SEYYİD AHMED-İ KEBÎR ER-RUFÂÎ
Anadolu
velîlerinden. On sekizinci asırda Anadolu'da Rufâî tarîkatının temsilcisi bir
rehberdir. Türbesi Ladik'tedir.
Seyyid
Ahmed-i Kebîr, evliyânın meşhurlarından ve Rufâî tarîkatının kurucusu olan
Seyyid Ahmed Rufâî hazretlerinin torunlarından veya talebelerindendir. Onunla
karıştırılmaması için kendisine Kûçek (Küçük) denilmiştir. Ancak Seyyid Ahmed-i
Kebîr Rufâî şeklinde tanınmıştır.
Yedi
yaşındayken babası vefât etti.Dayısı Mensûr Betâihî onu himâyesine aldı. Yakın
alâka gösterip meşhûr âlimlerden ders aldırıp, iyi bir ilim tahsîli yaptırdı.
Yedi yaşında Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Hocalarından Abdülmelik Harnûtî ona
şöyle vasiyet etmiştir: "Ey Ahmed! Başkalarına iltifât edip gezen, hedefine
varamaz ve hakîkate kavuşamaz. Şüphelerden kurtulmayanın, dünyâ düşüncelerinin
ve nefsinin arzuları peşinde olanın, felâha, kurtuluşa kavuşması düşünülemez.
Bir kimse kendi kusûrunu ve noksanını bilmiyorsa, onun bütün zamânı da noksan
geçer." Hocasının bu nasîhatlerine iyice sarıldı. Başka bir nasîhatında da;
"Hakîkî âlimleri, evliyâyı tanıyamamak çok kötü bir haldir. Tabîbin hasta olması
ne kadar fenâ! Akıllı kimsenin câhil kalması ne kötüdür!" demiştir.
Zamânında âlimlerin ve velî zâtların çok bulunduğu Vâsıt şehrine gidip dayısı
Ebû Bekr el-Ensârî'den ve Aliyy-ül-Karî Vâsıtî hazretlerinden ilim öğrendi.
Tasavvufta yetişip yükseldi. İlimde yetişip kâmil bir velî olduktan sonra
insanlara İslâmiyeti anlatıp, öğretmek ve dînin emirlerine uymalarını sağlamak
için irşâd faâliyetine başladı. Bu maksatla Amasya'ya gidip yerleşti.Çok
kıymetli hizmetler yapmıştır. Günümüzde türbesi pekçok kimse tarafından ziyâret
edilmektedir.
KAYNAKLAR
1) Türk
Dünyâsı Araştırmaları, Ekim-1991, sayı 74, s.143
|