlığını
söyleyip keşke kurtulabilsek diye dert yanarlardı. O zaman Kabûlî Efendi; "Yarın
Selîmiye Câmii yanındaki dergâha gi- din. Orada bir şeyh efendi var. Size iş
bulur, yardımcı olur. Bu halden kurtulursunuz." derdi.
Ertesi
gün bunlardan bâzıları türlü düşünceler içinde huzûra girerlerken isimleriyle
çağıran bir velînin tesirli sözleriyle kendilerinden geçerlerdi. Her türlü
kötülüğün bitip yeni bir hayâtın başladığına inanarak tövbe eder, gözyaşı
dökerlerdi.
Daha
evvelden bu gibi durumlar karşısında ne yapacağını plânlayan Kabûlî hazretleri
sermâye sâhipleriyle görüşür, bu insanların her birine uygun bir iş yeri
açılırdı. Böylece insanların kurtuluşuna vesîle olurdu. Mustafa Kabûlî
hazretlerinin dergâhı bu şekilde kötü yoldan çekilen kimselerle dolup taşardı.
|