HACI VEYİSZÂDE MUSTAFA EFENDİ
Konya'da yetişen velîlerden. İsmi Mustafa olup, babasınınki
Veyis'tir. Konya'nın Yarma bucağına bağlı Şatır köyünde 1888 (H.1303)de doğdu.
Babası âlim, velî bir zâttı. Küçük yaşta babasından ilim öğrenmeye başlayan
Mustafa Efendi, sonraları medreseye devâm ederek Ziya Efendiden ders aldı. Kısa
zamanda ilimde yüksek derecelere kavuştu. Zekî ve çok kâbiliyetli olan Mustafa
Efendi, Osmanlı Devletinin son zamanlarında, papazlarla münâzara için kısa
sürede İngilizce öğrendi. Papazlara İslâmiyetin hak din olduğunu delillerle
isbât etti.
Mustafa Efendi, derin ilminin yanısıra kerâmet sâhibi bir
zâttı. Medreselerde uzun süre ders verdi. Medreselerin kaldırılmasından sonra
Pîrî Mehmed Paşa Câmiinde imâm ve hatiplik yapmaya başladı. Kurulmasında büyük
gayretler sarf eden Mustafa Efendi, İmâm-Hatip Lisesinde yedi sene kadar ders
verdi. Kendisine yüksek makamlar verilmek istendiğinde; "Ben, İslâmın alelâde
bir hizmetkârıyım. Allahü teâlâ beni bu hizmetten ayırmasın." dedi.
Mustafa Efendi, boş zamanlarını devamlı Allahü teâlâya
ibâdetle geçirirdi. Fakir fukara ile ilgilenir, yoksulların yardımına koşar,
ilim ve irfân ehlinin içine düştüğü müşkilleri kısa yoldan hallederdi.
Talebeleri ile yaptığı sohbetlerinde ağırlık devamlı namaza âit olurdu. Namaza
fevkalâde âşıktı.
Talebelerinin birinin bir gece yarısı çocuğu oldu. "Adını
hocam koysun." diyerek sabah namazında Azîziye Câmiine gitti. Namazdan sonra
Hacı Veyiszâde her zamanki gibi odasına giderken o talebesinin yanına gelerek,
yavaşça; "Oğlunun adını Abdullah koy. Ömrü uzun olsun, âlim olsun, fâzıl olsun."
diye duâ etti.
Hacı Veyiszâde ömrünün sonlarına doğru şeker hastalığına
yakalandı. Cansiperâne çalışmalarından dolayı zayıf düştü. 5 Şubat 1960 Cumâ
günü vefât etti. Ertesi gün Kapı Câmiinde çok kalabalık bir cemâat tarafından
kılınan namazdan sonra Üçler Mezarlığına defnedildi. Kabri ziyâret mahallidir.
Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi buyururdu ki: "Dünyâda
duracağın kadar dünyâ için, âhirete ise âhirette duracağın kadar çalış."
"Ne kadar yaparsan yıkılacaktır, ne kadar yaşarsan
ölünecektir."
KERÂMET VE MENKÎBELERİ
SIKINTIYA DÜŞMEKTEN KORKMA
Bir gün Konya'nın yakın köylerinden fakir bir genç okumak
için Konya'ya gelip İmâm-Hatip Okuluna kaydoldu. Konya'ya gelirken annesi bir
miktar yiyecek koymuştu. Okulun açıldığı ilk gün Kâdı İzzeddîn Câmiinde akşam
namazı kılan genç, mahzun mahzun duruyordu. Bunu fark eden bir zât onun yanına
yaklaşıp kim olduğunu, ne için geldiğini sordu. Genç; "Okumak için geldim.
İmâm-Hatîbe kaydoldum. Fakat yatacak yerim yok." dedi. O zât, o genci yanına
alarak hemen arka mahallede bulunan ve imâmı olmadığı için aylardır kapalı duran
mahalle mescidine götürdü. Mescidin küçük bir imâm evi vardı. O zât; "İstersen
burada kalabilirsin. Senden sâdece burada imâmlık yapmanı istiyorum." dedi. O
genç kabûl etti.
Kısa süre sonra köyünden getirdiği yiyecekler bitti. Birkaç
gün aç kalınca, köye gitmek için hazırlandı. Tam bu sırada yaşlı bir zât kapıyı
çaldı. Mescidin İmâm-Hatip okuluna giden, imâmının kendisi olup olmadığını
sordu. O da evet cevâbını verince; "Al yavrum bunu sana Hacı Veyiszâde Hoca
gönderdi. Selamı vardır. Dersine devâm etmeni, ye'se kapılmamanı, maddî
endişeden uzak olmanı, sana yeterince yardımda bulunacağını söyledi." dedi ve
oradan ayrılı.
Genç merakla avucunu açınca elinde fazla miktarda paraları
gördü. Bu para ona bir aydan fazla yeterdi. Her ay o zât gelip para verirdi.
Genç kendisine para gönderen şahsı tanımak istedi. Hacı Veyiszâde'nin Azîziye
Câmiinde imâmlık yaptığını öğrenince, elini öpmek ve teşekkür etmek için câmiye
gitti. Duâdan sonra odasına gitmekte olan Hacı Veyiszâde gencin yanında durdu.
Genç gayri ihtiyârî ayağa kalkarak, hemen elini öptü. Hoca Efendi kulağına
eğilerek; "Derslerine devâm et. Sıkıntıya düşmekten korkma." dedikten sonra
odasına gitti. Gence yardımları uzun süre devâm etti.
KAYNAKLAR
1) Konya Velîleri; s.269
2) Konya Ticâret Odası
Dergisi; s.2, Şubat-91 |