|
HASAN DEDE
Anadolu'da yetişen velîlerden. On sekizinci asırda Nevşehir'de yaşamıştır.
Türbesi Nevşehir'de ziyâret mahallidir. Halk arasında meşhûr olup Hasan Baba ve
Hasan Emmi diye de tanınır.
Halkın,
tevekkülü, çalışkanlığı ve üstün ahlâkı ile çok sevdiği ve hürmet gösterdiği bir
velî idi. Sohbetleri ve güzel ahlâkı ile insanlara çok faydalı olmuştur.
Gariplerin, yetimlerin ve hastaların yardımına koşar, onlara her yönden destek
olurdu.
Menkıbeleri halk arasında çok yaygın olup, bâzıları şöyle anlatılmıştır:
Bir gün
dostlarından birisi vefât etmek üzere iken başında bulunup ona duâ etmişti.
Hasta son anlarını yaşadığı sırada armut istemişti. Mevsim kıştı. Dışarda
şiddetli tipi vardı. O mevsimde armut bulmak mümkün değildi. Hastanın başında
bulunan yakınları ne yapacaklarını şaşırarak, Hasan Dede'nin yüzüne bakışıp;
"Bize yardımcı ol, ne yapalım, hastanın bu arzusunu yerine getiremeyeceğiz."
dediler. Hasan Dede çâresiz kalan ve çok üzülen bu insanlara; "Üzülmeyiniz,
buluruz. Allahü teâlâ bir imkân ihsân eder. Biraz bekleyin." diyerek dışarı
çıktı. Kısa bir müddet sonra elinde küçük bir armut dalı ile içeri girdi. Armut
dalı üzerinde yemyeşil tâze yapraklar ve olgunlaşmış sapsarı armutlar vardı.
Sanki yaz mevsiminde dalından kırılmış gibi idi. Hastanın başında bulunanlar bu
hâli görünce, bu işin Hasan Dede'nin bir kerâmeti olduğunu anladılar. Ona olan
derin muhabbetleri ve gösterdiği yakın alâka hepsini ağlattı. Armutları verip,
hastanın gönlünü hoş ettiler. Hasta kısa bir süre sonra vefât etti.
Hasan
Dede kendi el emeği ile kazandığı helal yiyecekleri yer, buna çok dikkat ederdi.
Bu sebeple kendi bağında, bahçesinde çalışırdı. Çalışmaları sırasında namaz
vakti girince cemâati aslâ kaçırmaz, câmiye gider, cemâatle namaz kılardı.
Namazdan sonra da halkın can kulağı ile dinlediği sohbetlerini yapar, yine işine
dönerdi. Bir gün yine bir namaz vakti câmiye gelmişti. Bağını bellemek için
kullandığı belini de yanında getirip câminin girişinde bir yere koydu. Namaza
durdu. Bâzı kimseler cemâat namaza durunca Hasan Dede'nin belini kimse görmeden
alıp minâreye sakladılar. Namaz bittikten sonra Hasan Dede hiç kimseye bir şey
söylemeden minâreye çıkıp belini aldı. Tebessüm ederek, güler yüzle bağına
gitti. Onun bu güzel halleri, kimseyi incitmemesi, kırmaması, herkesin iyiliği
için çalışması, çevresinde mükemmel bir örnek teşkil ederdi. Kabri üzerindeki
tek kubbeli türbe on sekizinci asırda yapılmıştır. Türbesinin çevresi bir
dinlenme parkı hâline getirilmiş ve ağaçlandırılmıştır.
KAYNAKLAR
1)
Rehber Ansiklopedisi; c.13, s.92
|
|