MUHAMMED ŞEYBÂNÎ
İmâm-ı
A'zam Ebû Hanîfe'nin talebelerinin en büyüklerinden. Müctehid âlim ve
velîlerden. İsmi, Muhammed bin Hasan bin Abdullah bin Tâvûs bin Hürmüz'dür.
Künyesi, Ebû Abdullah olup, Benî Şeybân'ın âzâdlısı olduğu için Şeybânî
nisbesiyle meşhûrdur. 752 (H.135)'de Vâsıt şehrinde doğdu. 805(H.189)'de Rey'de
vefât etti.
İmâm-ı
A'zam Ebû Hanîfe ile aynı soydan gelen Muhammed Şeybânî, küçük yaşta Kur'ân-ı
kerîm okumayı öğrenip, bir kısmını ezberledi. Zamânının ilim merkezlerinden olan
Kûfe'ye giderek Süfyân-ıSevrî, Abdurrahmân el-Evzâî gibi hadîs âlimlerinden ders
okudu. On dört yaşında iken İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe'nin ders halkasına katıldı.
Ondaki ihlâsı ve samîmiyeti gören hocası, ona duâ ederek Kur'ân-ı kerîmin
hepsini ezberlemesini istedi. Nihâyet çok kısa bir zamanda Kur'ân-ı kerîmi
ezberleyerek, İmâm-ı A'zam'ın derslerine devâm edip, fıkıh ilmini öğrenmeye
başladı. İmâm-ı A'zam'ın vefâtına kadar dört sene ondan, vefâtından sonra da
aynı usûl üzerine İmâm-ı Ebû Yûsuf'dan ders okudu. Fıkıh ilminde yüksek dereceye
ulaştı. Bu hocalarından ve zamânındaki hadîs âlimlerinden hadîs-i şerîf öğrendi.
Fıkıh ilminde ihtisâs sâhibi olup, yirmi yaşında Kûfe
Câmisinde ders okutmaya
başladı. Sonra Medîne'ye giderek üç yıl müddetle İmâm-ı Mâlik'ten Muvattâ'yı
okudu; hadîs ve fıkıh tahsîl ederek Kûfe'ye döndü.
Varını
yoğunu ilme sarf eden Muhammed Şeybânî, ders vermeye ve talebe okutmaya devâm
ederek ilmini yaydı. Pek çok kimse ondan ders alıyor ve evinde oturacak yer
kalmıyordu. Uzun müddet Kûfe'de kaldıktan sonra Bağdât'a yerleşti. Abbâsî
halîfesi Hârûn Reşîd'in iltifâtına kavuşup, bir müddet kâdılık yaptı. Aynı
zamanda fıkıh ve diğer ilimleri öğretip kıymetli talebeler yetiştirdi.
İmâm-ıŞâfiî başta olmak üzere, Ebû Süleymân Cürcânî, Ebû Hafs-ı Kebîr, Muhammed
bin Mukâtil, Şeddâd bin Hakim, Mûsâ bin Nâsır Râzî, Ebû Ubeyd Kâsım bin Sellâm,
İsmâil bin Nevbe, Ali bin Müslim Tûsî gibi pek çok âlim, onun tedrîs halkasında
yetişti. İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe'nin bildirdiği Ehl-i sünnet îtikâdını ve
müslümanların ibâdetlerinde ve günlük hayâtlarında uyacakları din bilgilerini
yapmaya çalıştı. Hanefî mezhebini, kitaplar yazarak kendinden sonraki nesillere
nakl etti. Mezhebde müctehid olup, fıkıh âlimlerinin ikinci tabakasında idi.
İmâm-ı A'zam'ın koyduğu usûl kâidelerine göre ictihâdlarda bulundu.
İlimde
pek yüksek olup ictihâd derecesine ulaşan Muhammed Şeybânî hazretleri, güzel
ahlâkı ve sohbetleriyle insanların dünyâ ve âhirette seâdete kavuşmalarına
vesîle oldu. Bir meclise girdiği zaman güzel konuşmasıyla dinleyenleri
doyururdu. Çeşitli zamanlardaki sohbetlerinde buyurdu ki:
"Sâdık
arkadaş, seni hayra teşvik edendir."
"Bir
mecliste ilim ve irfân bulunmazsa, onun yerine, o mecliste nefsânî hisler
bulunur."
"Kendi
nefsini beğenmek kadar ahmaklık yoktur."
"Affetmek aklın zekâtıdır. Güzel ahlâk, kötü nesebi örter."
Keskin
zekâsı ve geniş ilmiyle en ince en çetin meseleleri çözdü. Vaktini aslâ boşa
geçirmedi. Her gecenin üçte birinde istirahat, üçte birinde namaz kılıp, ibâdet
eder, diğer üçte birinde de talebelerine ilim öğretirdi.
Kendisine niçin çok az uyuyorsun dediklerinde: "Nasıl uyuyabilirim? Bütün
müslümanlar, bizim bir işimiz olursa hâlimizi ona arzederiz, derdimize derman
ancak odur derken gözüme uyku girer mi?" buyurmuştur. Hanımına; "Her şeyi bana
sormayınız, her şeyi benden istemeyiniz. Kalbimin ilimden ve dîne hizmetten
başka şeylerle meşgûl olmasına sebeb olur. Ne isterseniz, ne lâzımsa vekilimden
alsanız daha iyi olur" derdi. Halîfe Hârûn Reşîd, Horasan seyâhatine çıkarken
İmâm-ı Muhammed ile, büyük nahiv (dil) âlimi Kisâî'yi de berâberinde götürdü.
805 (H.189)'da Rey'de iken her iki âlim de vefât etti. Cenâze namazlarında hazır
bulunan Halîfe Hârûn Reşîd; "Bugün fıkıh ile Arabî'yi toprağa verdim" diyerek
üzüntüsünü bildirmişti.
İmâm-ı
Şâfiî; "İmâm-ı Muhammed gibi üstün ahlâk sâhibi, edib ve fakih az bulunur."
buyurmuştur. Vaktini aslâ boş geçirmezdi. Muhammed ibni Seleme der ki: "İmâm-ı
Muhammed her gecenin üçte birinde yatar, üçte birinde namaz kılar, diğer üçte
birinde de talebesine ilim öğretirdi." Ebû Ubeyd anlatır: "İmâm-ı Muhammed'in
yanına gittim. İmâm-ı Şâfiî'nin ilme karşı arzusunu gördüm. İmâm-ı Muhammed'e
bir suâl sordu, o da cevap verdi. Şâfiî'nin ilme karşı arzusunu görünce
kendisine yüz gümüş verip; "Eğer ilimden zevk almak istersen meclisimize devam
et bizden ayrılma!" buyurdu. İmâm-ı Şâfiî şöyle demiştir: "Eğer İmâm-ı
Muhammed'den ders almasaydım ben ilmin kapısında kalmıştım. Ben bütün insanlar
arasında onun ihsânlarına dâimâ şükrederim. Ondan öğrendiğim ilimler ile bir
deve yükü kitap yazdım. İlmi o kadar yüksekti ki; eğer o bize bizim
anlayacağımız derecede hitâb etmeyip, yüksek ilmine göre hitab etseydi, sözünü
anlayamazdık. Bizim derecemize göre anlayacağımız şekilde konuşurdu. Ondan daha
akıllı, daha üstün kimse görmedim."
Hanefî
fıkhında Ebû Yûsuf ile birlikte
İmâmeyn (iki imâm) ve Sâhibeyn (iki arkadaş) diye anılan İmâm-ı
Muhammed Şeybânî, hocası Ebû Hanîfe'nin ictihâd metoduyla hüküm verirdi. Hanefî
fıkhına dâir hükümleri kitaplara geçirmek için bir çok kitap yazmış; böylece
İslâm hukûkuna en büyük hizmeti yapmıştır. İmâm-ı Muhammed'in eserleri, Hanefî
mezhebi fıkhını nakleden kaynaklardır. O, İmâm-ı A'zam'ın derslerinde çözülen
meseleleri ve onun sözlerini yazmak sûretiyle kitaplara geçirmiş ve bu hususta
çok kitap yazmıştır. Bu kitaplar iki kısma ayrılır. Birinci kısım Zâhirürrivâye
kitaplarıdır. Bunlar: Mebsût, Ziyâdât, Câmi-i Kebîr, Câmi-i Sagîr, Siyer-i
Kebîr ve Siyer-i Sagîr'dir. Bu kitaplar tevâtür yoluyla
nakledilmiştir. İkinci kısım: Nevâdir denilen kitaplar olup, şunlardır:
Keysâniyyât, Hârûniyyât, Cürcâniyyât, Rukıyyât'dır.
Zâhid-ül Kevserî'nin yazdığı
Bülûgul Emânî fî Sîret-il İmâm Muhammed ibni Haseniş-Şeybânî kitabı,
İmâm-ı Muhammed'in hayâtını ve menkıbelerini uzun
anlatmaktadır.
KAYNAKLAR
1)
El-Fevâid-ül-Behiyye; s.163
2)
Târih-i Bağdâd; c.2, s.172
3)
Vefeyât-ül-A'yân; c.4, s.184
4)
El-A'lâm; c.6, s.80
5)
Fihrist; s.387
6)
Miftâh-üs-Seâde; c.2, s.107
7)
Şezerât-üz-Zeheb; c.1, s.321
8)
Tehzîb-ül-Esmâ vel-Luga; c.1, s.80
9)
Cevâhir-ül-Mudıyye; v.121 b, 122 a
10)
Şerh-i Siyer-i Kebîr (Ayntabî Tercümesi); s.6
11)
Mu'cem-ül-Müellifîn; c.9, s.207
12)
Bulûg-ul-Emânî; s.1, 82
13) Tam
İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1121
14)
Dürr-ül-Meârif; s.106
15)
Keşf-üz-Zünûn; s.1908
16)
Rehber Ansiklopedisi; c.12, s.299
17)
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.2, s.270
|