SÜFYÂN BİN ABDULLAH YEMENÎ
Meşhur
velîlerden. Doğum ve vefât târihi bilinmemektedir. Künyesi Ebû Muhammed’dir. On
üçüncü asırda yaşamıştır.
Menkıbeleri şöyle anlatılmıştır: Bir defâsında Aden şehrine gitmişti. Oranın
Sultanı, memurlarından bir yahûdîye geniş salâhiyet vermişti. Öyle ki
müslümanlar âdetâ bu yahûdînin esiri durumuna düşmüştü. Süfyân bin Abdullah
hazretleri, bir fakir kıyâfetinde şehre girdi. O yahûdî bir kürsü üzerine
oturmuş, müslüman halkı etrafına toplamıştı. Yahûdîye yaklaşıp Kelime-i şehâdeti
söyleyip îmân etmesini istedi. Bu sözlerini duyan yahûdî, gurur ve kibir içinde
bağırıp çağırmaya başladı. Askerleri toplayıp Süfyân bin Abdullah hazretlerinin
üzerine gönderdi. Ancak ona hiçbir şey yapamadılar. Tekrar şehâdet getirmesini
söyledi. Fakat yine müslüman olmadı. Üçüncü defâsında da Kelime-i şehâdeti
söylemesini istedi. Direnince, sol eline bir çakı bıçağı alıp yahûdînin boynunu
kesti. Bu haber sultana ulaşınca inanamadı. İşin doğru olduğunu anlayınca,
kâtili yakalayıp bana getirin diye emir verdi. Askerler yakalamak için yanına
gittiler. Fakat bir türlü yaklaşamadılar. Mânen korunuyordu. Müslümanları büyük
bir sıkıntıdan kurtarmıştı. Yakalamaya güç yetiremeyince şehri terketmesini
istediler. Ancak o bâzı dostları ile istişâre ederek hapsedilmeye râzı oldu.
Hapiste ellerini ve ayaklarını bağlamışlardı. Cumâ günü gelince namaza gitmek
istedi. Bağladıkları kelepçeler kerâmetiyle çözüldü. Hapishâneden çıkıp câmiye
gitti. Câmide sultanın yanına kadar gidip oturdu. Namazdan sonra câmiden çıkıp
hapishâneye döndü. Bir müddet daha hapishânede kaldı. Sultan onun büyük bir velî
olduğunu iyice anlayıp serbest bıraktı.
Taiz
şehrinde de buna benzer bir hâdise olmuştu. Şöyle ki orada da bir yahûdîye bâzı
işleri yapmasını söyledi. “Eğer yapmazsan elimdeki kalemi keserim!” dedi. Yahûdî
kesersen kes benimle ne alâkası var deyince, elindeki kalemi kesti, o sırada
yahûdînin de başı kopup yere düştü.
Bir
talebesi yabancı bir kadına yaklaşmak istediğinde gözüküp bir tokat vurdu.
Talebenin gözleri görmez oldu. Gelip ağlayarak yalvardı. Tövbe eder misin
deyince, evet ederim dedi. Bunun üzerine gözlerin açılır ama sonunda kör olarak
ölürsün dedi. Bu talebesi ölümünden birkaç gün önce kör oldu ve o hal üzere
vefât etti.
KAYNAKLAR
1)
Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.26
|