MİSKÂLÎ EFENDİ
Bursa
velîlerinden. İsmi, Muhammed'dir. 1608 (H.1017) senesinde vefât etti.
Gençliğinde işi gücü mızıka denilen bir çalgıyı çalmaktı. Sonradan tövbe edip
tasavvufa yöneldi. Nefsini terbiye ve ıslah etmek için o kadar gayret gösterdi
ve çalıştı ki, güçsüz ve tâkâtsiz bir hâle düştü. Birkaç ekmek kırıntısı yiyerek
nefsini ıslah için uğraştı. Bâzan günlerce hiçbir şey yemezdi. Hiç kimseden de
bir şey istemez, aslâ ihtiyâç hâlinde olduğunu belli etmezdi.
Tasavvufta Nakşibendiyye yolunda Şeyh Şâmî Efendinin sohbetlerine ve hizmetine
devâm etti. Kemâle erdikten sonra Bursa'da ikâmet etti. Teklif edildiği halde
hiçbir memûriyeti kabûl etmedi. Geçimini sağlaması için lâzım olan şeyler
gâipten gelirdi.
Bursa
yakınlarında bulunan Mudanya ahâlisi fısk u fücûr ve ahlâksızlıkla meşgûlken
aralarında bâzı kimselerin Miskâlî Efendiye muhabbeti, sevgisi vardı. Onu
sevenler her sene Mudanya'ya dâvet ederek sohbetiyle bereketlenirlerdi. Onun
sohbetinin tesiriyle halk hâlini düzeltti. İbâdet ve tâat yapmaya, dînin
emirlerine tam uymaya başladılar. Küçük-büyük herkeste iyi haller görülmeye
başladı ve bu iyilik yaygınlaştı.
Kendisi
hiçbir zenginden bir şey kabûl etmemiş, aslâ maddî yardım almamıştır. Teklifleri
geri çevirmiştir. Yaşayışı ve üstün halleri ile bulunduğu cemiyet içinde çok
sevilirdi. Sohbeti herkes tarafından can kulağı ile dinlenirdi. Zengin-fakir,
büyük-küçük herkesle sohbet eder ve bu sohbetleri sırasında aslâ gaflete
düşmezdi.
Sevenlerinden Mustafa Efendi adında bir zât şöyle anlatmıştır: "Bir gün damda
uyuyordum. Rüyâmda Miskâlî Efendi ayağı ile bana dokunup; "Kalk buradan bire
gâfil!" dedi. Hemen uyandım rüyânın tesiriyle yerimden fırlayıp kalktım. O anda
tavanda bulunan büyük bir taş parçalanıp, bir parçası tam başımı koyduğum yere
düştü. Sonra huzûruna gittiğimde kulağıma yavaşça; "Yatacaktın değil mi?" dedi."
KAYNAKLAR
1)
Vefeyât; Süleymâniye Kütüphânesi, Hacı Mahmûd Kısmı, No: 4613, v.93b
2)
Güldeste-i Riyâz-ı İrfân; s.168
|