|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Evliyânın
büyüklerinden Hâcegî Muhammed İmkenegî (rahmetullahi teâlâ aleyh)
insanları Hakka dâvet eden; doğru yolu göstererek, saâdete kavuşturan ve
kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi
birincisidir. H.918 de Buhârâ'nın İmkene kasabasında doğdu. H.1008 de vefât
etti. Evliyânın büyüklerinden Derviş Muhammed hazretlerinin oğlu ve Muhammed
Bâkî-billah hazretlerinin hocasıdır. Zâhirî ve bâtınî ilimleri babasından
öğrendi. Babasından feyz alarak tasavvufta yetişip kemâle erdi. Tasavvuf ilminin
ve hallerinin mütehassısıydı. Bütün ömrü; İslâmiyete hizmetle ve Peygamber
efendimizin güzel ahlâkını insanlara duyurmakla ve öğretmekle geçti. Çok velî
yetiştirdi.
Yetiştirdiği velîlerin en başta geleni talebesi ve kendisinden sonra halîfesi
olan Muhammed Bâkî-billah'tır. Muhammed Bâkî-billah bir gece rüyâsında Hâcegî
Muhammed İmkenegî hazretlerini gördü. Hocası ona; "Ey oğul! Senin yolunu
gözlüyorum." buyurdu. Bâkî-billah hazretleri buna çok sevindi. Hemen huzûruna
gitti. Huzûruna varınca ona çok iltifât gösterip, yüksek hâllerini dinledi.
Sonra üç gün üç gece birlikte bir odada başbaşa kalıp, sohbet ettiler. Hâcegî
hazretleri ona feyz verip, yüksek faydalara kavuşturdu. Sonra Bâkî-billah
hazretlerine; "Sizin işiniz, Allahü teâlânın yardımı ve bu yüksek yolun
büyüklerinin rûhlarının terbiyeleriyle tamâm oldu. Tekrar Hindistan'a gitmeniz
lâzım. Çünkü bu silsile-i aliyyenin, orada sizin sâyenizde parlıyacağını
görüyorum. Bereket ve terbiyenizden çok istifâde edip, büyük işler yapacak
kimseler gelecek." buyurdu.
Hâce
Bâkî-billah kendilerini bu işe lâyık görmediğinden, özür dilediyse de, Hacegî
İmkenegî, ona istihâre yapmasını emretti. Rüyâlarını İmkenegî hazretlerine
anlattığı zaman, şu karşılığı aldılar: "Derhâl Hindistan'a gidiniz. Orada sizin
bereketli nefeslerinizden bir azîz meydana gelecek, bütün dünyâ onun nûruyla
dolacak. Hattâ, siz de ondan nasîbinizi alacaksınız."
Hâce
Bâkî-billah hazretleri Hindistan'da Serhend şehrine geldiği zama, kendisine;
"Kutbun etrâfına geldin." diye ilhâm olundu. Bu kutb, İmâm-ı Rabbânî
hazretleriydi. Demek ki, bu kıymetli tohum, Semerkand ve Buhârâ'dan getirilmiş,
Hindistan toprağına ekilmiş oluyordu.
|
|