|
EBÛ HAFS-I KEBÎR
Dokuzuncu yüzyılda Buhârâ'da yaşamış olan Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden ve
evliyânın büyüklerinden. İsmi Ahmed bin Hafs'dır. Ebû Hafs-ı Kebîr künyesiyle ve
Buhârî nisbesiyle meşhûr olmuştur. Doğum ve vefât târihi bilinmemektedir.
Buhârâ'da doğup, aynı şehirde vefât etti. Kabri oradadır.
Küçük yaşından îtibâren
ilim tahsîline başlayan Ebû Hafs-ı Kebîr, zamânının âlimlerinden aklî ve naklî
ilimleri tahsîl etti. İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe hazretlerinin talebesi İmâm-ı
Muhammed Şeybânî'den fıkıh ilmini öğrendi. Bu ilimde ictihâd derecesine
yükseldi. Reîsü'l-ulemâ (âlimlerin reîsi) ünvânına sâhib oldu.
Ebû Hafs-ı Kebîr, Ehl-i
sünnetin ve Hanefî mezhebinin reisi İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe'nin, ilimde ve
ictihadda yüksek talebelerinden olan büyük âlim Muhammed bin Hasan eş-Şeybânî'nin
derslerinde bulunup Hanefî fıkhında yüksek bir dereceye ulaştı. Kendisinden de,
meşhûr imâmlar (yüksek âlimler) fıkıh ilmini aldılar ve rivâyette bulundular. O,
dinde yüksek ve güvenilir âlim, haramlardan sakınma husûsunda verâ ve zühd
sâhibi olup, Resûlullah'ın sünnetlerine tâbi olmada çok ileri, Rabbânî ilimlere
sâhib, tasavvuf yolunda yüksek bir velî idi.
Ebû Hafs-ı Kebîr
hazretlerinin, Ebû Hafs-ı Sagîr künyesiyle de meşhûr olan oğlu, Ebû Abdullah-ı
Buhârî onun yetiştirdiği âlimlerdendir. Mâverâünnehr'de yetişen Hanefî
âlimlerinin on dördüncü tabakasından olduğu, Kaynaklarda bildirilmektedir.
Babasından ilim öğrenip Buhârâ âlimleri arasında Reîsü'l-ulemâ, âlimlerin reisi,
ünvânına ulaştı. Hattâ ilim öğrenmek için seyahatlere çıktı. Ebû Velid-i
Tayâlisî, Hamîdî, Yahyâ bin Maîn ve daha başka âlimlerden ilim aldı ve hadîs-i
şerîf öğrenip rivâyette bulundu.
Kitâb-ül-Ehvâ vel-İhtilâf ve Er-Reddü alel-Lafziyye adında meşhur
iki eseri vardır. Er-Reddü alâ-Ehlil-Hevâ kitabı da, Ebû Hafs-ı
Sagîr'indir. Keşf-üz-Zünûn'da (R) harfinde, babası Ebû Hafs-ı Kebîr'e âid
olduğunun bildirilmesi bir yanlışlıktır.
KERÂMET VE MENKÎBELERİ
HAYIZ İLMİNİ
ÖĞRENDİN Mİ?
Ebû Hafs-ı Kebîr
hazretlerinin ilimde yüksek dereceye ulaşmasının sebebi şu menkıbeyle
nakledilir. Ebû Hafs hazretleri gençlik yıllarında evlenmek isteyince, ilim ve
iffet sâhibi, sâlihâ bir kızla evlendirdiler. Evliliğinin birinci gecesi, kız
buna; "Kadınların âdet hâlleriyle ilgili hayız ilmini öğrendin mi?" dedi.
"Hayır!" diye cevap verince, kız; "Allahü teâlâ, Tahrîm sûresi 6. âyet-i
kerîmesinde meâlen;
"Kendinizi ve emrinizde olanları Cehennem ateşinden koruyun!" buyurdu.
Câhil olan nasıl koruyabilir?" dedi. Bu söz, Ahmed bin Hafs'a hoş geldi.
Hanımını Allahü teâlâya emânet ederek, Merv şehrinde on beş yıl ilim tahsîl
edip, İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe hazretlerinin yüksek talebelerinden olan İmâm-ı
Muhammed'den de ders aldı. Bu kadar zamandan sonra vatanına dönmesi için ona
izin verdi. Hocası buna Ebû Hafs-ı Kebîr adını koymuştu. Dönüşünde, yanında Ebû
Süleymân-ı Cürcânî de vardı.
Harezm'de, Ceyhun Irmağının üzerinden geçerken, Ebû Hafs'ın kitapları suya
düştü. Ebû Süleymân'dan yazmak için kitaplarını âriyet, ödünç istedi. O da;
"Sen, öyle ilim öğrenmeliydin ki, kitaba ihtiyâcın kalmamalıydı." dedi. Ebû Hafs,
geri dönüp Merv şehrine geldi. Altı senede o kitapları ezberledi. Âlim olarak
hanımının yanına döndü. Buhârâlılar, suyun kenarına kadar onu karşılamaya
geldiler. Çok izzet, ikrâm ve tâzimde bulundular.
KAYNAKLAR
1)
Fevâhidü'l-Behiyye fî Terâcimi'l-Hanefiyye; s.18
2) İslâm Meşhûrları
Ansiklopedisi; c.1, s.239
3)
Riyâd-un-Nâsihîn; s.133
4) Tam İlmihâl Seâdet-i
Ebediyye; s.537
5) İslâm Âlimleri
Ansiklopedisi; c.3, s.151
|
|