NÛREDDÎN TAŞKENDÎ
Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin talebelerinden. Doğum ve vefât târihleri belli
değildir. Nisbesinden Taşkentli olduğu anlaşılmaktadır. Hayâtı hakkında fazla
bilgi olmayan Mevlânâ Nûreddîn, on beşinci asırda yaşamıştır.
Mevlânâ
Nûreddîn, hocası Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr için kendini fedâ edenlerdendir. Bir
salgında Hâce Ubeydullah tâûn hastalığına yakalandı. Mevlânâ Nûreddîn, hocasının
huzûruna varıp, tam bir yalvarma ve yakarışla; "Efendim ne olur bana izin verin.
Sizin hastalığınız bana geçsin. Sizin hastalığınızı ben taşıyayım. Çünkü benim
varlığım olsa da olur, olmasa da olur. Sizin vücûdunuz lâzım. Hak teâlânın sizin
yüzünüzden nice nice faydalar yaratması umulur." deyince, Hâce Ubeydullah; "Sen
çok gençsin. Henüz âlemi görmemişsin ve kendin için nice ümitlerin ve gönlünde
nice arzuların vardır." buyurdu. Mevlânâ Nûreddîn ağlayarak; "Efendim! Benim
bundan başka bir arzum yoktur. Kendimi size fedâ ettim." dedi. Hâce Ubeydullah
onun bu isteğini kabûl edip, izin verdi. Mevlânâ Nûreddîn hocasının hastalık
yükünü üzerine aldı. Hâce Ubeydullah iyi olup ayağa kalktı ve talebeleri ile
meşgûl olmaya devâm etti. Mevlânâ Nûreddîn hastalıktan yatağa düştü ve birkaç
gün sonra vefât etti.
Bir gün
Hâce Ubeydullah kabristandan geçerken, Mevlânâ Nûreddîn, mezar içerisinde
hocasından tarafa döndü. Hâce Ubeydullah; "Hey Nûreddîn! Dönme, sağına yat ve
rahat ol." buyurdu. Bunun üzerine Mevlânâ Nûreddîn kıbleye dönüp yattı. Bu
hâdiseyi orada bulunan ve kalp gözü açık talebelerin hepsi gördü.
KAYNAKLAR
1)
Bahr-ul-Velâya; (Süleymâniye Kütüphânesi, Hacı Mahmûd Kısmı, No: 4528)
2)
Reşehât Tercümesi; s.394
3)
Hadâik-ül-VerdiyyeTercümesi; s.692
|