CŻLD       ALFABE       KONU       KABR-Ż ŽERŻFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

NÛRİ EFENDİ

İstanbul velīlerinden. İsmi, Seyyid Nūri Mehmed Efendidir. Babası, Ebū Eyyūb-el-Ensārī Cāmi-i şerīfi kürsī şeyhi Seyyid Osman Efendi olup, onun pederi de Nakşibendī büyüklerinden Seyyid İbrāhim Necātī Efendidir. İstanbul'un Üsküdar semtinde doğdu. Doğum tārihi bilinmemektedir. 1855 (H.1272) senesinde bir Salı günü vefāt etti. Debbağlar Meydanındaki Nasūh Baba Dergāhına defnedildi. Daha sonra üzerine güzel bir türbe yapıldı.

Seyyid Nūri Efendi, önce babasından ilim ve edeb öğrendi.Tefsīr ve hadīs ilimlerini okudu. Sonra Fātih Cāmi-i şerīfindeki derslere devām etti. Şeyhülislām Müftīzāde Ahmed Efendiden Fütūhāt-ı Mekkiyye ve Füsūs-ül-Hikem adlż eserleri okudu. Żlimde üstün bir dereceye yükseldi. Hat sanatındaki mahāreti sebebiyle, Şeyhülislām Mekkī Efendinin delāletiyle, Sultan Üēüncü Selīm Hānın şehzādelerinin hocalığına ve Bāb-ı ālī dīvān-ı hümāyūn kātipliğine tāyin edildi. Yirmi iki sene kadar bu vazifeye devāmla serhalīfe, başkātip oldu.

Zāhirī ilimlerde söz sāhibi olan Seyyid Nūri Efendi, asıl makam ve mevkīnin bir Allah dostuna teslim olmakla ele geētiğini görüp 1793 (H.1208) senesinde Lāleli civārında bulunan Alaca Mescidi şeyhi Şeyh Sādık Efendiye talebe oldu. On dokuz sene onun hizmet ve sohbetinde bulundu. Hocasının vefātından sonra, onun emir ve işāreti üzerine Fātih civārındaki dergāhında talebe yetiştiren ve insanlara ilim öğreten Kara Sarıklı İbrāhim Sabri Efendiye giderek, onun sohbetlerinde olgunlaştı. Tahsīlini tamamlayıp icāzet, diploma aldı veÜsküdar'da insanlara ilim ve irfān öğretti.

Seyyid Nūri Efendi, güler yüzlü, ēok kibar ve talebe yetiştirmek arzusuyla dolu bir zāt idi. Bu sebeple, dergāhına gelenler ilim ve irfān sāhibi oldular. Talebelerinden bāzıları şunlardır: Üsküdārlı Şeyh Mūsā Efendi, Tahta Mināre Dergāhı şeyhi Sālih Efendi, Otağbaşı Dergāhı şeyhi Abdullah Efendi, şāir Şeyh Es'ad Efendi, Sarac İshāk Dergāhı şeyhi Mustafa Adlī Efendi. Oğlu Tevfik Efendi de talebeleri arasındadır.

Yetiştirdiği talebeleri yanında pek kıymetli eserler de yazan Seyyid Nūrī Efendinin; 1) Terceme-i Makālāt-ı Seyyid AhmedRıfāī, 2) Ta'birnāme-i Muhibbān, 3) Terbiyet-üt-Tālibīn, 4) Miftāh-ul-Havās, 5) Hadīka-i Tevhīd, 6) Ravzat-ül-Ezkār, 7) Risāle-i Bī'at, 8) Risāle-iMi'rāc, 9) Âdāb-ı Tarīkat, 10) Sülūknāme, 11) Risāle-i Muhabbet-i Âl-i ābā adlı eserleri vardır. Ayrıca Seyyid Nūri Efendi, Salāt-ı Kāmile ismindeki eseri de ēok güzel bir žekilde şerh etti. Bu eseri, 1851 (H.1268) senesinde bir Cumā günü tamamladı. Tamamladığı şerhin bir bölümünde buyurdu ki:

"Tefsīr ve fıkıh ilmi, en üstün ilimlerdir. Bunlardan sonra tasavvuf ilmi gelir. Tasavvuf, nefsi ve kalbi temizlemek demektir. Cenāb-ı Hakk'ı, bütün hakīkatiyle bilmek kābil dešildir. Peygamber efendimiz, "Cenāb-ı Hakk'ın nīmetlerini tefekkür ediniz. Zāt-ı ilāhiyyeyi tefekkür etmeyiniz. Çünkü zāt-ı ilāhiyyenin kadrini takdir edemezsiniz" buyurmuştur.

Tasavvuf talebesi, sādece; Allah, Allah! demekle ilāhī feyze kavuşamaz. Ancak nefs-i emmāresini yakıp, temizleyerek feyze kavuşur."

Şeyh Vasfī Efendi anlatır: "Bir gün Üsküdar'da, azgın bir manda, ēarşıda öteye beriye saldırıyordu. Halk korkudan kaēıyor, dükkānlar kapanıyordu. Bu sırada Seyyid Nūri Efendi ēarşıya ēıkmıştı. Mandanın hālini görünce, bakkaldan bir yumurta aldı. Kudurmuş hayvana attı. Yumurtayı hayvanın alnına isābet ettirdi. Hayvan derhāl sükūnet buldu. Boynuna bir ip taktırıp sāhibine teslim etti. Bu hāl sebebiyle, halkın sevgi ve hürmeti daha da arttı."

Zamānın Kādirī büyüklerinden Osman Şemsüddīn Efendi, Seyyid Nūri Efendiyle ilgili yazdığı beytlerinde özetle şöyle demektedir: "Rifāīlik yolu, onun ile kemāl buldu. Doksan sene ömür sürdü. Kırk beş sene tasavvuf bilgilerini öğretti. Allahü teālānın rızāsını kazanmak iēin ēalıştı. Ledünnī ilminin esrārına vākıftı. İlmi ile āmil bir zāttı. Âşıkları onun kerāmetlerini temāşā ve seyr ederlerdi. Tasarrufu kuvvetli ve Hak āşığı bir zāttı."

 

KAYNAKLAR

1) Sefīnet-ül-Evliyā; c.1, s.198

2) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.179

3) İslām Âlimleri Ansiklopedisi; c.18, s.208