EBÛ CÂFER BİN SİNÂN
Büyük velîlerden. İsmi,
Ahmed bin Hamdan bin Ali bin Sinan el-Hayrî en-Nişâbûrî'dir. Künyesi Ebû
Câfer'dir. 854 (H.240)'te doğdu. 923 (H.311) senesinde vefât etti. Hadîs ilminde
yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilen, hâfız derecesinde âlim idi. Muhammed bin
Yahyâ ez-Zühlî'den, Abdullah bin Hâşim Tûsî, Ebû Ezher Abdî, Abdurrahmân ibni
Berir bin Hakem ve Ahmed bin Yûsuf Sülemî'den hadîs-i şerîf dinlemiş, rivâyet
etmiştir. Tasavvufta Ebû Osman Hayrî hazretlerinin talebesidir. Onun derslerinde
ve sohbetlerinde yetişip, kemâle ermiştir. Zamânının meşhur evliyâsından Ebû
Hafs Haddâd ve diğer zâtlarla görüşüp sohbetlerinde bulunmuştur.
Ebû Câfer bin Sinân
hazretleri, üstün hallere sâhib olup, haramlardan ve şüphelilerden çok sakınır,
şüpheli olmak korkusuyla mübahların çoğunu terkederdi. Allahü teâlâdan korkması
pek fazla olup, çok ibâdet eder, geceleri de aynı şekilde geçirirdi. Duâsı
makbul yüksek bir zâttı. Kendisiyle berâber âilesi ve çocukları da bu halde idi.
Evinde İslâmiyetin incelikleri hakkında mütâlaalar yapılır ve tatbik edilirdi.
Ebû Câfer bin Sinan hazretleri ömrünün son yirmi senesini Mekke-i mükerremede,
Harem-i şerîfte geçirdi ve orada bulunan âlimlerin ileri gelenlerinden oldu.
Hadîs ilminde İmâm-ı Müslim'in usûlü ile tasnif ettiği
Sahîh adlı eseri vardır.
Ebû
Câfer bin Sinan hazretleri buyurdu ki:
"Allahü teâlânın emir ve
yasaklarına itâat eden kimsenin, bu itâati sebebiyle âsî, günahkâr olanlara
karşı tekebbür etmesi, âsilerin isyânından daha kötü, onun bu hâli, âsilerin
hâlinden daha zararlıdır."
"Bir kimsenin işlediği
günahlara tövbe etmemesi, o günahı işlemesinden daha kötüdür."
"Kişinin güzelliği sözlerinin güzelliğinden, kişinin kemâli de işlerinin
doğruluğundandır."
"Allahü teâlâdan başka her
şeyden yüz çeviren kimsenin, bu hâlinde doğru olmasının alâmeti; dünyâ ve başka
şeylerin kendisini hiç meşgul etmemesidir."
"Bildiği bir şeyi, nefsinden bilip onu beğenen kimse, Allahü teâlânın
beğenmediği bir şeyi sevmiş demektir."
"Israr
ile devâm edilen küçük bir günah, pişman olunmuş, tövbe edilmiş büyük bir
günahtan daha büyüktür. İhlâs ile yapılan az bir iyilik de, gösteriş için,
kendini beğenerek, kibirle yapılan çok iyilikten daha çoktur."
"Kendisinden gördüğün bir ayıptan dolayı, müslüman kardeşini kötüleme. Olur ki,
aynı hatâya sen de düşersin ve ondan da kötü olursun. O halde, onda bir kusur
bulunduğunu anladığın zaman, onun için Allahü teâlâya duâ et ve Allahü teâlâdan
ona rahmet etmesini iste. Onda bulunan kusurun sende de bulunmasından kork. Onda
olan musîbetin, sana gelmediğini düşünerek, Allahü teâlâya şükret."
KERÂMET VE MENKÎBELERİ
ALLAHÜ TEÂLÂYI
TÂZİM
Buyurdu ki: "Allahü
teâlânın kıymet verdiği şeye, ancak Allahü teâlâyı tâzim edenler hürmet
gösterir. Allahü teâlâyı tanıyan, O'nun râzı olduğu şeylere yapışır. O'nun emir
ve yasaklarına teslim olur. Onun bu teslimiyeti, Rabbine olan tâzimden doğar.
O'nu tâzim ettiği zaman, Allahü teâlâdan başka her şey kendisine küçük görünür.
Bu hal, kalbindeki Allahü teâlâya olan tâzimdendir. Bu tâzimden, Allahü teâlâyı
tanıyan ve O'na itâat edenlerin, yâni bütün müminlerin hürmetini gözetmek hâsıl
olur."
KAYNAKLAR
1)
El-A'lâm; c.1, s.119
2)
Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.103
3) Şezerât-üz-Zeheb; c.2,
s.261
4)
Tabakât-üs-Sûfiyye; s.332
5)
Tabakât-ül-Evliyâ; s.48
6) Târih-i Bağdâd; c.4,
s.115
7)
Mu'cem-ül-Müellifîn; c.1, s.212
8)
Tezkiret-ül-Huffâz; c.2, s.293
9) Tabakât-ı Ensârî; s.348
10) Nefehât-ül-Üns; s.217
11) İslâm Âlimleri
Ansiklopedisi; c.4, s.44
|