CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

ALFABE - CİLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER 

Yaşadığını diyen ve söylediğini yaşayan, bu sebeple Dediği veya Didiği Sultan (rahmetullahi teâlâ aleyh) adları ile anılan büyük Hak dostu velî...

Horasan'da Ahmed Yesevî neslinden gelen Şahoğulları sülâlesine mensuptur. Küçük yaştan îtibâren yüksek ecdâdının himmet ve tasarrufları ile yetişti. İlimde kemâl derecesine ulaştıktan sonra hocalarının işâreti ile diyâr-ı Rum'a, Anadolu'ya doğru yola çıktı. Bu sırada Turgud ve Bayburd adlarında iki kardeş de kendisine katıldı. Aylarca süren yolculuktan sonra Anadolu'ya yaklaştıkları esnâda, Dediği Sultan, iki kardeşe; "Burada yollarımız ayrılıyor. Siz Anadolu'ya doğru yolunuza devâm edin. Ben Hicaz'a gidiyorum. İnşâallah tekrar buluşuruz." dedikten sonra onları Anadolu içlerine saldı. Kendisi Hicaz'a yöneldi. İnsanlara doğru yolu gösterecek mübârek irşâd görevine başlamadan önce Beytullah'ı tavâf ederek Fahr-i Kâinât efendimizi ziyâret etti. Bu arada Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverede bulunan âlimler ve evliyâların sohbetlerine katıldı. Bilhassa Hacı İbrâhim Sultanın derslerine katılarak ondan tasavvuf yolunu öğrendi. Tasavvufta kemâl mertebelere kavuştu.

Sonra yola çıkarak Anadolu'ya gelip Beyşehir yakınındaki Melengörit Dağı eteğine çadır kurdu. İlim tâlibleri kısa bir süre sonra onun kıymetini anlayıp etrâfında geniş bir halka meydana getirdiler.

Dediği Sultan'ın sâhib olduğu ahlâk ve fazîleti sebebiyle kısa sürede etrâfındaki talebeler ve dostlar halkası büyüdü. Bunun üzerine Aladağ taraflarında bir müddet daha kalan Dediği Sultan, Turgud ve Bayburd kardeşlerin yanına gelmesinden sonra Ilgın'a döndü ve Mahmûd Hisar köyüne yerleşti. Ancak talebeleri de hocalarını bırakmadılar. Onunla birlikte gelerek köye yerleştiler. Ona gönül verip bağlananlar, duydukları ve şâhit oldukları birbirinden enteresan ve unutulmaz hatıralardan başkalarının da istifâde etmesi için bunların bir kısmını kaydettiler. Böylece 484 beytlik Menâkıbnâme vücûda geldi.

Ömrünü İslâmiyete hizmetle geçiren Dediği Sultan, vefât ettiği zaman çok uzak yerlerden yüzlerce insan geldi. Her birisi onun mübârek nâşını alıp kendi bölgelerine götürmek istiyorlardı. Ancak hiçbirisi nâşı yerinden kaldırmaya muvaffak olamıyorlardı. Sonunda Dediği Sultan, Selçuklu Sultanının âilelerinden Kadıncık Ana'nın inşâ ettirdiği zâviye yanındaki türbeye defne karar verildi ve öyle yapıldı. O günden bugüne Dediği Sultan hazretlerinin kabri ünlü bir ziyâretgâh oldu.

Dediği Sultan'ın, Mahmûd adında bir oğlu vardı. Ayrıca yetiştirdiği yüksek halîfelerinden 350 tânesinden herbirini Anadolu'nun bir bölgesine göndermiş, halkın eğitim ve terbiyesiyle meşgul olmalarını sağlamıştır.