|
EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Şeyhülislâm
Berdeî Sultan (rahmetullahi teâlâ aleyh) Anadolu'yu aydınlatan meşhûr
velîlerdendir.
Kânûnî Sultan Süleymân Han
zamânındaki adıyla Hamidili diye anılan Isparta Vâlisi Hızır Bey, âlimleri ve
velîleri çok sever, hürmet ve himâye ederdi. Bir defâsında hacca gitmişti. O
sene evliyânın meşhurlarından Berdeî Sultan da hac ibâdetini yapmak için
Mekke'ye, gitmişti. Bu zât Kâbe'yi tavâf ederken, Hızır Bey onun büyük bir velî
olduğunu anlayıp kendisiyle tanıştı. Sohbet sırasında bir Osmanlı vâlisi
olduğunu söyledi. Sonra da vâli olduğu yeri tanıtıp, dâvet etti; "Vâlisi
bulunduğum diyârın havası, suyu pek güzeldir. Beldeleri, köyleri bağlık,
bahçelik bir memlekettir. Fakat halkına İslâmiyeti anlatıp rehberlik edecek bir
mürşîd-i kâmil, yetişmiş ve yetiştirebilen bir rehber yoktur. Bu sebeple halk,
nefislerine uymuş ve bozuk bir haldedir. Acaba siz lutfedip o diyârın halkını
irşâd için oraya hicret buyursanız olmaz mı? Büyük ve hesapsız sevâba
kavuşacağınız şüphesizdir. Eğer lutfedip bu arzumuzu kabul buyurursanız, ben
köleniz, sultanım için (sizin için) Eğridir kasabası civârında havası ve suyu
güzel bir yerde size bir dergâh, makam yapıp, hayır duânızı almak istiyorum."
diyerek büyük bir arzu ve edeb içinde, gâyet nâzik ifâdelerle dâvet etti. Berdeî
Sultan hazretleri vâlinin bu samîmî ve hâlis niyyetle yaptığı dâvet üzerine;
"İstihâre edelim." buyurarak, eğer gitmelerine mânen bir izin ve işâret
verilirse gitmeyi kabûl ettiğini açıkladı. Birkaç gün sonra tekrar bir araya
geldiklerinde vâliye; "Rûm diyârına, Anadolu'ya yapılan dâveti kabûl etmem için
işâret olundu. İnşâallah bu sene memleketimize dönelim. Gelecek sene Allahü
teâlânın izniyle Anadolu'ya gidelim!" buyurdu. Vâli Hızır Bey, bu sözleri
üzerine son derece sevinip memnun oldu. Sonra Şeyhülislâm Berdeî ile vedâlaşıp
Eğridir'e döndü. O sene Eğridir'de göl kıyısında Mezâr-ı Şerîf denilen yerde bir
dergâh yaptırarak, Berde-î hazretlerinin gelmesini bekledi.
Şeyhülislâm Berdeî hazretleri
ise söyledikleri zaman gelince memleketi Berde'den Anadolu'ya hicret etmek üzere
âilesi, on altı oğlu ve kırk talebesiyle yola çıktı. İran'ın Hoy şehrine
geldikleri sırada sonradan talebelerinin en meşhûru ve dâmâdı olan Pîrî Halîfe
Muhammed ile görüşüp tanıştı. Daha o Hoy şehrini teşrif etmeden, Pîrî Halîfe bir
gece Peygamber efendimizi rüyâsında görmüş, Resûlullah efendimiz ona rüyâsında;
"Benim evlâdımdan, benim yolumda kâmil ve mükemmil bir mürşid (yetişmiş ve
yetiştirebilen rehber) olan Şeyhülislâm Berdeî gelmektedir. Gâfil olma, onunla
Rum diyârına, Anadolu'ya git." diye emir buyurmuştur. Şeyhülislâm Berdeî
hazretleri onun bulunduğu şehre uğrayıp, onunla görüşüp tanıştı. Ona; "Oğlum Pîr
Muhammed! Emre itâat eder misin?" diyerek daha o anlatmadan gördüğü rüyâyı ve
Peygamber efendimizin emrini hatırlattı ve ayrılıp gitti. Şehrin dışında bir
yerde konakladı. Pîrî Halîfe de hemen onunla birlikte gitmeyi arzûladı. Ancak
annesi-babası ve akrabâları şiddetle karşı çıkıp gitmesini istemediler. Hattâ
onu hapsedip zincire vurdular. Fakat kilitledikleri kapıların ve vurdukları
zincirlerin kırıldığını görünce, şaşırıp kaldılar. Sonra arayınca şehrin dışında
Şeyhülislâm Berdeî'nin yanında buldular. Geri götürmek istediler. Bunun üzerine
Şeyhülislâm Berdeî; "Onu diyâr-ı Rûm'a (Anadolu'ya) alıp, götürmemiz, terbiye ve
irşâd etmemiz emrolundu." dedi. Bu sözler üzerine annesi, babası ve akrabâları
râzı olup bıraktılar. Babası âlim bir zâttı. Onu yanına alıp Eğridir'e gittiler.
Eğridir'e varınca, gölün kenarından karşı tarafa bakıp; "Bizim toprağımız şu
makamdan alınmış." diyerek tam hazırlanan dergâhın bulunduğu yeri işâret etti.
Geldiklerini haber alan vâli Hızır Bey onları büyük bir memnuniyetle karşılayıp
yaptırdığı dergâha yerleştirdi. Şeyhülislâm Berdeî hazretleri bir işâret üzerine
yanına alıp getirdiği Pîrî Halîfe'yi altı ay kadar kısa bir zaman içinde
tasavvufta yetiştirip kemâl derecelerine ulaştırdı. Ayrıca kızıyla evlendirip
dâmâd edindi ve yerine halîfe bıraktı. Bu evlilikten evliyânın meşhurlarından
olan Muhammed Çelebi Sultan doğdu.
Şeyhülislâm Berdeî hazretleri
Eğridir'e geldikten sonra tesirli sohbetleriyle, ders ve vâzlarıyla halka doğru
yolu anlattı. Ehl-i sünnet îtikâdının yayılmasını ve insanların İslâmiyet'i
öğrenmelerini ve öğrendikleri doğru din bilgilerine göre yaşamalarını sağladı.
Böylece onların dünyâ ve âhiret saâdetine vesîle oldu
|
|