EBÛ SAÎD BİN SUN'ULLAH
On altıncı asrın büyük
velîlerinden. 1514 (H. 920) senesinde Tebriz'de doğdu. 1572 (H.980) senesinde
İstanbul'da vefât etti. Şeyh Vefâ Câmii bahçesinde medfundur.
Küçük yaştan îtibâren ilim
tahsîline başladı. Önce babası Şeyh Sun'ullah hazretlerinden dersler aldı. Sonra
büyük âlim, velîlerin önderi Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin
halîfelerinin sohbet ve derslerinde bulundu. İlimde ve tasavvuf mertebelerinde
kemâl dereceye ulaştıktan sonra talebe yetiştirmek üzere vazifelendirildi.
Horasan'dan Âzerbaycan'a gidip, Allahü teâlânın yüce dînini ve sevgili
Peygamberimizin güzel ahlâkını anlatmaya, yaymaya ve talebe yetiştirmeye
başladı. 1499 senesinde, Safevî hânedânından olan Şah İsmâil ortaya çıkıp,
İran'da Eshâb-ı kirâm düşmanlığı ve sapıklık yaygınlaşınca, Bitlis'e gitti.
Orada talebe yetiştirme ve insanlara İslâmiyet'in emir ve yasaklarını bildirme
vazîfesini yürüttü. Daha
sonra; "Vatan sevgisi îmândandır." hadîs-i şerîfi mûcibince tekrar
Tebriz'e döndü. Ebû Saîd bin Sun'ullah hazretlerinin geldiğini duyan Şâh İsmâil
Safevî onu huzûruna çağırttı. Yanına geldiği zaman bâtıl inançları gereğince
kendine secde etmesini emretti. Ebû Saîd hazretleri, Ehl-i sünnet îtikâdında
olduğu için bunu kabûl etmedi. Şâh İsmâil, askerlerine onu öldürmeleri için emir
vereceği zaman gördüğü heybetin tesirinde kaldı. Ne söyleyeceğini ve ne
yapacağını bilemedi. Şeyh Saîd hazretlerini serbest bıraktı. Böylece rahat bir
şekilde sarayı terketti.
Ebû Saîd hazretleri, o
beldenin âlimlerinden Mîr Gıyâsüddîn Mensûr'un hizmetine kavuşup, ondan ve diğer
âlimlerden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. Molla Ahmed Kazvînî, hac dönüşü
Anadolu'ya gidince, Şeyh Ebû Saîd de büyük amcası Şeyh Azîz ile birlikte
Anadolu'ya gitmek üzere yola çıktıklarında, Şâh Tahmasb tarafından yakalatılarak
hapsedildiler. Mal ve servetlerine el koyuldu. Malları yok pahasına çok ucuza
sattırdığı gibi pekçok eziyetlerde bulunduktan sonra idâm ettirmeye karar verdi.
Ancak, kendini sevenlerin yardımıyla Ebû Saîd bin Sun'ullah hapishâneden kaçıp,
Erdebîl'e giderek, tehlikeden kurtuldu. Fakat amcası zayıf olduğu için
onunla gelemedi. Erdebil'de, iki sene Molla Hüseyin Erdebilî'nin hizmetinde
bulundu. 1548 senesinde, Kânûnî Sultan Süleymân İran seferinde Erdebil'i
fethedince, amcası da hapisten kurtuldu. Bu olaya pekçok sevinen Ebû Saîd
hazretleri, Pâdişâhla birlikte Haleb'e gitti. Pâdişâhtan izzet ve ikrâm gördü.
Kendisine ihsânda bulunuldu. Daha sonra yine Pâdişâhla birlikte İstanbul'a
geldi. 1563 senesinde hac ibâdetini yerine getirip, tekrar İstanbul'a döndü.
1572 (H.980) senesinde
İstanbul'da vefât den Ebû Saîd bin Sun'ullah hazretleri, zâhirî ve bâtınî
ilimlerde yüksek derecede olup, aklî ve naklî ilimlerde parmakla gösterilirdi.
Çok cömert ve kerem sâhibiydi. Temizliğe son derece önem verirdi. Her zaman her
yerde doğruyu söyler ve onunla amel ederdi. Sözü tesirli olup, herkes tarafından
kabûl edilirdi.
Kâdı Beydâvî hazretlerinin
tefsîrini Türkçeye tercüme etmiştir.
KAYNAKLAR
1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye
Zeyli (Atâî); s.207
2) Osmanlılarda
Devlet-Tekke Münâsebetleri; s.57
3) İslâm Âlimleri
Ansiklopedisi; c.14, s.10
4)
Ikdü'l-Manzûm, c.2, s.252
|