|
ÖMER ŞİRVÂNÎ
Büyük
velîlerden. İsmi Ömer, lakabı Sirâcüddîn, künyesi Ebû Ali'dir. Şirvan'da doğdu.
Doğum târihi bilinmemektedir. 1427 (H.831) târihinde vefat etti. Şirvan
civârında Serhâb Dağı eteğinde medfûndur.
Ömer
Şirvânî, bulunduğu yerin âlimlerinden ilim öğrendi. Sonra Allahü teâlânın
sevgili kullarından İzzeddîn Türkmânî hazretlerinin sohbetlerine katıldı. Mânevî
ilimlerde üstün bir dereceye yükseldi. İcâzet, diploma alıp, Tebriz'de hak yolun
bilgilerini yaymaya memur edildi.
Ömer
Şirvânî önceleri Tebriz'de Sungur Beyin binâ ettiği medresede müderrisdi. Çok
ibâdet ederdi. Hocası İzzeddîn hazretlerini tanıması şöyle anlatılır:
Bir gün
medresesinde İzzeddîn hazretlerinin ve talebelerinin bâzı halleri anlatıldı. Bu
sözler üzerine talebelerini alıp Meraga şehrine, İzzeddîn Türkmânî hazretlerinin
dergâhına geldi. Şehre girişte halk kendisini büyük bir hürmetle karşıladı.
Hemen kendisine ve talebelerine kalacakları yer gösterildi. Ömer Şirvânî
hazretleri sonra talebelerini alıp, İzzeddîn Türkmânî hazretlerinin dergâhına
geldi ve görüşmek istedi. İzzeddîn hazretleri ise o sırada erbaîne girmiş, kırk
gün kimseyle görüşmemek ve devamlı ibâdet etmek üzere bir yere kapanmıştı. Ömer
Şirvânî bunun üzerine dergâhtaki görevliye sormayı tasarladığı sorular yerine;
"Senin şeyhin bir zaman yalnız kalıp ibâdet etmekle yanına gelen bir talebeyi
evliyâlık makâmına ulaştırırmış. Acabâ beni de bu mertebeye ulaştırabilir mi?"
deyiverdi. Görevli kişi de; "Efendi siz bir ilim adamına benziyorsunuz. Bu nasıl
söz? Elbette." diye cevap verdi. Bu konuşmaları içeriden İzzeddîn Türkmânî
hazretleri işitti ve; "Ömer Efendi gel gel! Hazır ve münâsib olanı biz Rabbine
kavuştururuz." buyurdu. Ömer Şirvânî bu sözleri duyunca, kalbindeki îtirazlar
muhabbete, sevgiye dönüştü. Hemen yanına gidip, af diledi ve talebesi oldu.
Hocasıyla berâber kaldığı ibâdet yerinde uyku ile uyanıklık arasında Peygamber
efendimizi gördü ve Efendimizle konuşma şerefine ulaştı. Kısa zamanda mânevî
ilimlerde yükselip, velîlik makâmına kavuştu.
KAYNAKLAR
1)
Lemezât, Süleymâniye Kütüphânesi, Hacı Mahmûd Kısmı, No: 4536, v.125
|
|