|
NÛRİ EFENDİ
İstanbul velīlerinden. İsmi, Seyyid Nūri Mehmed Efendidir. Babası, Ebū
Eyyūb-el-Ensārī Cāmi-i şerīfi kürsī şeyhi Seyyid Osman Efendi olup, onun pederi
de Nakşibendī büyüklerinden Seyyid İbrāhim Necātī Efendidir. İstanbul'un Üsküdar
semtinde doğdu. Doğum tārihi bilinmemektedir. 1855 (H.1272) senesinde bir Salı
günü vefāt etti. Debbağlar Meydanındaki Nasūh Baba Dergāhına defnedildi. Daha
sonra üzerine güzel bir türbe yapıldı.
Seyyid
Nūri Efendi, önce babasından ilim ve edeb öğrendi.Tefsīr ve hadīs ilimlerini
okudu. Sonra Fātih Cāmi-i şerīfindeki derslere devām etti. Şeyhülislām Müftīzāde
Ahmed Efendiden
Fütūhāt-ı Mekkiyye ve Füsūs-ül-Hikem adlż eserleri okudu. Żlimde
üstün bir dereceye yükseldi. Hat sanatındaki mahāreti sebebiyle, Şeyhülislām Mekkī Efendinin delāletiyle, Sultan Üēüncü Selīm Hānın şehzādelerinin hocalığına
ve Bāb-ı ālī dīvān-ı hümāyūn kātipliğine tāyin edildi. Yirmi iki sene kadar bu
vazifeye devāmla serhalīfe, başkātip oldu.
Zāhirī
ilimlerde söz sāhibi olan Seyyid Nūri Efendi, asıl makam ve mevkīnin bir Allah
dostuna teslim olmakla ele geētiğini görüp 1793 (H.1208) senesinde Lāleli
civārında bulunan Alaca Mescidi şeyhi Şeyh Sādık Efendiye talebe oldu. On dokuz
sene onun hizmet ve sohbetinde bulundu. Hocasının vefātından sonra, onun emir ve
işāreti üzerine Fātih civārındaki dergāhında talebe yetiştiren ve insanlara ilim
öğreten Kara Sarıklı İbrāhim Sabri Efendiye giderek, onun sohbetlerinde
olgunlaştı. Tahsīlini tamamlayıp icāzet, diploma aldı veÜsküdar'da insanlara
ilim ve irfān öğretti.
Seyyid
Nūri Efendi, güler yüzlü, ēok kibar ve talebe yetiştirmek arzusuyla dolu bir zāt
idi. Bu sebeple, dergāhına gelenler ilim ve irfān sāhibi oldular. Talebelerinden
bāzıları şunlardır: Üsküdārlı Şeyh Mūsā Efendi, Tahta Mināre Dergāhı şeyhi Sālih
Efendi, Otağbaşı Dergāhı şeyhi Abdullah Efendi, şāir Şeyh Es'ad Efendi, Sarac
İshāk Dergāhı şeyhi Mustafa Adlī Efendi. Oğlu Tevfik Efendi de talebeleri
arasındadır.
Yetiştirdiği talebeleri yanında pek kıymetli eserler de yazan Seyyid
Nūrī Efendinin; 1) Terceme-i
Makālāt-ı Seyyid AhmedRıfāī, 2) Ta'birnāme-i Muhibbān, 3) Terbiyet-üt-Tālibīn,
4) Miftāh-ul-Havās, 5) Hadīka-i Tevhīd, 6) Ravzat-ül-Ezkār, 7) Risāle-i Bī'at,
8) Risāle-iMi'rāc, 9) Âdāb-ı Tarīkat, 10) Sülūknāme, 11) Risāle-i Muhabbet-i
Âl-i ābā adlı eserleri vardır. Ayrıca Seyyid Nūri Efendi, Salāt-ı Kāmile
ismindeki eseri de ēok güzel bir žekilde
şerh etti.
Bu eseri, 1851 (H.1268) senesinde bir Cumā günü tamamladı. Tamamladığı şerhin
bir bölümünde buyurdu ki:
"Tefsīr
ve fıkıh ilmi, en üstün ilimlerdir. Bunlardan sonra tasavvuf ilmi gelir.
Tasavvuf, nefsi ve kalbi temizlemek demektir. Cenāb-ı Hakk'ı, bütün
hakīkatiyle bilmek kābil dešildir. Peygamber efendimiz, "Cenāb-ı Hakk'ın nīmetlerini tefekkür ediniz. Zāt-ı
ilāhiyyeyi tefekkür etmeyiniz. Çünkü zāt-ı ilāhiyyenin kadrini takdir
edemezsiniz" buyurmuştur.
Tasavvuf talebesi, sādece; Allah, Allah! demekle ilāhī feyze kavuşamaz. Ancak
nefs-i emmāresini yakıp, temizleyerek feyze kavuşur."
Şeyh
Vasfī Efendi anlatır: "Bir gün Üsküdar'da, azgın bir manda, ēarşıda öteye beriye
saldırıyordu. Halk korkudan kaēıyor, dükkānlar kapanıyordu. Bu sırada Seyyid
Nūri Efendi ēarşıya ēıkmıştı. Mandanın hālini görünce, bakkaldan bir yumurta
aldı. Kudurmuş hayvana attı. Yumurtayı hayvanın alnına isābet ettirdi. Hayvan
derhāl sükūnet buldu. Boynuna bir ip taktırıp sāhibine teslim etti. Bu hāl
sebebiyle, halkın sevgi ve hürmeti daha da arttı."
Zamānın
Kādirī büyüklerinden Osman Şemsüddīn Efendi, Seyyid Nūri Efendiyle ilgili yazdığı
beytlerinde özetle şöyle demektedir: "Rifāīlik yolu, onun ile kemāl buldu.
Doksan sene ömür sürdü. Kırk beş sene tasavvuf bilgilerini öğretti. Allahü
teālānın rızāsını kazanmak iēin ēalıştı. Ledünnī ilminin esrārına vākıftı. İlmi
ile āmil bir zāttı. Âşıkları onun kerāmetlerini temāşā ve seyr ederlerdi.
Tasarrufu kuvvetli ve Hak āşığı bir zāttı."
KAYNAKLAR
1)
Sefīnet-ül-Evliyā; c.1, s.198
2)
Osmanlı Müellifleri; c.1, s.179
3)
İslām Âlimleri Ansiklopedisi; c.18, s.208
|
|