|
MUHAMMED ŞENÂVÎ
Evliyânın büyüklerindendir. İsmi Muhammed Şenâvî’dir. Mısır’da doğdu. Doğum
târihi bilinmemektedir. 1525 (H.932) senesinde Mısır’da vefât etti. Ravh denilen
yerdeki dergâhının bahçesine defnedildi.
Muhammed Şenâvî, çok yardımseverdi. Dâimâ halkın ihtiyaçlarını karşılamak için
koşardı. Herkese, Allahü teâlâyı devamlı hatırlamaları için zikir telkini
yapardı. Kimseden hediye almazdı. Muhammed Şenâvî’nin vâz ve nasîhatleri,
çoğunlukla uzun olurdu. Yatsı namazından sonra başlıyan sohbet, sabaha kadar
devâm ederdi.
Yine
Abdülvehhâb-ı Şa’rânî anlatır: “Muhammed Şenâvî ile, Muhammed bin Ebû Hamâil
dergâhında vedâlaştım. O; “Bu son buluşmamız değildir. Bir daha buluşacağız”
buyurdu. Aradan bir süre geçti. Ravh mahallesine gittim. Muhammed Şenâvî’nin
huzûruna girdim. Son anlarını yaşıyodu. Bana şöyle duâ etti: “Allahü teâlâ, seni
gözetsin ve himâyesinden bir ân dahî ayırmasın. O’ndan bunu diliyorum. O’nun
huzûruna vardığında, sana ayıplarını örtmekle muâmele eylesin” Muhammed Şenâvî,
o gece vefat etti. Sabahleyin halktan habersiz olarak defnedildi. Halk Muhammed
Şenâvî’nin vefâtını duyunca, mezarını ziyâret etmek için toplandılar. Mezar
başında büyük izdiham meydana geldi.”
Muhammed Şenâvî buyurdu ki: “Bu yol, baştan sona kadar iyi huydan ibârettir.”
“Dünyâdan elime geçenler, bana verilmiş özel bir mal değildir. Ben bu mallara,
yoksulların da ortak olduğunu görüyorum. Bunları, benden daha fakir kimseler
varsa onlara veririm. Zîrâ, bu rızıkları bana bu iş için veren Allahü teâlâdır.
Beni bu hayır işine memur eden, fakirlere yardımdan başka bir işle uğraştırmayan
yüce Rabbime hamd ve senâlar olsun.”
KERÂMET VE MENKÎBELERİ
ZEHİRLİ
YEMEK
Abdülvehhâb-ı Şa’rânî şöyle anlatır: “Muhammed Şenâvî’nin bulunduğu beldenin
devlete âit gelirlerini, İbn-i Yûsuf adında bir görevli topluyordu. Bu bölgede,
şâir bitkisi denilen zehirli bir bitki yetiştirilirdi. Bu bitkinin geliri ile,
devlet erkânının ve askerlerin geçimi sağlanırdı. Bu zehirli bitkiyi toplamaya
mecbur edilen halktan ölenler olurdu. Muhammed Şenâvî, bu bitkinin ekilmesinin
yasaklanması için İbn-i Yûsuf’a ne kadar söyledi ise kâr etmedi. Bunun üzerine
Muhammed Şenâvî de, talebeleri ve halkla berâber şâir bitkisi toplardı. İbn-i
Yûsuf buna çok kızardı. Bir gün İbn-i Yûsuf, Muhammed Şenâvî’yi talebeleriyle
birlikte yemeğe dâvet etti. Önlerine zehirli yemek koydu. Muhammed Şenâvî
sofraya oturduğu zaman, Allahü teâlânın izni ile yemek kurtlandı. Bu durumu
gören Muhammed Şenâvî; “Artık zamânı geldi. Şâir bitkisini ektirmiyeceğim” dedi.
Osmanlı Sultânına, bu bitkiyi toplamayı yasaklatması için gitmeye karar verdi. O
gece Sultan rüyâsında Muhammed Şenâvî'yi gördü. Muhammed Şenâvî, Sultâna; “Bu
İbn-i Yûsuf emri ile ekilen şâir bitkisi toplama işini iptâl et” dedi. Sultan
uyandığı zaman, vezîrlerine, Mısır vâlisine böyle birşeyin olup olmadığını
sormalarını emretti. Mısır vâlisinden haberin doğruluğuna dâir bilgi gelince,
Sultan, şâir bitkisinin ekilmesini yasaklattı.”
KAYNAKLAR
1)
Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.179
2)
Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.132
3)
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.14, s.260
|
|