EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Yaşadığını diyen ve
söylediğini yaşayan, bu sebeple Dediği veya Didiği Sultan (rahmetullahi
teâlâ aleyh) adları ile anılan büyük Hak dostu velî...
Horasan'da Ahmed Yesevî
neslinden gelen Şahoğulları sülâlesine mensuptur. Küçük yaştan îtibâren yüksek
ecdâdının himmet ve tasarrufları ile yetişti. İlimde kemâl derecesine ulaştıktan
sonra hocalarının işâreti ile diyâr-ı Rum'a, Anadolu'ya doğru yola çıktı. Bu
sırada Turgud ve Bayburd adlarında iki kardeş de kendisine katıldı. Aylarca
süren yolculuktan sonra Anadolu'ya yaklaştıkları esnâda, Dediği Sultan, iki
kardeşe; "Burada yollarımız ayrılıyor. Siz Anadolu'ya doğru yolunuza devâm edin.
Ben Hicaz'a gidiyorum. İnşâallah tekrar buluşuruz." dedikten sonra onları
Anadolu içlerine saldı. Kendisi Hicaz'a yöneldi. İnsanlara doğru yolu gösterecek
mübârek irşâd görevine başlamadan önce Beytullah'ı tavâf ederek Fahr-i Kâinât
efendimizi ziyâret etti. Bu arada Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverede
bulunan âlimler ve evliyâların sohbetlerine katıldı. Bilhassa Hacı İbrâhim
Sultanın derslerine katılarak ondan tasavvuf yolunu öğrendi. Tasavvufta kemâl
mertebelere kavuştu.
Sonra yola çıkarak Anadolu'ya
gelip Beyşehir yakınındaki Melengörit Dağı eteğine çadır kurdu. İlim tâlibleri
kısa bir süre sonra onun kıymetini anlayıp etrâfında geniş bir halka meydana
getirdiler.
Dediği Sultan'ın sâhib olduğu
ahlâk ve fazîleti sebebiyle kısa sürede etrâfındaki talebeler ve dostlar halkası
büyüdü. Bunun üzerine Aladağ taraflarında bir müddet daha kalan Dediği Sultan,
Turgud ve Bayburd kardeşlerin yanına gelmesinden sonra Ilgın'a döndü ve Mahmûd
Hisar köyüne yerleşti. Ancak talebeleri de hocalarını bırakmadılar. Onunla
birlikte gelerek köye yerleştiler. Ona gönül verip bağlananlar, duydukları ve
şâhit oldukları birbirinden enteresan ve unutulmaz hatıralardan başkalarının da
istifâde etmesi için bunların bir kısmını kaydettiler. Böylece 484 beytlik
Menâkıbnâme vücûda geldi.
Ömrünü İslâmiyete hizmetle
geçiren Dediği Sultan, vefât ettiği zaman çok uzak yerlerden yüzlerce insan
geldi. Her birisi onun mübârek nâşını alıp kendi bölgelerine götürmek
istiyorlardı. Ancak hiçbirisi nâşı yerinden kaldırmaya muvaffak olamıyorlardı.
Sonunda Dediği Sultan, Selçuklu Sultanının âilelerinden Kadıncık Ana'nın inşâ
ettirdiği zâviye yanındaki türbeye defne karar verildi ve öyle yapıldı. O günden
bugüne Dediği Sultan hazretlerinin kabri ünlü bir ziyâretgâh oldu.
Dediği Sultan'ın, Mahmûd
adında bir oğlu vardı. Ayrıca yetiştirdiği yüksek halîfelerinden 350 tânesinden
herbirini Anadolu'nun bir bölgesine göndermiş, halkın eğitim ve terbiyesiyle
meşgul olmalarını sağlamıştır.
|