EBÛ ALİ CÜRCÂNÎ
Evliyânın
büyüklerinden. İsmi Hasan olup, babasınınki Ali'dir. Doğum ve vefât târihleri
belli değildir. On ikinci asırda yaşadığı bilinmektedir. Horasan âlimlerinden
olup, Muhammed bin Ali Tirmizî'nin ve Muhammed bin Fazl'ın sohbetlerinde
yetişti. Hocalarından icâzet aldıktan sonra insanlara Allahü teâlânın emir ve
yasaklarını bildirmek için vâz ve nasîhatlarda bulundu. Veciz sözleri ve
kerâmetleri çoktur. Fakat kerâmetlerinin çoğu kaynaklara geçmediği için
zamânımıza ulaşamamıştır.
Ebû Ali
Hasan bin Ali Cürcânî'ye; "Allah'a giden yol nasıldır?" diye sorulunca, şöyle
buyurdu: "Kulu, Allah'a kavuşturan yollar çoktur. En açık ve şüpheden uzak
olanı; sözüyle,
işiyle, niyetiyle ve maksadıyla sünnete uymaktır. Zîrâ Allahü teâlâ, Nûr
sûresinin 54. âyet-i kerîmesinde meâlen; "Eğer Resûlüme uyarsanız, hidâyete
erersiniz." buyuruyor."
"Sünnete
tâbi olmanın yolu nedir?" diye soranlara şöyle buyurdu: "Sünnete giden yol;
bid'atten kaçmak, Eshâb-ı kirâmın icmâ'ına yâni söz birliğine uymak, bozuk din
adamlarından uzaklaşmak, bir tasavvuf büyüğünü tanımak ve eserlerini okumaktır."
Cimrilik
anlamına gelen "buhl" kelimesinin harflerini ayrı ayrı tahlil ederek şöyle
buyurdu: "Buhl'un be'si belâya, hâ'sı hüsrana, lâm'ı da levm yâni kınama ve
kötülüğe delâlet eder. Nitekim cimri insan, nefsiyle belâda, çalışma ve
gayretiyle hüsranda, cimriliği, kimseye faydasızlığı îtibârıyla kötülenme ve
kınanmadadır."
Ebû Ali
Cürcânî buyurdular ki:
"Bir kulun,
Allahü teâlânın beğendiği işleri kolayca yapabilmesi, sünnete göre hareket
etmesi, sâlih kimseleri sevmesi, eş-dost ile güzel geçinmesi, Allah rızâsı için
insanlara iyilik yapması, müslümanların işini görmesi ve vakitlerini Allahü
teâlânın dînine hizmetle geçirmesi, saâdet alâmetlerindendir."
"İnsanların
çoğunun gâfil dolaştıklarını gördüm. Bu yolda dayandıkları şey, bir zan ve
tahminden ibârettir. Durumları bu iken, hakîkat üzere olduklarını anlatır ve
kendilerine göre mükâşefeden (keşifden) bahsederler. Ne var ki, işin aslından
habersizdirler."
"Bir kulun
ereceği saâdet, emredilen ibâdetleri ve tâatleri kolayca yapmasıdır. Bütün
işlerinde sünnet üzere yürümeyi başarmasıdır. Sâlih kullara karşı içten sevgi
beslemesi, hangi işte olursa olsun, ahlâkını değiştirmemesidir."
"Bedbaht
kişi, unutulmuş günahlarını açığa vuran kimsedir."
"Ârif;
tamamiyle gönlünü Allahü teâlâya, vücûdunu halka hizmete veren kişidir."
"Allahü teâlâya ulaşan en
emin yol; bütün iş, hareket ve ibâdetlerde Peygamber efendimizin sünnetine tâbi
olmaktır."
"Peygamber
efendimizin sünnetine tâbi olmak, bid'atlerden kaçmak, İslâm âlimlerinin gittiği
yoldan gitmekle olur."
"Kişinin
saâdetinin ve ibâdetlerin ona kolay gelmesinin alâmeti, bütün işlerinde sünnete
uymak, sâlihlerle sohbet etmek, dostlarına karşı güzel ahlâklı olmak, ilâhî
mârifet ve insanlara muhabbet ile bezenmek ve vakitlerini değerlendirmektir."
KAYNAKLAR
1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.10, s.350
2) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.246
3) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.90
4) Tezkiret-ül-Evliyâ; s.301
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.4, s.18
6) Nefehât-ül-Üns; s.178
7) Firdevs-ül-Mürşidiyye; s.177, 494
8) Keşf-ül-Mahcub; s.147
9) Tabakât-ül-Evliyâ; s.333
|