EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Evliyânın büyüklerinden
Ahmed Şemseddîn (rahmetullahi teâlâ aleyh) halk arasında Yiğitbaş Velî diye
meşhûr olmuştur.
İlk tahsîlini babasından
aldı. Sonra medreseye devâm etti ve zâhirî ilimleri öğrendi. Fakat kendisi ilâhî
aşka tutulmuştu. Tasavvuf yolunda ilerlemek gönül gözünü görür hâle getirmek
istiyordu.
"Tasavvuf, aşk ateşiyle
yanmaya derler." sözü sanki onun için söylenmişti. Nitekim gâyesine erişmek
için, Uşak'ın Kabaklı köyünde insanlara doğru yolu gösteren büyük âlim Şeyh
Alâeddîn Uşşakî hazretlerinin huzûruna vardı. Onun sohbetleri ile mânevî
mertebelerden geçerek şeyhlik pâyesine yükseldi.
Şeyh Alâeddîn Uşşakî
hazretleri Ahmed Şemseddîn'e icâzet (diploma) verdikten sonra, onu İslâmiyeti
yaymak, talebeler yetiştirmek ve gönülleri aşk-ı ilâhî ile doldurmak üzere
Manisa'ya gönderdi.
Ahmed Şemseddîn hazretleri
Manisa'da hocasının isteği doğrultusunda talebeler yetiştirmekle meşgûl oldu.
Ancak bu sırada Şâh İsmâil de, Ehl-i sünnet îtikâdını, müslümanların Peygamber
efendimizden gelen doğru inancı yıkmak için harekete geçmişti. Bu gâye ile
Anadolu'ya "dâî" adı verilen halîfeler göndermiş, sahte şeyhler eliyle bozuk ve
yanlış tarikatler kurdurmuştu. Ayrıca Antalya'dan Bursa'ya kadar pek çok yerde
isyanlar çıkartarak halkı silâh gücü ile de sindirmek istemişlerdi. Karışıklık
had safhada idi. Öyle ki bu sahte şeyhler Osmanlı merkezine kadar sızdılar.
İstanbul sahte şeyhlerle doldu ve halk kime inanacağını şaşırdı.
Velî pâdişâh İkinci Bayezîd
Han sahte tarîkatlerin ayıklanarak kapatılmasını istedi. Böylece halkın yanlış
inanışlara kapılıp Ehl-i sünnet îtikâdından uzaklaşmasına mâni olmak üzere
harekete geçti. Kurulan bir mecliste şeyhlerin imtihana tâbi tutulmasını istedi.
Bu düğümü çözmek için de Ahmed Şemseddîn hazretlerini Manisa'dan İstanbul'a
dâvet etti.
Ahmed Şemseddîn hazretleri
derhal bu ulvî görevi kabûl edip İstanbul'da Sultan Bâyezîd-i Velî hazretlerinin
huzûruna çıktı ve Osmanlı Sultânının da hazır bulunduğu imtihan heyetine reislik
etti.
O gün Ahmed Şemseddîn
hazretlerinin tuttuğu şerîat süzgecinden hak ve doğru yolda bulunan şeyhler
rahatlıkla geçerken sahteleri tutuldu. Bunlar mahcup ve perişan oldular.
Tekkeleri kapatıldı ve yaptıkları işten men edildiler. Ahmed Şemseddîn
hazretlerine, imtihan sırasında gösterdiği kemâl, dirâyet ve olgunluk sebebiyle
"Yiğitbaşı" lakabı verildi. Pâdişâh çok hoşnut kaldığı ve takdir ettiği bu büyük
velîyi hediyelerle taltîf etti. O ise bu hediyelerin tamamını fakirlere dağıttı.
İstanbul'da kalması tekliflerine rağmen, tekrar Manisa'ya döndü. Bu hâdise
dilden dile, şehirden şehire yayıldı. Sohbetine kavuşmak isteyenler Manisa'ya
akın ettiler ve çevresinde geniş bir sohbet halkası meydana getirdiler.
|