CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

ZEHÂVÎ

Irak velîlerinden. İsmi Muhammed bin Molla Ahmed olup Bâbân Emîrleri sülâlesindendir. Feyzî lakabıyla da bilinir. Bilâhare Bağdat’ta müftü olunca, Muhammed Feyzî, Müftî Zehâvî adıyla meşhûr oldu. 1793 (H. 1208) târihinde Süleymâniye kasabasında doğdu. 1890 (H.1308) târihinde Bağdat’ta vefât etti.

Babasının terbiye ve himâyesinde büyüdü. Süleymâniye’deki medreselerde okudu. Babasının Zehâvî’ye gitmesi üzerine bir müddet orada kaldı. Sonra çeşitli medreselerde çeşitli âlimlerden ders gördü. Şeyh Abdullah Harpanî'den mantık ve fıkıh ilmi öğrendi. Mârûf Nuhûdî’den de bir mikdâr okuduktan sonra Senendec’e giderek orada Şeyh Muhammed Saîd Tahtî’den kelâm ilimlerini tahsîl etti. Hocasının vefâtı üzerine büyük kardeşi Şeyh Kasîm’in yanına gitti. İlmî çalışmalarda bulundu. Sâvcüblağ’da Molla Muhammed’den okuyup icâzet, diploma aldıktan sonra Süleymâniye’ye döndü. Abdurrahmân Paşa Mescidine müderris tâyin edildi. Orada talebe yetiştirmekle meşgûl oldu. Çok talebesi oldu. Şeyh Mustafa Berzencî talebeleri arasındaydı.

Muhammed Zehâvî bir ara Kerkük’te Ahmed Bey Mescidinde müderris olarak oradaki talebelerle meşgûl oldu. Sonra Bağdat’a gitti. Hizmetlerine orada da devâm etti. Süleymâniye’de de kalıp talebe yetiştirdi. Müderrislerin reisi ünvânı verildi. Günlerini ve gecelerini okutmak ve okumakla geçirdi. İlme çok hizmetleri oldu. Molla Hüseyin Peşderî, Abdurrahmân Karadağî, Molla Muhammed, Şeyh Hasan, Molla Abdullah, Molla Ali Kızılcî, Şeyh Abdullah Hasan, Molla Îsâ Hesnâvî ve başkaları hep yetiştirdiği önde gelen âlim ve velîlerden idiler.

Muhammed Zehâvî 1853 târihinde Irak’a müftü tâyin edildi. Verdiği fetvâlar ile müslümanların müşküllerini çözdü. O aynı zamanda şâir, edib bir zâttı. Şiirleri vardır.

Muhammed Zehâvî hazretlerinin çocuklarının en önde gelenleri âlim bir zât olan Şeyh Saîd Zehâvî’dir. O da babası gibi müftîlik makâmına yükseldi.

Muhammed Zehâvî vefât ettiğinde, ilim sâhipleri; “Âlimin ölümü âlemin ölümü oldu.” dediler.

 

KAYNAKLAR

1) Ulemâünâ fî Hidmet-il-İlmi Ved’dîn; s.517