CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

FETHULLAH EFENDİ

Gaziantep'te yetişen velîlerden. Gaziantep'te doğdu. Doğum târihi belli değildir. Babası Abdüllatif Efendidir. Hazret-i Ebû Bekr'in soyundan olduğu rivâyet edilir. Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur. Zamânın âlimlerinden ilim öğrendi. İcâzet aldıktan sonra insanlara doğru yolu anlattı ve ömrünü bu şekilde geçirdi.

Fethullah Efendi, talebelere ders vermek için Gaziantep'te bir tekke ile bir câmi yaptırdı. Câminin inşâsı sırasında, ona; "Sen fakir birisin bunları yaptırmak için nereden para bulacaksın?" diye sorduklarında; "Allahü teâlânın öyle kulları vardır ki, taşa baksalar altın olur." diyerek bir taşa baktı. Taş o anda altın oldu. Soruyu soran yaptığı hatâyı anlayarak tövbe etti.

Câmi ve tekkenin inşâsı sırasında Fethullah Efendi işçi ve ustaların yevmiyelerini üzerinde oturmakta olduğu postun altından çıkarıp verirdi. İşçilerden biri Fethullah Efendinin bulunmadığı sırada postun altında fazla para var zannıyla çalmaya gitti. Postu kaldırınca çöreklenmiş siyah bir yılanın şahlanışı ile irkildi ve işinin başına döndü. Fethullah Efendi inşâat yerine gelince o işçinin kulağına eğilerek; "Her deliğe elini sokma, kiminden yılan, kiminden çiyan çıkar." dedi. Fethullah Efendinin bu sözü o zamandan beri deyim olarak kullanılmaktadır.

Câmi ve tekkenin inşâatı devâm ettiği günlerde Fethullah Efendinin hanımı hamama gitti. Burada iyi muâmele görmedi ve kirli suyla yıkandı. Olup bitenleri Fethullah Efendiye anlattı ve fakirliği yüzünden uğradığı muâmeleden dolayı yakındı. Fethullah Efendi; "Hanım kovayla kuyudan su çek!" dedi. Hanımı kuyudan su çekince kovanın altınla dolu olduğunu gördü. Fethullah Efendinin emri ile bunu kuyuya boşalttı. İkinci bir kova daha su çekti. Bunun da içerisi yılan, akrep ve çiyanla doluydu. Fethullah Efendi; "Ey hâtun! Eğer dünyâ malı olan altına rağbet etseydin, bu haşerat senin içindi." dedi. Hanımı bu kovayı da boşalttı. Üçüncü kere kovayı çektiğinde çıkan su ile yıkandı. Bu durum üzerine Fethullah Efendi câminin yanına bir de hamam yaptırdı. Hamam yapıldıktan sonra yedi sene bir mumla ısıtıldı. Ancak durum açığa çıkıp halkın öğrenmesi ile mum söndü ve odun kullanılmaya başlandı.

Bir gün hamam kazanını değiştirmek için yeni kazan getirildi. Vaktin geç olması sebebiyle değiştirme işi bir gün sonraya bırakıldı. Gecenin geç saatlerinde kapı önünde bırakılan yeni kazanı bir hırsız çalmak istedi. Elini attığı sırada karşısında Fethullah Efendiyi gördü. HocaEfendi kazanı hırsızın üzerine kapattı. Ertesi gün kazan kaldırıldığında, altından hırsız çıktı. Olup bitenleri oradakilere anlattı ve Fethullah Efendiye gidip af diledi.

Fethullah Efendinin vefât târihi belli değildir. 1563 (H.971) senesinde vefât ettiği rivâyet edilmektedir. Yaptırdığı Câminin bahçesinde defnedildi. Kabrinin üstü açıktır. Bâzı kimseler kabrinin üstüne türbe yaptırmak istedi. Üstünün kapanması sırasında iki kişinin düşüp yaralanması üzerine, Fethullah Efendinin bu işe râzı olmadığı düşüncesi ile türbe yapımı yarım bırakıldı.

 

KAYNAKLAR

1) Gaziantep Evliyâları; s.66

2) Evliyâ Çelebi Seyâhatnâmesi; c.9, s.146

3) Gaziantep Câmileri Târihi