ŞEYH ABDÜLKÂDİR MUHÂCİR
Irak'ta
yetişen evliyâdan. İsmi Şeyh Abdülkâdir bin Muhammed bin Saîd bin Ahmed'dir.
Hicret etmesi sebebiyle Muhâcir dendi. 1796 (H.1211) târihinde Senendec
beldesinde doğdu 1886 (H.1304) târihinde Süleymâniye beldesinde Sivan'da vefât
etti. Mescidi yakınındaki tepeye defnedildi.
Şeyh
Abdülkâdir, fazîlet sâhibi baba ve amcaları tarafından ilim ve edeb üzere
yetiştirildi. Babasının vefâtından sonra da yerine geçip, talebelere ders verdi.
Memleketinde ortaya çıkan fitneler sebebiyle hicret etti ve Irak'ın Süleymâniye
beldesine yerleşti. İlimdeki derecesini önceden duymuş olan halk, onu büyük bir
hürmetle karşıladı. Ona ve âile efrâdına izzet ikrâmda bulundular. Mescid-i Ali
Nizâmî adı ile bilinen mescidde ikâmet ettiler.
Şeyh
Abdülkâdir burada Allahü teâlânın kullarına
ilim ve edeb öğretti. Belde vâlisi de bundan çok memnun oldu. Takrîb-ül-Merâm
Şerh-i Tehzîb-il Kelâm kitâbı ile
birlikte bir mektup yazıp Osmanlı Pâdişâhı Sultan Abdülmecîd Hana arz etti.
Mektup ve kitap sultana ulaşınca, Abdülmecîd Han bundan çok memnun oldu. Hemen
bir ferman yazdırıp Şeyh Abdülkâdir ve âilesi için maaş bağlanmasını emretti.
Sultanın cevâbî mektûbu şöyle oldu: "Mektûbuma besmele ile başlıyorum. Allahü
teâlânın selâmı üzerinize olsun. Eseriniz fazîletinizi göstermektedir. Muzaffer
askerimiz Sivastopol'a girişi gününe tesâdüf eden mektûbunuzun gelişini hayra
yorduk. Geçiminiz için kâfi gelmezse bu harp meşgâlesinden sonra bize
bildiriniz. Bizi duâdan unutmayınız, selâm ederiz."
Şeyh
Abdülkâdir hazretleri, Mescid-i Ali Nizâmî'de insanlara hak yolun bilgilerini
öğreterek onları irşâdla meşgûl oldu. Çok talebe yetiştirdi. Kıymetli eserler
yazmakla meşgûl
oldu. Takrîb-ül Merâm, İsbât-ül Vâcib, Ta'lîkât, Er-Risâlet-ül Kelâmiyye
bunlardandır.
Vefâtından sonra hizmetlerini ilim edep sâhibi oğulları Muhammed Saîd, Şeyh
Abdülkerîm, Şeyh Mahmûd, Şeyh Ahmed devâm ettirdiler.
Oğullarından bilhassa Şeyh Abdülkerîm babasının vefâtından sonra Süleymâniye'de
bir mescid ve medrese yaptırıp burada ilim öğretmekle meşhûr oldu.
KAYNAKLAR
1)
Ülemâünâ fî Hidmet-il-İlmi Ved'dîn; s.306
|