HACI DOST
MUHAMMED KANDEHÂRÎ
Hindistan'ın meşhûr velîlerinden. Doğum târihi
bilinmemektedir. 1867 (H. 1284) senesinde vefât etti. Ahmed Saîd-i Serhendî
hazretlerinin talebesidir. Onun sohbetinde kemâle ulaştı. Tasavvufta yüksek
derecelere kavuştu.
En meşhur talebesi Hacı Muhammed Osman Sâhib'dir. On sekiz
sene sohbetinde bulundu. Hocasının en seçkin talebesiydi. Nakşibendiyye,
Kâdiriyye ve Çeştiyye tarikatlarından icâzet vermiştir. Vefâtından sonra yerine
geçip, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirdi.
Hacı Dost Muhammed Kandehârî'nin sevdiklerine yazdığı
mektuplar toplanarak Mektûbât adı verildi. Bu
Mektûbât'ındaki otuz mektubu Muhammed Zâhid bin Sirâceddîn'in emri ile Atâ
Muhammed tarafından 1895 senesinde Mültan'da basılmıştır.
Molla Mîr Vâiz Sâhib Ahmedzâde'ye yazdığı bir mektupta
şöyle buyurdu:
"Ey kardeşim biliniz ki gerçek evliyâ ile evliyâlık
iddiâsında bulunan sahte kimseler arasındaki fark şöyle isbat olunur. Gerçek
evliyânın birinci alâmeti Ehl-i sünnet vel cemâat îtikâdında olması ve bunda
derinleşmesidir. Ehl-i kıble olan sapık fırkaların, şianın, vehhâbîliğin,
râfizîliğin ve diğerlerinin sapıklıkalrından uzak olmasıdır. Şaz olan yâni
meşhur olmayan rivâyetlerle amel etmemesidir.
İkinci alâmeti ise, dört hak mezhebin yâni Hanefî, Şâfiî,
Mâlikî ve Hanbelî mezheblerinden birinin fıkıh kitaplarına uygun amel etmesidir.
Öyle ki farz, vâcip, sünnet, müstehab ve mendublardan hiçbirini kaçırmaması bu
hususta hatâsı ve noksanı bulunmaması lâzımdır. Çünkü zâhirin bunlarla
düzeltilmesi, zînetlenmesi bâtının da düzeltilip zînetlenmesine vesîle olur.
Üçüncü alâmet olarak da tasavvuf ehli olanın tövbe, zühd,
tevekkül, kanâat, uzlet (yâni dîni, ahlâkı bozan kimselerden ve şeylerden
sakınmak), zikir teveccüh, sabır, murâkabe ve rızâyı elde etmesidir.
Yine evliyânın sohbetinde öyle bir tesir olur ki, dünyâ
sevgisi ve dünyâya düşkün olanların sevgisi onun sohbetinde bulunanların
kalbinden çıkar. Kalbinde bunlara karşı soğukluk hâsıl olur. Sohbetinde
bulunanlar gafletten kurtulurlar.
Gerçek velî kendini hiçbir kimseden üstün görmez ve aslâ
medhetmez. Ahlâk-ı hamîdiye ve beğenilen vasıflara sâhib olur. Tevâzu, ilim,
tahammül, sabır, mürüvvet, fütüvvet, cömertlik, güleryüzlülük, güzel ahlâk,
doğruluk, acz ve niyâz, incitmemek, haramlardan, mekruhlardan ve şüpheli
şeylerden sakınmak onun vasfıdır. Bütün hayır işleri yapar. Resûlullah
aleyhisselâmın ahlâkı ile ahlâklanır. İşte böyle bir zâtın sohbeti büyük
nîmettir.
Eğer bir kimse şeyh, mürşîd olduğunu söyler fakat sünnet-i
seniyyeye uygun amel etmezse, şer'i şerîfin zînetiyle zînetlenemez. Gıybetten,
yalandan, yalan yere yemin etmekten, ahlâk-ı zemîmeden sakınmazsa, böyle
kimseden sakın, bin defâ sakın! Onun sohbetinden uzak dur. Hattâ onun bulunduğu
şehirde durma! Olur ki bir gün ona bir meyl edersin de kalbinde büyük zarar
hâsıl olur. Ona aslâ uyulmaz, o, şeytanın tuzağına düşmüş gizli bir hayduttur.
Böyle bir kimseden âdet dışı harika, haller ve keşifler de görsen onunla
görüşmekten aslandan kaçar gibi kaçınız!"
KAYNAKLAR
1) Tam İlmihâl Seâdet-i
Ebediyye; (49. Baskı) s.1037, 1120
2) Mektûbât-ı Hacı Dost
Muhammed Kandehârî (19. Mektup) |