HÜSEYİN BİN AHMED EL-MÛSULÎ
On
beşinci yüzyılda Suriye ve Irak'ta yaşamış velîlerden. İsmi, Hüseyin bin Ahmed
bin Hüseyin'dir. Aslen Haleb'li olduğu halde Mûsul'a gelip yerleştiği için
Mûsulî diye anıldı. İbn-i Atânî diye meşhûr olmuştur. Doğum târihi
bilinmemektedir.
Haleb'de dünyâya gelen Hüseyin bin Ahmed hazretleri, küçük yaştan îtibâren ilim
tahsîl etti. Zamânındaki âlim ve velîlerin ilim meclislerinde ve sohbetlerinde
bulundu. Mûsul'a gelip orada yerleşti. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde yüksek bir
âlim ve tasavvuf yolunda olgun bir velî oldu. Bilhassa Şâfiî fıkhında âlim idi.
İnsanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattı. Onların dünyâ ve âhirette
saâdet ve mutluluğa kavuşmaları için gayret etti. Birçok kerâmetleri görüldü.
Ömrünün sonuna doğru hac ibâdetini yerine getirmek üzere Hicaz'a gitti. Medîne-i
münevverede sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîflerini ziyâretle, feyizlerinden
istifâde etti. Mekke-i mükerremeye gidip hac vazîfesini yerine getirdi. 1506
(H.912) senesinde Mekke-i mükerremede vefât edip orada defnedildi.
İbn-i
Hanbelî onun vefâtından sonra gördüğü bir kerâmetini şöyle anlattı:
"Ben,
Hüseyin bin Ahmed ile birlikte hacca gitmiştim. Mekke-i mükerremeye vardıktan
sonra, Arafat'ta vakfeye durmuştuk. Beni yanına çağırıp; "Ben ömrümün sonuna
geldim. Bu mübârek topraklardan gitmek istemiyorum. Sana vasiyetlerimi
bildireyim." buyurdu. Az zaman sonra da vefât etti. Lâkin o sene Mekke-i
mükerremede çok su sıkıntısı vardı. Onun cenâzesini yıkamak için suyu nereden
bulurum diye düşünürken, yanıma yüksek sesle konuşan birisi geldi ve; "Hüseyin
bin Ahmed vefât mı etti?" dedi. Ben; "Evet." deyince; "Neden bu kadar düşünceli
duruyorsun?" diye sordu. Ben; "Yalnızım ve su sıkıntısı da var. Onun techîz ve
tekfînini yalnız nasıl yaparım ve gasli için suyu nereden bulurum?" dedim. O
zaman bana; "Sen burada bekle ve ayrılma." deyip gitti. Aradan biraz zaman
geçince, bir de baktım, o kimse, ellerinde birer testi su ve kefen bulunan bir
toplulukla berâber geldi. Yanıma gelir gelmez hazretin cenâzesini yıkamaya
başladılar. Yakın bir kabristana kabrini kazıp, berâberce defnettik. Bana hepsi
tâziyette bulunup yanımdan ayrıldılar. Onların kim olduklarını ve nereden
geldiklerini bilmiyordum.
Birkaç
gece sonra, Hüseyin bin Ahmed hazretlerini rüyâmda beyaz elbiseler içinde, bağ
ve bahçeler arasında sevinçli bir şekilde gördüm. Bana; "Allahü teâlânın rahmeti
senin üzerine olsun. Sen beni sâlih kimselerle birlikte çok güzel techîz ve
tekfîn ettin." buyurdu."
KAYNAKLAR
1)
Şezerâtü'z-Zeheb; c.8, s.57
2)
Câmiu Kerâmâti'l-Evliyâ; c.1, s.405
|