CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

SÂDIK ALİ EFENDİ

Diyarbakır velîlerinden. SarıSaltuk evlâdından olup ismi, Sâdık Ali'dir. Diyarbakır'da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1553 (H.961) târihinde Diyarbakır'da vefât etti. Rum Kapısı adı verilen yerde mescid yakınına defnedildi. Yaşadığı devir, Kanûnî Sultan Süleymân Han devriydi.

Sâdık Ali Efendi, Diyarbakır'da yetişti. Babası Diyarbakır eşrâfından zengin bir zât olup ticâretle uğraşırdı. Çok mal ve mülk sâhibi idiler.

Bir gün Sâdık Efendi babasının dükkanında çalışırken Pîr İbrâhim Gülşenî hazretleri o şehre gelmiş ve dükkanlarının önünden geçmekte idiler. İbrâhim Gülşenî hazretleri Sâdık Ali Efendiye bir nazar ettiler. Bu bakışın tesiriyle Sâdık Ali Efendi kendinden geçip, cezbe hâline girdi ve gönlüne Allahü teâlânın aşkı doldu. Bunun üzerine hemenKaraMescid denilen yere Pîr hazretlerinin sohbetine koştu ve talebeleri arasına girdi.

Sâdık Ali Efendinin, Pîr İbrâhim Gülşenî hazretlerinin talebesi olma haberini babasına götürdüklerinde, şükredip; "Elhamdülillah. Oğlum yaramazlar yoluna gitmemiş, hayırlılar yoluna giderek iyi etmiş." diyerek çok sevindi. Sonra bâzı hediyelerle Pîr İbrâhim Gülşenî hazretlerinin ziyâretine koştu.Sevgi ve hürmetlerini arzederek kendisi de onu sevenler arasına girdi.

Sâdık Ali Efendinin babası sonradan bütün mal ve mülkünü vakfedip hayırlı işlere sarf etti ve dergâhlar inşâ etti.Mânevî olgunluğa ve yüksekliklere kavuşmuş olan oğlu Sâdık Ali Efendi hocası İbrâhim Gülşenî hazretlerinden icâzet, diploma aldı.

Sâdık Ali Efendi babasının vefâtından sonra hocası İbrâhim Gülşenî hazretlerini görmek arzusuyla Mısır'a gitmek üzere yola çıktı. Urfa'ya gelince hocasının İstanbul'a gittiğini haber alınca o da İstanbul'a geldi. Allahü teâlânın hikmeti, Ali Efendi ve hocası Gülşenî hazretleri aynı günde aynı yere gelip karşılaştılar. Bu sırada İbrâhim Gülşenî hazretleri ona; "Âferin Ali. Sen sâdık imişsin." buyurup, onun bağlılığını takdir etti. O zamandan sonra Ali Efendi, Sâdık Ali Efendi diye çağrıldı.

Bu yolculuğunu Sâdık Ali Efendi şöyle anlatır: "Mısır'a gitmeyi arzu etmiştik. Lâkin bir gece hocam İbrâhim Gülşenî hazretlerini rüyâda gördüm. Bana; "İstanbul'a gel bizi orada bulursun." diye tenbih ettiler. Bu durumda bizim İstanbul'a gitmemiz îcâb ediyordu. Böylece yola çıktık. Üsküdar'a geldiğimizde iskele kenarında kadırgayla oraya gelen hocamla karşılaştık. Elhamdülillah duâsına kavuştuk."

Sâdık Ali hazretleri hocalarının vefâtından üç sene önce bir rüyâ görmüşlerdi ve tâbiri hakkında; "Allahü teâlâ bilir ki, hocamızın vefâtı yaklaşmıştır. Varıp onu ziyâret edeyim." diyerek Mısır'a gittiler ve hocalarını ziyâret ettiler. Oğulları için, duâ talebinde bulundular, sonra Diyarbakır'a döndüler.

 

KAYNAKLAR

1) Lemezât, Süleymâniye Kütüphânesi, Hacı Mahmud Kısmı, No: 4536, v.285