SİNÂN EFENDİ
İstanbul velîlerinden. Yanya'da doğdu. İsmi Yûsuf olup, babası Şeyh Yâkûb
Efendidir. 1581 (H.989)da vefât etti. Tahsîlini İstanbul'da yaptı. Semâniye
müderrislerinden Şâh Efendinin derslerine devâm etti. Tahsîli sırasında
akranları ile oyun ve eğlenceye meyledip canı ne isterse yapardı. Babası her ne
kadar ona tasavvuf ehlinin ve hallerinin tadını, hoşluğunu anlatıp, buna
yönelmeye teşvik etse de dinlemezdi. Kendi bildiğine giderdi. Her iş zamânı
gelince olur hükmünce, babası bir gün vâz ederken cemâate şöyle dedi:
"Kardeşlerim! Bu fakirin sizlerden bir istirhamım var. Ben duâ edeyim sizler de
cân u gönülden âmin deyin. Ola ki siz kardeşlerimin âmin demesi ve duâsı
bereketiyle Allahü teâlâ bu duâmızı kabûl buyurur. Gönül meyvem olan evlâdım
Sinân'a rahmet nazarıyla bakar da ona tövbe nasîb edip, âbidler ve sâlihler
arasına katılmasını ihsân eder." dedi.Sonra gönülden duâ etti. Cemâat de içli
bir sadâ ile âmîn dedi. Şartları ile yapılan bu duâ kabul olunmuştu. O sırada
Sinan Efendi oraya geldi.Tövbe edip tasavvufa yöneldi. Bu hususta çok gayret
gösterdi.Babasının terbiyesinde yetişip kemâle erdi. Hilâfet verildi.
İstanbul'da Balat'ta Ferruh Kethüdânın yaptırdığı zâviyeye tâyin edilip,
insanları irşâd etmekle, doğru yolu anlatmakla vazîfelendirildi.
Sinân
Efendi küçük çocukken babası hayır duâsını almak için onu, evliyânın
meşhûrlarından Merkez Efendiye götürdü. O sırada Merkez Efendi tebessüm ederek
babasına; "Senin bu çocuğun istikbâli güzeldir. İyi bir kişi olacaktır. Hattâ
şeyhlik makâmına otursa gerektir." buyurdu. İşâret ettiği gibi gerçekleşti.
Sinân
Efendi babasının vefâtından sonra yerinde altı sene irşâd faâliyetinde bulundu.
Sonra Medîne-i münevvereye gitti. Şöyle ki, Merkez Efendinin dâmâdı ve halîfesi
Seyyid Muslihiddîn Efendinin vefâtından sonra Sinân Efendi, Merkez Efendinin
dergâhında vâz ediyordu. O gün Sultan Murâd da Merkez Efendinin türbesini
ziyârete gitmişti. Bu ziyâret sırasında Sinân Efendi ile tanıştılar. Sinân
Efendi hem âlim hem de hâfızdı. Gâyet hoş bir sesi vardı.Pâdişâhın huzûrunda
Kur'ân-ı kerîm okudu ve okuduğu âyet-i kerîmelerin tefsîrini yaptı. Pâdişâh hem
kırâatına hem de tefsîrine hayran kaldı. Kendisini imâm tâyin etmek istedi.
Ancak önceki imâmını bırakması uygun görülmedi.Sinân Efendiye bir arzusu olup
olmadığını sordu. Sonra da Harem-i şerîf şeyhliği vazîfesine tâyin olundu. Bu
sebeple Medîne-i münevvereye gitti. 1581 senesinde orada vefât etti. Hazret-i
Abbâs'ın türbesi yakınında defnedildi.
EseV
Bir
şiiri
Beni
benlikden al kurtar ilâhî
Ki gide
bendeden benlik günâhı
Kaçam
bundan göçem olam müsâfir
Cemâlin
ka'besinde kıl mücâvir.
KAYNAKLAR
1)
Lemezât; s.253, Süleymâniye Kütüphânesi Hacı Mahmûd Kısmı, No: 4546
2) Tam
İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1110
3)
Osmanlı Müellifleri; c.1, s.200
4)
Şakâyık-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s.359
|