PÎR ALİ AKSARÂYÎ
Anadolu'da yetişen meşhûr velîlerden. Tasavvufta Melâmiyye yolundan yetişmiş
olup, Seyyid Ömer Sekînî'nin halîfesidir. On altıncı asırda yaşamıştır.
İnsanlara Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını anlatıp, pekçok insanı irşâd
etmiş, saâdete kavuşturmuştur. Şöyle buyurmuştur:
"Eğer
İbrâhim Edhem bu fakîrin zamânında olsaydı, ona saltanatı terk etmesi için izin
vermezdim. Onu kemâle erdirince hem dünyâ hem de âhiret sultânı olurdu." ve;
"Sâdık mürîdin dünyâ saltanatını terk etmesi lâzım değildir." buyurmuştur.
Sultan
Süleymân Han İran'a sefer yaptığı sırada Pîr Ali hazretlerine bâzı hasetçiler
iftirâ atıp; "Aksaray'da bir kimse Mehdîlik dâvâsında bulunuyor." demişlerdir.
Bunun üzerine Pâdişâh araştırılmasını, durumun öğrenilmesini emretti. Bâzı
kimseler aleyhinde idiler. Durumu soruşturmak üzere kurulan mecliste, Pîr Ali
hazretleri, aleyhinde bulunanlara bakıp celâlli bir şekilde; "Bizim aleyhimizde
bulunan siz misiniz?" diye işâret etti. Aleyhinde bulunanlardan biri orada düşüp
öldü. Diğeri de istifrâ etmeye başladı. Ağzından pislik geldi. Mecliste
bulunanlar onun heybetinden korkup, bu hususta soruşturmadan vaz geçtiler.
Pâdişâh
Aksaray'a uğradığında ziyâret edip; "Sizi bize yanlış anlatmışlar. Hamdolsun
sohbetinizle şereflendik." dedi. Pâdişâh onun büyük bir velî olduğunu görüp,
hürmet etti ve duâsını aldı. Acem seferinden sonra dönüşte yine ziyâretine
geldi.
Bu
ziyâreti sırasında Sultana şöyle nasîhat etmiştir: "Allahü teâlâ senden adâletle
iş yapıp yapmadığını soracak. Bu bakımdan adâletle iş gör. Bundan başka yol
yoktur. Eğer âdil olursan, bu dünyâ da senindir, âhiret de. Adâletle hareket
edersen sultanlık tahtı dâimâ senin olur. Boşuna ömür geçirme, kendine kötülük
etme. Zulme uğrayanların hakkını zâlimlerden al. Böyle yapmazsan perişan
olursun. Peygamberleri düşün, dîni gözünün önüne getir! Fenâ bir yol tutarsan,
Allahü teâlâ seni başaşağı eder de, şaşırıp kalırsın. Nasıl oldu nereden geldi
der düşünürsün.
Sen
Peygamber aleyhisselâmın yolunu tut. O zaman gecen de gün gibi aydınlık olur.
Git adâlet tohumu ek de, her iki âlemde mahcûb olma. Mazlumların nefesi kılıç
gibidir. Mülkünü virân ederler. Buna sebeb olma. Allahü teâlâya karşı isyân
edenleri Cehennem ateşine atarlar.
Bak
düşün bir kere binlerce hükümdâr toprak altında yatıyor. Git din erbâbına
yardımcı ol. Çünkü bu dünyâ fânidir. Bu nasîhatlarımı bir inci gibi kulağına
küpe yap."
Bu
nasîhatları dinleyen Pâdişâh çok ağladı. Pîr Ali Sultan hazretlerine pekçok mülk
ve tarla bağışlamak teklifinde bulundu. Fakat o kabûl etmedi. Bunun üzerine
oğlunu İstanbul'a yanına göndermesini istedi. Sultanın bu arzusunu kabûl edip;
"Şevketli Pâdişâhım! Oğlum İsmâil Hak yoluna kurban olmaktan dönmez. Onu size
göndereyim." dedi.Pâdişâh İstanbul'a döndükten sonra Pîr Ali hazretleri oğlu
İsmâil'i ve birkaç mürîdini İstanbul'a gönderdi. Altı ay sonra da Pîr Ali
hazretleri vefât etti. Yerine irşâd vazîfesini yürütmek üzere Çelebi Şeyh geçti.
KAYNAKLAR
1)
Menâkıb-ı Melâmiyye; s.23
2)
Semerât-ül-Fuâd
|