CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

MUHAMMED HAZÎN

Anadolu'da yetişen büyük velîlerden. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Küçük yaşta ilim tahsîline başlayan Muhammed Hazîn ilim öğrenmek için Seyyid Tâhâ hazretlerine gitti. Seyyid Tâhâ, Muhammed Hazîn'e; "Senin işin Osman-ı Tavîlî'nin elindedir. Ona gidiniz." buyurdu. Bunun üzerine Muhammed Hazîn Irak'a gitti.Şeyh OsmanTavîlî'nin sohbetlerinde bulundu ve kemâle geldi. İcâzet alıp memleketi olan Siirt'e döndükten sonra Ulu Câmide vâz ve nasîhatlara başladı.Muhammed Hazîn ömrünün sonuna kadar insanlara Allahü teâlâya kavuşturan Ehl-i sünnet vel-cemâat yolunu anlatmaya çalıştı. Sohbetleri çok bereketli olurdu. Çok talebe yetiştirdi.

Siirt ve havâlisinde uzun süre yağmur yağmamıştı. Dereler kurumuş, değirmenler çalışmaz olmuştu. Muhammed Hazîn bu günlerde talebelerine; "Kalkın! Unumuz kalmadı, değirmene gidip un öğütelim." dedi. Talebelerinin; "Değirmenler su olmadığı için çalışmıyor." demelerine rağmen; "Gidelim!" dedi. Bir çuval buğday alıp değirmene gittiler. Muhammed Hazîn talebelerine değirmeni temizlemelerini söyledi. Kendisi dolabı tâmir etti. Bu sırada gökyüzünü yavaş yavaş bulutlar kapladı. Bir süre sonra yağmur yağmaya başladı. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur dereyi coşturdu ve değirmen çalışmaya başladı. Buğday öğütme işi tamamlanınca, yağmur dindi.

Muhammed Hazîn, ömrünün sonuna doğru rahatsızlanıp, yatağa düştü.Vefât ânı yaklaştığında yanında talebelerinden olan müezzini Yûsuf Efendi vardı. Muhammed Hazîn bir âyet-i kerîme okuduktan sonra şöyle buyurdu: "Allahü teâlânın kullarından bâzıları öldüklerinde, gökler kendilerine doğru yükselen amellerin son bulması sebebiyle ağlarlar. Yine aynı şekilde yerler de üzerlerinde yapılan iyi amellerin kesilmesinden dolayı ağlarlar. Melekler bu sırada garip kuşlar şeklinde gelip, cenâze ile birlikte giderler. Sübhânallah velîlerin rûhları ne kadar hızlı! Meleklerden daha çabuk gelip gidiyorlar." dedi. Daha sonra Yûsuf Efendiden Kur'ân-ı kerîm okumasını istedi. Yûsuf Efendi Kur'ân-ı kerîm okurken Muhammed Hazîn vefât etti. Cenâzesi evden çıkarıldığında hafiften yağmur yağmaya ve etrafta çok kalabalık hâlde garip kuşlar uçmaya başladı.

Muhammed Hazîn vefât etmeden önce, Siirt'teki Firsaf köyünde şimdiki türbesinin yerini göstererek; "Vefâttan sonra mekânımız burasıdır. Hâlid bin Velîd muhârebe sırasında çadırını buraya kurmuştur." dedi. 1890 (H.1308) senesinde vefât eden Muhammed Hazîn, kalabalık bir cemâat tarafından daha önceden gösterdiği yere defnedildi. Bir sene sonra üzerine türbe yaptırıldı. Türbenin yapımı sırasındaki kazıda toprağın altından, birkaç ok ve kıvırcık saçlı bir şehîd çıktı.