CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

ALFABE - CİLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER

Şeyh bin Abdullah Ayderûsî (rahmetullahi teâlâ aleyh) Yemen'de yetişen meşhûr fıkıh âlimlerinden ve evliyânın tanınmışlarındandır. İyi bir çevrede yetişti. Önce Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Bâzı ana metinleri de ezberledikten sonra ilim tahsîline başladı. İlk bilgileri babasından okudu ve güzel bir edeble yetişti. Daha sonra Şehâbüddîn Abdurrahmân'dan, Şeyh Abdullah bin Muhammed'den ders aldı. Bundan sonra Yemen'e gidip Benderâden'de Şeyh Muhammed bin Ömer'den ve diğer âlimlerden ilim öğrendi. Buradan da hac yapmak için babası ile birlikte Mekke'ye gitti. Mekke'de Şeyhülislâm Ebü'l-Hasan el-Bekrî ve onun oğlu Tâcü'l-Ârifîn ile görüştüler. Babaları karşılıklı olarak birbirinden yanlarında bulunan oğulları için duâ istediler. Yapılan duâlar bereketiyle her ikisi de zamanlarının meşhûr âlimlerinden oldular. Hac ibâdetini tamamladıktan sonra babası ile birlikte Peygamber efendimizin kabri şerîfini ziyâret etmek üzere Medîne-i münevvereye gittiler. Büyük bir aşk ve muhabbet içinde ziyâret ettiler. Mübârek türbesine girmekle şereflendiler. İçeriye girdikleri sırada Ayderûsî'yi bir hâl kapladı. Kendinden geçip yere düştü ve bayıldı. Babası onun bu hâlden kurtulması için Peygamber efendimizi vesîle ederek duâ etti. Kendine geldi. O sırada çok yüksek hâllere kavuştu.

Ziyâretten sonra memleketine döndü. 1534 senesinde tekrar hacca gitti. Bu ikinci haccında üç sene Mekke'de kaldı. İlim ve ibâdetle meşgûl olup, tasavvuf yolunda çalıştı. Usûl, tefsîr, hadîs, fıkıh, ferâiz, sarf, nahiv, tasavvuf, hesab ilimlerinde iyice yetişti. Mekke'de kaldığı süre içinde pekçok umre yaptı. Ramazan ayında büyük bir tâkat göstererek dört defâ geceleri, dört defâ da gündüzleri umre yapardı. Ramazanda yapılan bir umrenin, sevâbının bir hac sevâbı kadar olduğu hadîs-i şerîfte bildirilmiştir.

Mekke'de kaldığı müddet içinde Medîne'ye de gidip Peygamber efendimizin kabri şerîflerini ziyâret ederdi. Bir defâsında ziyârete giderken hocası İbn-i Hacer Heytemî, hastalığının geçmesi için duâ istemişti. Duâsı makbûl idi. Duâ etti hocası hastalıktan kurtuldu.